İşte Sabah Gazetesi yazarlarından Hülya Güler'in "İngiltere'de hayat durdu" başlıklı yazısı
Biraz iş, biraz da tatil sebebiyle bir haftadır Londra'dayım. 90'ların sonu, 2000'lerin başında öğrenci olarak yaşadığım Londra'ya, pandemiye kadar yılda birkaç kez gelirdim. Çoğunluğu iş sebebiyle olan bu ziyaretlerimde, 'şehirde neredeyse her şeyin aynı kalmasına' her seferinde şaşırırdım. Ancak bu kez, şaşkınlığım çok daha fazla...
Neden mi, gelin anlatayım...
İlk izlenimim Heathrow Havalimanı'na indiğimde metroda başladı. Şehre gitmek üzere metro işaretlerini takip ederek ilerlerken, yakasında ulaştırma gönüllüsü yazan gençlerle karşılaştım. Metro çalışanlarının bir günlük uyarı grevinde olduklarını öğrendim. Benim için kötü bir sürpriz olsa da İngilizler için grevler artık günlük bir rutin haline gelmiş!
Geçen hafta postacılar grevdeymiş... Önümüzdeki hafta hemşireler, sonra öğretmenler ve yargıçlarla, devletin atadığı avukatların birer günlük uyarı grevleri planladıklarını öğrendim. Ülkenin ulusal sağlık sisteminde (NHS) yaşanan yoğunluğu düşündüğümde bir günlük de olsa hemşirelerin greve gitmesinin günlük hayatı nasıl etkileyeceğini düşünmek bile istemiyorum.
Londra'daki ikinci günüm 2022 üçüncü çeyrek büyüme rakamlarının açıklandığı güne denk geldi. Üçüncü çeyrekteki binde 2'lik küçülmeyle, ülke ekonomisinin artık resmen resesyonda olduğu kabul edildi. Ekonomistler televizyonlarda bol bol tasarruf öneri yapıyor. Örneğin Martin Lewis isimli bir gazeteci 'para biriktirme uzmanı' olarak ülkede büyük bir ün kazanmış durumda. O kadar ki The Martin Lewis Money Show adlı programı televizyonların en çok izlendiği saat olan prime time'da canlı yayınlanıyor.
NOELDE HEDİYE YOK!
Yaklaşan noel sezonu için de bu yıl hediye almama teması seçilmiş durumda. 1980'lerden bu yana ilk kez çift haneye (Yüzde 11.1) çıkan enflasyonun tedirgin ettiği tüketicilerin kendini daha iyi hissetmesi için bu yıl 'gereksiz ise hediye almayın' teması öne çıkıyor. Ekonomistler yaklaşan noel tatili için her kuruşun yani her peny'nin hesabını yapma tavsiyesinde bulunurken, tüketimin durdurulmasının işleri daha da kötüleştireceğini hatırlatan KOBİ'lerinse bu önerilere itirazı var.
YA ISIN YA YEMEK YE...
Ülkenin gündeminin ne kadar dramatik bir şekilde değişmiş olduğunu gösteren asıl tartışma ise başka: Ya ısın ya yemek ye anlamına gelen Heat or eat. Artan enerji fiyatlarını karşılamakta zorlanan İngilizlerin bir de enflasyonla birlikte artan gıda fiyatlarıyla geçinmekte zorlandığına işaret eden bu tartışma genel olarak halkın yemek yemek ya da ısınmak arasında bir seçim yapmak zorunda kaldığına vurgu yapıyor. Hiç kimsenin böyle bir seçim yapmak zorunda kalmaması gerektiğine işaret edilen tartışma şimdilik, "Küresel ısınmayla geç gelen kışa şükrediyoruz" ironisiyle hafifletilmeye çalışılıyor.