Borrell, Rusya ile şiddetli bir kriz yaşadıklarını anımsatarak, enerjinin sadece bir fiyat konusu olmadığını aynı zamanda bir arz güvenliği meselesi olduğunu ifade etti.
AB-Rusya ilişkilerinde enerji politikasının her zaman ön planda olduğunu anlatan Borrell, "AB gaz ithalatının yüzde 40'tan fazlası Rusya'dan sağlanıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Borrell, AB'nin Rusya'dan gaz ithalatını azaltmasının sadece yeşil dönüşüme katkı vermeyeceğini, bunun Avrupa'nın stratejik bağımlılığını da azaltacağını belirtti.
Rusya'nın son yıllarda döviz rezervlerini artırarak ekonomik yaptırımlara karşı direncini yükselttiğini anımsatan Borrell, AB'nin ise olası gaz kesintilerine karşı kapasitesini geliştirmek için fazla adım atmadığını dile getirdi.
Borrell, AB'nin acilen stratejik gaz rezervlerini artırması ve ortak gaz alım imkanlarını geliştirmesi gerektiğini kaydetti.
Rusya'nın geçmişte enerji kaynaklarını siyasi amaçlarla kullandığını hatırlatan Borrell, "Rusya, son haftalarda sözleşme taahhütlerini sıkı bir şekilde yerine getirmesine rağmen Rus devletine ait Gazprom, Avrupa depolama tesislerini yeniden doldurmak için ek gaz göndermeyi reddederek piyasada daha fazla tedirginliğe neden oldu." ifadelerini kullandı.
Borrell, ABD ve diğer ortaklarla birlikte enerji arzının bir silah ve jeopolitik kaldıraç olarak kullanılmasına karşı olduklarını belirtti.
Gaz arz güvenliğini sağlamaları gerektiğine dikkati çeken Borrell, bunun için kaynakları daha fazla çeşitlendirmelerinin önemine işaret etti.
Borrell, ABD'nin halihazırda Avrupa'nın en büyük sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) tedarikçisi konumunda olduğunu ve bu alanda iş birliğini yoğunlaştırdıklarını anlattı.
AB'nin LNG arzını artırmak için Norveç, Katar, Azerbaycan, Cezayir ve diğerleri ülkelerle de görüştüklerini anlatan Borrell, İber Yarımadasını Avrupa ile daha entegre hale getirmek için hızla çalışmaları gerektiğini belirtti.
AVRUPA'NIN GAZI HIZLA TÜKENİYOR
Borrell'in yazısının yanısıra "Gas Infrastructure Europe" verilerinden derlenen bilgilere göre, Ocak 2021'de Avrupa'daki doğal gaz depolarında yaklaşık 60 milyar metreküp gaz bulunuyordu ve doluluk oranı yüzde 52 olarak kayıtlara geçti.
Bu yılın aynı döneminde bu miktar 18 milyar metreküp azalarak 42 milyar metreküpe, depoların doluluk oranı ise yüzde 37,5'e geriledi.
Avrupa'da deposunda en fazla doğal gaz bulunan ülke 10 milyar metreküple (yüzde 47) İtalya oldu. İtalya'yı 8,7 milyar metreküple (yüzde 35) Almanya, 4,4 milyar metreküple (yüzde 33) Fransa izledi.
Doğal gaz depolarının doluluk oranı açısından ise 200 milyon metreküple depolarının yüzde 80'i dolu olan Portekiz ve 750 milyon metreküple depolarının yüzde 75'i dolu olan Birleşik Krallık başı çekti.
Avrupa'da depoların doluluk oranı bugün itibarıyla yüzde 36,6 seviyesinde bulunuyor.
TALEP ARTIŞI VE SOĞUK KIŞ ETKİLİ OLDU
Kış mevsiminin beklenenden daha soğuk geçmesi ve enerji talebindeki artış depolardaki doğal gazın daha çok kullanılmasına yol açtı. Rusya'nın Ukrayna üzerinden Avrupa'ya gönderdiği doğal gaz miktarını azaltması ve hidroelektrik santrallerinden üretimin azalması da depolardaki gazın azalmasında etkili oldu.
Uzmanlar, Rusya ile Ukrayna arasındaki gerilim nedeniyle doğal gaz tedarikinde sıkıntı yaşanabileceğini ifade ediyor. Avrupa ve ABD'li yetkililer iki ülke arasında savaş çıkması durumunda, Avrupa gazının yüzde 40'ını tedarik eden Rusya'nın uygulanacak yaptırımlara vanaları kapatmakla karşılık vermesinden endişe ediyor.
Rusya, Avrupa'ya doğal gazı ya uzun vadeli kontratlarla ya da belli miktar gaz satışını sağlayan tek seferlik anlaşmalarla sağlıyor. Öte yandan, Rusya'nın Avrupa'ya yüzde 15 daha fazla gaz gönderme kapasitesi olduğu ifade ediliyor.
Uzmanlar, doğal gazda arz sıkıntısının, Avrupa tarafından istenmeyen Kuzey Akım-2 doğal gaz boru hattının gerçek bir "ihtiyaç" olduğunu göstermek isteyen Rusya'dan kaynaklandığı görüşünü de savunuyor.