Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve OPEC dışı bazı üretici ülkelerden oluşan OPEC+ grubunun geçen hafta yaptığı toplantıda kasımdan itibaren günlük 2 milyon varillik üretim kesintisi kararı alması, Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle hali hazırda daralmakta olan küresel petrol arzına yönelik endişeleri daha da artırdı.
Beyaz Saray, OPEC+ grubunun üretim kesintisi kararının ardından, ABD Başkanı Joe Biden'ın talimatıyla Enerji Bakanlığının gelecek ay stratejik petrol rezervinden 10 milyon varil petrolü daha piyasaya vereceğini duyurdu.
ABD Enerji Bakan Yardımcısı David Turk de yaptığı açıklamada, gelecek haftalarda ve aylarda ABD'nin stratejik petrol rezervlerini gerektiği gibi kullanmak için hala ek kapasitesinin bulunduğuna işaret etti.
Biden, Kovid-19 sonrası yaşanan ani talep artışı ve sonrasında enerji krizi ile de tetiklenen yüksek petrol ve benzin fiyatlarıyla mücadele etmek amacıyla 31 Mart'ta da rezervlerden altı ay boyunca günde bir milyon varil ham petrolün piyasaya sunulacağını duyurmuştu.
OPEC+ KARARINI DENGELEME HAMLESİ
Son dönemde yaşanan arz-talep dengesindeki belirsizliklerin yarattığı fiyat dalgalanmalarına karşı önlem almaya çalışan ABD'nin son aylarda ABD Enerji Bakanlığı tarafından acil durumlar için stoklanan stratejik ham petrol rezervlerinden ciddi miktarlarda petrol stokunu kullanıma açması tartışmalara neden oldu.
ABD Enerji Enformasyon İdaresinin (EIA) haftalık verilerinden derlenen bilgilere göre, ABD Enerji Bakanlığı tarafından stoklanan rezervler, eylül ayının son haftasında 416 milyon 389 bin varil seviyesinde kaldı. Bu miktar, en son 1984 yılının temmuz ayında 417 milyon 32 bin varil olarak gerçekleşmişti. Böylece, ABD'nin stratejik petrol rezervleri son 38 yılın en düşük seviyesine gerilemiş oldu.
OPEC+ kararı sonrası piyasalarda yaşanan arz daralmasının daha da kötüleşeceği beklentisiyle petrol fiyatlarının varil başına 100 dolar seviyesinin üzerinde seyredeceği beklentilerine rağmen, fiyatlarda yaşanan yükseliş ABD'nin hamlesi sonrası kısıtlı kaldı.
Biden'a enerji kriziyle mücadele için ülkenin stratejik petrol rezervlerini tüketmeye son vermesi ve enerji üretimini desteklemesi çağrısı yapılırken, bu adımların pompadaki fiyatların düşürülmesi üzerinde minimal bir etkiye sahip olduğu ve kritik bir küresel belirsizlik zamanında ülkenin enerji güvenliğini tehlikeye attığı eleştirileri getirildi.
REZERVLER 1975'TE OLUŞTURULDU
ABD'nin petrol rezervi oluşturma kararı, öncelikle petrol ürünleri arzındaki kesintilerin etkisini azaltmak ve ABD'nin uluslararası enerji programı kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmek amacıyla 1975'te hayata geçirildi.
Rezervler zamanla ABD hükümeti tarafından doldurulurken, toplamda en yüksek seviyesine 726,6 milyon varil ile 2010'da ulaştı.
Federal devlete ait petrol stokları, Meksika Körfezi kıyı şeridi boyunca dört bölgede devasa yeraltı tuz mağaralarında depolanıyor. 714 milyon varillik yetkilendirilmiş depolama kapasitesine sahip rezervin, petrol ithalatı kesintilerine karşı caydırıcı bir rol üstlenmesi hedefleniyor.
SUUDİ ARABİSTAN OPEC+ GRUBUNUN PETROL ÜRETİMİNİ DÜŞÜRME KARARIYLA ABD'Yİ NEDEN KARŞISINA ALDI?
Uzmanlar, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve OPEC dışı bazı üretici ülkelerden oluşan OPEC+ grubunun günlük petrol üretimini 2 milyon varil düşürme kararından ABD ile onun Orta Doğu'daki kadim müttefiki Suudi Arabistan'ın ilişkilerinin olumsuz etkileneceğini düşünüyor.
OPEC ve OPEC+ grubu, 5 Ekim'de Avusturya'nın başkenti Viyana'da düzenlenen toplantıda günlük petrol üretimini kasımdan itibaren 2 milyon varil azaltma kararı aldı.
Ukrayna savaşı dolayısıyla Batı dünyasının yaptırımlarının hedefindeki Rusya'nın halihazırdaki üretimi, OPEC+ grubunun belirlediği üretim kapasitesinin altında olduğu için 2 milyon varillik düşüşün çoğunu ABD müttefiki Körfez ülkelerinin üstlenmesi öngörülüyor.
Kovid-19 salgınından sonra petrol üretiminde yaşanacak en büyük düşüşü içeren bu kararın duyurulduğu günden beri Beyaz Saray ve ABD Kongresinden Suudi Arabistan aleyhinde açıklamalar gelmeye devam ediyor.
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Direktörü John Kirby de önceki gün ABD Başkanı Joe Biden'ın, Suudi Arabistan ile ilişkileri yeniden gözden geçirdiğine dair açıklamalarda bulundu.
SUUDİ ARABİSTAN'IN AÇIKLAMALARI
OPEC+ grubuna liderlik eden ülkelerden Suudi Arabistan makamları ise kendi ekonomik çıkarlarının ABD'nin iç siyasetine malzeme edilmemesi gerektiğini belirtiyor.
Suudi Arabistan Enerji Bakanı Abdülaziz bin Selman, devlet televizyonuna yaptığı açıklamalarda, "Bizler her şeyden önce Suudi Arabistan'ın çıkarlarını korumaktan sorumluyuz. Suudi Arabistan'ın çıkarı da büyüyen dünya ekonomisinin bir parçası olmasındadır." dedi.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Farhan da Al-Arabiya televizyonuna şu değerlendirmede bulundu:
"OPEC+ kararlarının ne siyasi bir yönü bulunuyor ne de kararlara siyasi açıdan bakıyoruz. Kararlar yalnızca ekonomik. Washington ile ilişkiler bölgenin istikrarı ve güvenliğini destekleyecek şekilde stratejiktir. Riyad ile Washington arasındaki ilişkilerin iki ülke çıkarlarına ve bölgenin istikrarına katkı sağlıyor. ABD ile ilişkilerimiz kurulduğundan bu yana kurumsaldır."
Uzmanlar da düşük petrol fiyatları ve Kovid-19 salgınına bağlı olarak 8 yıllık bütçe açığından sonra bu yıl ilk defa bütçe fazlası vermeyi hedefleyen Suudi Arabistan'ın petrol fiyatlarının düşmesine izin veremeyeceğine dikkati çekiyor.
Petrol üretim maliyetinin varil başı 3 dolar olarak bilindiği Suudi Arabistan'da petrol satışlarından elde edilen gelirler, hükümetin yıllık bütçelerinin yanı sıra Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın duyurduğu 2030 Vizyonu kapsamındaki dev projeleri finanse ediyor.
Körfez ülkeleri ve ekonomi uzmanlar, OPEC+ grubunun petrol üretimini 2 milyon varil düşürme kararını ve bunun ABD-Suudi Arabistan ilişkilerine muhtemel yansımalarını değerlendirdi.
"BU, SUUDİ ARABİSTAN'IN TEK BAŞINA ALDIĞI BİR KARAR DEĞİL"
Körfez bölgesiyle ilgili konularda uzman Katarlı yazar Salih Garib, Rusya-Ukrayna savaşının Avrupa ülkelerinde enerjiye etkilerinden sonra yaşanan bölgesel ve uluslararası gelişmeler gölgesinde OPEC+ grubunun üretimi azaltma kararı aldığını hatırlattı.
Kararı doğru ve yerinde bir adım olarak değerlendiren Garib, "Bu, Suudi Arabistan'ın tek başına aldığı bir karar değil. OPEC+ grubu üyesi en büyük petrol ihracatçısı Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) olsa da bu karar tüm üyelerce alındı." dedi.
Bu karara ABD veya herhangi bir ülkenin itiraz hakkının olmadığını savunan Garib, ABD Başkanı Joe Biden'ın bir süredir Suudi Arabistan'dan petrol üretimiyle ilgili talebinin olumlu karşılandığına ancak halihazırda durumun değiştiğine dikkati çekti.
Dolayısıyla ABD-Körfez ilişkilerinin OPEC+ kararından etkilenmemesi gerektiğini dile getiren Garib, Washington'un Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ile dönemsel toplantılarını iptal etme talebinin ise Suudi Arabistan'a baskı kurma amacı taşıdığını söyledi.
"ABD'NİN YAPTIĞI EŞEĞİ BIRAKIP SEMERİ KAPMAKTIR"
OPEC+ kararından sonra ABD medyası ve yetkililerinin Suudi Arabistan'a "saldırgan" bir dil kullanmaya başladığını söyleyen Garib, şöyle devam etti:
"ABD'nin Suudi Arabistan'a yönelik tavrı, uluslararası ilişkilerde kabul görmeyen bir tutumdur. Nitekim ABD yönetimi OPEC+ grubuna ceza kesmek istese yapabilir. Ancak ABD'nin Suudi Arabistan ile diğer petrol üreticisi ülkelere yaklaşımı, eşeği bırakıp semeri kapmaya benzer. ABD'nin Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleriyle iyi ilişkilerine rağmen Riyad'ı cezalandırması meselenin kişileştirildiğini gösteriyor."
Katarlı uzman, Kuzey Akım boru hattında yaşananlar ve Rusya'dan Avrupa'ya gaz akışının durmasının Suudi Arabistan'la bir ilgisi olmadığını, dolayısıyla ABD'nin Riyad'la ilişkilerini bulandırmakla yanlış yaptığı yorumunda bulundu.
OPEC+ kararının tümüyle arz-talep dengesine bağlı olarak fiyatları korumaya dönük kurumsal bir adım olduğuna vurgu yapan Garib, şunları kaydetti:
"ABD, Körfez ülkelerinin kararlarında söz sahibi olmak ve bu ülkelerin kendisine bağlı kalması için OPEC+ kararını fırsat olarak kullanıyor. Washington, Körfez ülkelerinin bağımsız ülkeler olarak kendi başlarına karar verme hakları olduğunu bilmesine rağmen Suudi Arabistan'a bunu yapıyor. Riyad yönetimine danışmadan hava savunma sistemlerini çekmekle Suudi Arabistan'a sırtını dönen ABD, Suudi Arabistan'ın Rusya'dan bu sistemleri alma girişimine karşı çıktı."
ABD'nin Körfez ülkeleriyle ilişkilerinin bölgesel konjonktür gölgesinde gerileme sürecine girdiğini ifade eden Garib, "Washington, artık Orta Doğu'nun polisi olmadığını bilmelidir." dedi.
PETROL ÜRETİMİNİ DÜŞÜRME KARARI ABD-SUUDİ ARABİSTAN İLİŞKİLERİNİ ETKİLER
Mısırlı Körfez uzmanı ve ekonomi yazarı Mustafa Abdusselam da OPEC+ üyesi ülkelerin 2020 ve 2021'de petrol gelirlerinin düşmesine bağlı olarak bütçelerinde görülen büyük kayıpların tekrar yaşanmaması için arz-talep dengesini koruma amacıyla söz konusu kararı aldığını söyledi.
Suudi Arabistan'dan sonra petrol üretiminde ikinci ülke Rusya'nın da özellikle savaş çabalarını finanse emenin yanı sıra Batı ülkelerinin bloke ettiği 300 milyar dolarlık döviz rezervlerinin yerini doldurmaya ihtiyacı olduğuna işaret eden Abdusselam, 2020'de ekonomik sebeplere bağlı olarak petrol fiyatlarının 20 doların altına gerilediği bir senaryonun tekrar yaşanmamasının önüne geçilmeye çalışıldığını ifade etti.
Özellikle petrol fiyatlarının düşmesi hedefiyle Biden'ın Riyad yönetiminden üretimi artırma talebinde bulunduğu bir dönemde alınan bu kararın Suudi Arabistan-ABD ilişkilerini olumsuz etkileyeceğini kaydeden Abdusselam, bundan aynı zamanda dünya petrol üretiminin yüzde 20'sini üstlenen Körfez ülkelerinin ABD ile ilişkilerinin de etkileneceğini dile getirdi.
"KARAR, RUSYA-UKRAYNA SAVAŞIYLA İLGİLİ ABD VE AB'NİN POLİTİKALARINA KARŞI JEOPOLİTİK BİR ADIMDIR"
Eski Lübnan Petrol İdaresi Müsteşarı Rabih Yaghi ise OPEC+ grubunun kararının üretici ülkeler için faydalı bir adım olduğunu ancak kış mevsimine girilen bir dönemde Avrupa Birliği (AB) ülkelerini olumsuz etkileyeceğini söyledi.
Kararın mutlaka uluslararası etkileri olacağına işaret eden Yaghi, "Bu karar, Rusya-Ukrayna savaşıyla ilgili ABD ve AB'nin politikalarına karşı jeopolitik bir adımdır. Dolayısıyla bunun dünya ekonomisine büyük etkileri olacağı gibi ABD-Suudi Arabistan arasındaki ikili ilişkileri ve ABD ile Körfez'deki diğer ülkelerle ilişkilerine de etkisi olacaktır." dedi.
Yaghi, Suudi Arabistan öncülüğündeki OPEC+ grubunun bu kararı almasının sebebi konusunda ise mevcut ham petrol sevkiyatlarının çoğunun günlük tüketim yerine stratejik stoklar için yapıldığına dikkati çekti.
Bu nedenle kararın teknik olarak arz-talep dengesini koruma amacı taşıdığını söyleyen Lübnanlı uzman, "OPEC+ grubunun üretimi düşürme kararı başarılı olacaktır. Nitekim bu karar, 'OPEC+ grubuna üye ülkeler kendi çıkarları için çalışıyor ve kimseden talimat almıyorlar' mesajını taşıyor. Üretici ülkelerin çıkarı da arz ve talep dengesini korumaktır." diye konuştu.