Almanya eski Şansölyesi Angela Merkel'in yeni kitabı "Özgürlük. Anılar 1954-2021" gündeme damga vurdu. Merkel'in anılarını anlattığı kitabında Başkan Recep Tayyip Erdoğan'a ayırdığı bölüm ise dikkat çekti.
MERKEL BAŞKAN ERDOĞAN İLE GÖRÜŞMESİNİ ANLATTI
Merkel, kitapta, Ekim 2015'te İstanbul'da Başkan Erdoğan'la yaptığı görüşmeden bahsetti. Yıldız Sarayı'nda oturduğu altın koltuk dolayısıyla Alman basınında eleştirildiğini hatırlatan Merkel "İstanbul seyahatim sert bir şekilde eleştirildi, özellikle de iki koltuk yüzünden" diye yazdı ve şu ifadeleri kullandı:
"ERDOĞAN BİRİNE OTURDU BEN DİĞERİNE"
Erdoğan birine oturdu, ben de diğerine. Sadece fotoğraf çekimi sırasında değil, konuşmamızın tamamı boyunca üzerlerine oturduk. Tek düşündüğüm şuydu: Vay canına, şunlara bakın!
Daha sonra, Erdoğan'ın sarayında bir imparator gibi ona secde ettiğim iddiasıyla suçlandım ve Türkiye ile daha fazla mülteciyi uzak tutmak için bir anlaşma sağlamak amacıyla kendimi onun önünde yere atabileceğim söylendi.
MERKEL'E ERDOĞAN BASKISI
Merkel, bu tür eleştirilerin "haksız ve kısmen de gerçek dışı" olduğunu belirterek Almanya'daki hem sağın hem de solun, Avrupa'ya gelen mülteci sayısını azaltmak için elinden gelen her şeyi yapması yönünde kendisine baskı yaptığını hem de Türkiye'de seçime iki hafta kala Erdoğan ile görüşme yaptığı için eleştirildiğini söyledi.
"YALNIZCA TÜRKİYE İLE MÜMKÜNDÜ"
"Bu saçmaydı" diyen Merkel, "Haritaya ve Ege'deki gerçeklere bir bakış, gelişmeleri yalnızca Türkiye ile iş birliği içinde organize etmenin ve yönetmenin mümkün olacağını ve bunun acilen yapılması gerektiğini görmek için yeterliydi. Geri kalan her şey bir yanılsamaydı ve ben yanılsamalara kapılmadım." ifadelerini kullandı.
"BANA SEVGİLİ DOSTUM DERDİ"
Merkel, Balkanlar üzerinden gelen çok sayıda mültecinin ana geçiş ülkesinin Türkiye olması nedeniyle Erdoğan ile müzakere etmek zorunda olduğunu söyledi ve Başkan Erdoğan'ı şu şekilde anlattı:
Bu yüzden Türk cumhurbaşkanıyla müzakere ettim ve bunu yaparken Erdoğan'ı sadece mülteci politikası açısından değil, tüm siyasi yelpazede hareket edebilen bir politikacı olarak deneyimledim. Bir konuda anlaştığımız zaman, çok cana yakındı ve bana 'sevgili dostum' derdi. Görüş ayrılıklarımız olduğunda, uzun uzadıya karşı argümanlar üretmek için her fırsatı kullanırdı, bu da bazen tartışmaların uzaması anlamına gelirdi.