BM Genel Sekreter Sözcüsü Stephane Dujarric, günlük basın brifinginde İngiltere, Almanya ve Fransa'nın, İran'ın nükleer anlaşmadan kaynaklanan yükümlüklerini yerine getirmediği gerekçesiyle İhtilaf Çözüm Mekanizması'nı devreye sokmasına ilişkin soruları yanıtladı.
İran nükleer anlaşması konusunda BM'nin pozisyonunun değişmediğini belirten Dujarric, ''Bizim pozisyonumuz değişmedi, tüm taraflara yapıcı diplomatik diyalog yoluyla anlaşmanın korunması için birlikte çalışarak ellerinden geleni yapması çağrısı yapıyoruz.'' dedi.
Dujarric, ''İran'a da UAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı) ile nükleer programı ve anlaşmanın gerektirdiği tüm taahhütlerini yerine getirme konusunda iş birliği çağrısında bulunuyoruz.'' değerlendirmesinde bulundu.
"E3" olarak bilinen İngiltere, Almanya ve Fransa Dışişleri bakanlarının ortak açıklamasında, "İran'ın eylemleri göz önüne alındığında, İran'ın Kapsamlı Ortak Eylem Planı (JCPOA) kapsamındaki taahhütlerini yerine getirmediği yönündeki endişelerimizi kayda geçirmek ve bu konuyu paragraf 36'da belirtilen İhtilaf Çözüm Mekanizması altındaki Ortak Komisyona taşımaktan başka seçeneğimiz kalmadı." denilmişti.
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Abbas Musevi ise yaptığı yazılı açıklamada İngiltere, Fransa ve Almanya'yı nükleer anlaşmadaki vaatlerini yerine getirmemekle suçlayarak, "İran, bu 3 ülkenin yapıcı olmayan adımlarına karşı sert ve kararlı bir yanıt verecektir." ifadelerini kullanmıştı.
NÜKLEER ANLAŞMA
İran ile Çin, Fransa, Almanya, Rusya, İngiltere ve Avrupa Birliği (AB) arasında 2015'te, Tahran'ın nükleer faaliyetlerinin düzenlendiği ve denetim altına alındığı bir anlaşma imzalanmıştı.
Ancak ABD Başkanı Donald Trump'ın göreve gelmesinin ardından Washington anlaşmadan tek taraflı çekilerek, İran'a yeniden yaptırım uygulamaya başlamıştı.
Anlaşmanın diğer taraflarından Washington'u durdurmasını isteyen ancak bunda başarılı olamayan İran, Temmuz 2019'da nükleer anlaşmanın bazı maddelerini, 5 Ocak'ta da anlaşmadan kaynaklanan tüm taahhütleri askıya aldığını açıklamıştı.
Tahran yönetimi, yaptırımların kalkması ve menfaatlerin temin edilmesi halinde yeniden anlaşmaya dönmeye hazır olduğunu ifade etmişti.