Ülkenin toplumsal ve ekonomik krizlerle çalkalandığı dönemde kısa süre önce başbakanlık görevine getirilen Jean Castex'in geçen hafta Ulusal Meclis'te siyasal İslam'la mücadelenin hükümetin önceliği olduğunu açıklaması İslamofobi tartışmalarını tekrar gündeme getirdi.
Castex'in "siyasal İslam" ve "ayrılıkçı fikirlerle" mücadeleye ilişkin yasa tasarısı hazırlandığını belirtmesi Fransa'nın İslam karşıtlığına yeni bir boyut kazandırdığını gösteriyor.
İslam karşıtı uygulamalarla sık sık gündeme gelen Fransa, bu kez çerçeveyi daha geniş tutarak "siyasal İslam" ve "ayrılıkçı fikirlerle" mücadele kisvesi altında ülkedeki Müslümanları daha da baskı altında tutmaya çalışacak.
Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un yerel seçimlerin ilk turu öncesinde yabancıların yoğun olarak yaşadığı Mulhouse kentinin bir mahallesinde yaptığı açıklamalarla İslam'ı hedef alması büyük tepki topladı.
"Toplumun bir kısmı İslam adına yeni siyasi proje geliştirmek istiyor." diyen Macron, daha önceki açıklamalarında da kız çocuklarını havuza göndermek istemeyen velileri eleştirdi. Macron'un, bu sözleriyle Müslümanlara karşı indirgemeci bir politika izlediği görülüyor.
Cumhurbaşkanlığını 3 yıl önce devralmasından bu yana derinleşen ekonomik ve sosyal sorunlar nedeniyle protestolarla çalkalanan Fransa'da, Macron'un mart ve haziran aylarında iki turlu yerel seçimlerde oy toplama kaygısıyla ve aşırı sağın etkisiyle İslam karşıtlığını siyasi malzeme haline getirmesi dikkati çekiyor.
Macron, Fransızların hayatını yakından ilgilendiren sorunları çözecek projeler sunmak yerine İslam'la ilgili gerçeği yansıtmayan ve Müslümanları zor duruma sokacak adımlar atmaya çalışıyor.
Yerel seçimlerde hezimete uğrayan ve popülaritesi ciddi şekilde düşen Macron, gözünü 2022'de düzenlenecek cumhurbaşkanı seçimlerine çevirdi. Bu bağlamda, İslam karşıtlığının aşırı sağ ve merkez sağ kesimde prim yaptığını gözlemleyen Macron, İslam karşıtlığını siyasetin merkezine yerleştirme eğiliminde oldu.
AŞIRI SAĞCI ÇİZGİYE YAKLAŞTI
Uzmanlar, Macron'un İslam konusunda görüşlerinin zaman içerisinde değişime uğrayarak aşırı sağcı çizgiye yaklaştığını, sağ ve aşırı sağın etkisinde kaldığını belirtiyor.
Eylül ayında Ulusal Meclis'te görüşülecek ve oylanacak yasa tasarısı, Macron'un uygulamaya çalıştığı politikanın İslam'ı hedef aldığı görüşünü güçlendiriyor. Zira Fransız basınında yer alan haberlere göre, yasa tasarısında Müslümanlara yönelik kısıtlayıcı tedbirlerin yer alması bekleniyor.
MÜSLÜMANLAR ZAN ALTINDA BIRAKILIYOR
İnsan haklarına ve demokrasiye verdiği değerle kendini savunan Fransa, Avrupa'da en çok İslam karşıtı uygulamaların ve saldırıların bulunduğu ülkelerden biri olarak biliniyor.
Fransa, diğer dini gruplara karşı hoşgörüde sınır tanımazken, İslam söz konusu olunca ülkede yaşayan Müslümanların haklarını ihlal etmekten çekinmiyor.
Senato, geçen yıl okul gezilerinde öğrencilere refakat eden annelerin başörtüsü takmasını yasaklayan yasa tasarısını onaylamadı.
Fransız milletvekili Julien Odoul, Besançon'da düzenlenen toplantıda, Müslüman bir kadından oğlunun yanında başörtüsünü çıkarmasını istedi ve sözlü saldırıda bulundu. Olayın ardından başlayan tartışmalarda Müslümanların hedef alındığı açıklamalar arttı.
Özellikle Fransız siyasetçiler, tartışmalar yaşandığında laikliği ve İslam'ı karşı karşıya getirerek kamuoyunda bir algı oluşturmaya ve Müslümanları zan altında bırakmaya çalışıyor. Ancak Fransız uzmanlar, bunun bilimsel dayanağı olmadığını vurguluyor.
"BU YASA TASARISININ MÜSLÜMANLAR ÜZERİNDEKİ ETKİSİ OLUMSUZ OLACAK"
Paris Katolik Enstitüsü Araştırmacısı Jamel El Hamri, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hükümetin ekonomik, sosyal ve sağlık konularını ele almadan "ayrılıkçı fikirlerle" mücadeleye ilişkin yasa tasarısına öncelik verdiğine dikkati çekti.
Ülkede bir süredir sarı yeleklilerin gösteri düzenlediğini, emeklilik reformuna ve polis şiddetine karşı eylemlerin yapıldığını hatırlatan El Hamri, bu konuların Fransızları daha çok ilgilendirdiğini ancak bilinçli şekilde İslam'la ilgili konuların öncelik sırasında ilk sıraya alındığını belirtti.
El Hamri, "Laiklik savunularak ayrılıkçı fikirlerle mücadeleye ilişkin hazırlanan yasa tasarısıyla Müslümanlar ayrımcılığa uğrayacak ve böylece Macron ve Cumhuriyet Yürüyüşü Hareketi 2022'de iktidar kalmak için sağcı seçmenlerin oyunu toplayacak." değerlendirmesinde bulundu.
Macron'un sağcı eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin fikrine başvurduğunu ve onu dinlediğini ifade eden El Hamri, İslam karşıtlığının uzun süredir ülkede var olduğunu belirtti.
El Hamri, bu konunun ülkedeki herkesi ilgilendirdiğini söyledi.
"Son 20-30 yıldır sağ ve sol hükümetler kendi eksiklerini gizlemek ve Fransızları ilgilendiren sorunlara değinmemek için İslam ve Müslümanlarla ilgili konuları kullanıyor." diyen El Hamri, ülkede Müslümanlara da saygı gösterildiği yeni bir projeye ihtiyaç bulunduğunu vurguladı.
El Hamri, İslam karşıtlığının ülkede farklı kesimlerin bir arada yaşamasına engel olduğunu kaydetti.
Ülkede Müslümanların Fransa Cumhuriyeti'ne karşı bir siyasi proje yürüttüğü şeklinde gösterilmesine tepki gösteren El Hamri, Müslümanlara karşı ayrımcılık yapmak için laikliğin araçsallaştırıldığının altını çizdi.
El Hamri, bunu aşırı sağcı ve sağcı partilerin yaptığını söyledi.
"Hükümetin ayrılıkçı kişiler olarak adlandırdıkları arasında Müslümanlar bulunuyor." diyen El Hamri, yetkililerin kullandığı kavramlar konusunda bir karmaşanın söz konusu olduğunu belirtti.
El Hamri, bu yasa tasarısıyla Müslümanların daha fazla ayrımcılığa uğramamasını temenni ettiğini kaydetti.
Söz konusu tasarının içeriğinde ne olduğunun bilinmesinin önemli olduğunu ifade eden El Hamri, "Bu yasa tasarısının Müslümanlar üzerindeki etkisi olumsuz olacak." dedi.