Lübnan'ın istifa eden başbakanı Saad Hariri, Lübnan'daki siyasi krizin ve kendisinin başbakanlıktan istifa etme sebebinin Hizbullah ve onu emri altında tutan İran'dan kaynaklandığını söyledi. Hariri katıldığı bir televizyon programında, "Ben bir siyasi parti olarak Hizbullah'a karşı değilim fakat o Lübnan'ın yıkımına sebep olmamalı" dedi.
Hariri, kısa zamanda Lübnan'a geri döneceğini ve Hizbullah'ın bölgesel anlaşmazlıkların dışında kalması ve Lübnan'ın siyasetine saygı duyması halinde istifasını bile geri çekebileceğini söyledi.
Hariri 4 Kasım'da Riyad'da, İran'ı Lübnan'ı etkisi altına almakla suçlayıp hayatından endişe ettiğini ileri sürerek başbakanlıktan istifa ettiğini açıklamıştı. Hariri, istifa kararını kendisinin aldığını, maksadının Lübnan'ın karşı karşıya olduğu tehlikeye karşı pozitif bir şok etkisi yapma isteğinin olduğunu söyledi.
Hariri, Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulazizi'in kendisine oğlu gibi davrandığını, Veliaht Prens Muhammed bin Selman'a da büyük saygı duyduğunu söyledi. Hariri, Lübnan'ın istikrarının hem kral hem de veliaht için önemli olduğunu belirterek 2006'de İsrail ile Lübnan arasındaki savaştan sonra Lübnan'a en çok yardım eden ülkenin Suudi Arabistan olduğunu söyledi.
Hariri, bir siyasi uzlaşma hükumeti kurmak için Hizbullah'dan hükumete bakan almayı kabul ettiği zaman Lübnan halkının sevgisini kaybettiğini kabul ettiğini ancak o bakanların sözlerini tutmadığını söyledi. Hariri "Onlar istediklerini yaparken tek taviz veren ben olamam" dedi.
Hariri, geçen hafta Birleşik Arap Emirlikleri'ne yaptığı ziyaretle ilgili olarak da Abu Dabi'nin Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed ile kardeşçe ve olumlu bir görüşme yaptığını, durumunu açıklayarak Lübnan'ın korunmaya ihtiyacı olduğunu söylediğini kaydetti.
Hariri, Suudi Arabistan'ın Yolsuzlukla Mücadele meselesi ile bir bağlantısının bulunmadığını da belirtti.
Hariri sözlerini şöyle sürdürdü: "Keşke Lübnan'da da Suudi Arabistan'ın yaptığı gibi yolsuzluğa karşı biz de savaşabilsek. Suudi Arabistan'daki yolsuzluğa karşı savaş onların iç meselesidir. Bizim bununla bir ilgimiz yok. Benim bu kapsamda herhangi bir soruşturmayla ilgim yok".
Hariri "Benim hayatım önemli değil. Asıl önemli olan Lübnan'ın güvenli kalmasıdır" dedi.