Mısır, Ürdün ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) ardından Bahreyn'in de 11 Eylül'de İsrail'le resmi ilişkiler kurulması kervanına katılacağı ilanı, Körfez başta olmak üzere Arap ülkelerinin, ABD himayesinde İsrail ile normalleşme yolunda hızla ilerlemeye yöneleceğini gösteriyor.
İşgal altındaki Filistin topraklarında İsrail devleti kurulduğunun ilan edilmesi sonrasında 1948, 1956, 1967, 1969 ve 1973'te yapılan Arap-İsrail savaşlarının ardından Mısır 1979'da, Ürdün 1994'te İsrail ile barış anlaşması imzaladı.
Mısır ve Ürdün'ün İsrail ile sınırları bulunuyor. Bu durum İsrail ile sınırı bulunmayan Arap ülkelerinin ard arda İsrail ile barış anlaşmaları yapmaya koşması hakkında birçok soru işaretine neden oluyor.
Belki de ABD Başkanı Donald Trump, geçtiğimiz haftalarda Araplar ve İsrailliler arasındaki tarihsel uçuruma önemli bir köprü kurmada başarılı oldu ve halen de diğer Arap ülkelerin normalleşme yoluna girmesi için çalışıyor.
Normalleşme süreci, İsrail için on yıllardır Körfez liderleriyle yaptığı duyurulmuş ya da gizli kalan temasların ardından elde ettiği ard arda gelen siyasi zaferleri temsil ediyor.
Buna karşılık Filistin yönetimi, Arap Birliği'ne sunmak için hazırladığı İsrail-BAE normalleşme anlaşmasını kınayan karar taslağına Arap ülkelerinden gereken desteği alamadı. Bu da Filistin meselesinin Arap ülkelerinin önceliklerinin alt sıralarına düştüğünün göstergesi.
BAE'nin 13 Ağustos'ta İsrail ile normalleşme kararı almasının ardından hemen Mısır ve Ürdün gibi Umman, Bahreyn ve diğer bazı Arap ülkeleri bu duruma destek verdi. Gözlemciler, başta Körfez olmak üzere daha fazla Arap ülkesinin normalleşme sürecine katılacağını öne sürüyor.