Doğu Kudüs'ün kuzeyinde yer alan Kalendiya bölgesindeki Uluslararası Kudüs Havalimanı, 1920'deki İngiliz Mandası sürecinde 650 dönümlük bir arazi üzerine kurulmuş, daha sonra İsrail'in 1967'deki işgaline kadarki Ürdün'ün egemenliği döneminde seyahat ve ticari amaçlarla kullanılmıştı.
İsrail, Doğu Kudüs'ü işgal ettikten sonra adını "Atarot" olarak değiştirdiği havalimanını yurt içi seferlere tahsis etmiş, 2000 yılında patlak veren İkinci İntifada sonrasında da havalimanını kapatarak bölgeyi ordunun kullanacağı bir üsse dönüştürmüştü.
İsrail Ordu Radyosu'nun haberine göre, İsrail'e bağlı Kudüs Belediyesi'ndeki ilgili bir alt komite 24 Kasım'da İkinci İntifada'dan bugüne atıl durumda bekleyen Uluslararası Kudüs (Kalendiya - Atarot) Havalimanı alanı üzerinde 10 bin haneli yasa dışı Yahudi yerleşim birimi inşası için ilk onayı verdi.
Bu planın hayata geçirilmesi durumunda, Tel Aviv yönetimi, İsrail-Filistin meselesinde iki devletli çözümü öngören uluslararası toplumun aksine, 1967 sınırları üzerinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen bir Filistin devletinin kuruluşunu engellemek üzere önemli bir adım atmış olacak.
Filistinlilere göre İsrail, ABD başta olmak üzere uluslararası toplumun itirazlarına rağmen bu karara imza atmakla uluslararası hukuka ve meşruiyete karşı hareket ediyor.
Daha önce 2000'li yıllarda inşa ettiği Ayrım (Utanç) Duvarı ile Doğu Kudüs'ü Batı Şeria'dan ayıran İsrail, eski Uluslararası Kudüs Havalimanının bulunduğu alana inşa edeceği Yahudi yerleşim birimiyle de kadim şehri Filistin'in diğer kentlerinden tamamen koparmayı hedefliyor.
İsrail yönetimi, "Büyük Kudüs planı" çerçevesinde Doğu Kudüs'ü Yahudileştirme sürecini hızla sürdürürken, burada yaşayan Filistin nüfusunu da en aza indirmeye çalışıyor.
TOPRAKLARININ BİR KISMI İSLAMİ VAKIFLAR İDARESİNE AİT
Kudüs'teki Arap Çalışmaları Derneği Harita Bölümü Direktörü Halil et-Tüfekci, İsrail'in eski Uluslararası Kudüs Havalimanı bölgesindeki söz konusu planının ayrıntılarını anlattı.
Yahudi yerleşim birimi uzmanı Tüfekci, eski Kudüs Havalimanının bulunduğu alanın 1920'deki İngiliz Mandası döneminde kamulaştırıldığını belirterek, "Bu toprakların bir kısmı İslami Vakıflar İdaresinin, bir kısmı da 1948 öncesinde burada kurulu bulunan ancak 1948'de yıkılan ve İsrail'in bugün yeniden inşa etmeyi planladığı Atarot adlı Yahudi yerleşim biriminindi." dedi.
FİLİSTİN KENTLERİ VE MAHALLELERİNİN COĞRAFİ BÜTÜNLÜĞÜ TAMAMEN ORTADAN KALKACAK
İsrail'in burada yeni Yahudi yerleşim birimi inşa planıyla, "Büyük Kudüs projesi" kapsamında Doğu Kudüs'ü güneyden kuzeye kadar tamamen Yahudi yerleşim birimleriyle çevrelemeye çalıştığına dikkati çeken Tüfekci, böylece Filistin kentlerinin ve mahallelerinin coğrafi bütünlüğünün tamamen ortadan kaldırılmış olacağını vurguladı.
Tüfekci, İsrail'in, eski ABD Başkanı Donald Trump tarafından açıklanan sözde Orta Doğu Barış Planı'nı (Yüzyılın Anlaşması) sessiz sedasız bir şekilde uygulamaya çalıştığına işaret ederek, "İsrail tarafı, herhangi bir şekilde açıklama yapmadan Yüzyılın Anlaşması planını adım adım uyguluyor. Dolayısıyla burada mesele planın onaylanması değil, yeni bir statükonun dayatılmasıdır." ifadelerini kullandı.
"KUDÜS'ÜN SADECE İBRANİ DEVLETİNİN BAŞKENTİ OLDUĞU MESAJI VERİLİYOR"
İsrail'in bu planla iki devletli çözüme darbe indireceğini vurgulayan Tüfekci, "Dolayısıyla burada inşa edilecek Yahudi yerleşim birimi, Filistin tarafına Kudüs'ün bölünmez bütünlüğü ve sadece İbrani devletinin başkenti olduğu yönünde açık bir mesajdır." diye konuştu.
Tüfekci, İsrail'in Doğu Kudüs'te yaşayan Filistinli nüfusunu da en aza indirmeye çalıştığına dikkati çekerek, "İsrail kanunlarına ve politikalarına göre, Doğu Kudüs'te 200 bin Filistinlinin yaşaması istenmiyor. Burada iki başat noktadan bahsediyorlar; birincisi Filistinlilerin kovulması, ikincisi de onların yerine İsraillilerin ikame edilmesi." dedi.
FİLİSTİN MAHALLELERİNİ PARÇALAYACAK
İsrail'in 1300 dönüm arazi üzerinde kuracağı Yahudi yerleşim birimiyle Filistin mahallelerini parçalayacağını belirten Tüfekci, şunları kaydetti:
"Bu, üç ana noktaya dayanan bir İsrail stratejisidir. Bir; Filistin mahallelerini kuşatmak. İki; yerleşim birimleri kurarak Filistin mahallelerine nüfuz etmek. Üç; Filistin mahallelerini Yahudi mahalleleri içinde bir mozaiğe dönüştürerek bu mahalleleri dağıtmak."
FİLİSTİN İÇİN KUDÜS'TE BİR HAVALİMANI MESELESİ ORTADAN KALDIRILIYOR
Tüfekci, İsrail'in iki devletli çözüme giden yolları tamamen kapatmayı hedeflediğine işaret ederek, şunları söyledi:
"Bu koloninin bu bölgede asıl kurulmasının birtakım net stratejik hedefleri var. Bu havalimanına baktığınızda, bu adımın müstakbel bir Filistin devleti için bu bölgede havalimanı kurulması planına tamamen son verdiğini fark ediyorsunuz. İsrail tarafı için, Kudüs İbrani devletinin başkentidir ve bölünmezdir. Yani onlar için Ürdün Vadisi dahil olmak üzere doğusuyla batısıyla Kudüs İsrail devletinindir."
Bunun "Büyük Kudüs planı" kapsamında İsrail'in attığı en tehlikeli adımlardan biri olduğunun altını çizen Tüfekci, "İsrail, 1994 yılında yeni yerleşimler kurmak ve mevcut yerleşimleri genişletmek için bir proje taslağı hazırlamış ve bu çerçevede 58 bin konut inşa ederek kendi çıkarları için demografik meselede temel bir değişiklik getirmeyi hedeflemişti." şeklinde konuştu.
Tüfekci, İsrail'in Kudüs'le birlikte E1 projesini hayata geçirmeyi hedeflediğini kaydederek, şöyle konuştu:
"Bu planla birlikte İsrail, Kudüs 2050 projesi kapsamında Ürdün Vadisi'ndeki Nebi Musa (El-Bakia) bölgesinde 35 milyon yolcu ve 12 milyon turist ağırlayacak Orta Doğu'nun en büyük havalimanını kurmayı, demiryolları ve oteller inşa ederek Ölü Deniz'de (Lut Gölü) sağlık ve Batı Şeria'ya inanç turizmini canlandırmayı hedefliyor."
İsrail'in Ürdün Vadisi ile Kudüs'ü tamamen birbirine bağlayarak coğrafi bütünlük sağlamayı, böylece Batı Şeria'yı da ortadan ikiye bölmeyi amaçladığını söyleyen Tüfekci, "Bugün açıkça dayatılan şey, Filistin yönetimine Kudüs'ün bölünmez bir şekilde İsrail'in olduğu ve Büyük Kudüs'ün Batı Şeria'nın güneyini kuzeyinden ayıracağı konusunda verilen net mesajdır." dedi.
İsrail'e bağlı Kudüs Belediyesi Bölge Planlama ve İnşa Komitesi 24 Kasım'da Doğu Kudüs yakınlarında bulunan ve 2000'lerin başındaki İkinci İntifada'dan bugüne atıl durumda bekleyen Uluslararası Kudüs Havalimanı çevresinde 10 bin haneli yasa dışı Yahudi yerleşim birimi inşası için onay vermişti.
İsrail, söz konusu yasa dışı yerleşim birimi için geçmişte de girişimde bulunmuş ancak uluslararası baskı karşısında geri adım atmıştı.
İsrailli sivil toplum örgütü Barış Şimdi (Peace Now) ise İsrail'in söz konusu havalimanı bölgesini "kamu arazisi" saydığına ancak bu toprakların bir kısmının Filistinlilerin özel mülkü olduğuna dikkati çekmişti.
İsrail'in 1967'de işgal ettiği Doğu Kudüs ve Batı Şeria'da 250'den fazla yasa dışı Yahudi yerleşim birimi bulunuyor. Bu yerlerde ikamet eden 450 bini Batı Şeria'da 215 bin kadarı Doğu Kudüs'te olmak üzere 600 bini aşkın Yahudi yerleşimci, işgal altında yaşayan Filistinliler için hayatı daha da zor hale getiriyor.
Uluslararası hukuka göre, işgal altındaki Filistin topraklarında bulunan tüm Yahudi yerleşim birimleri yasa dışı kabul ediliyor.
Filistinliler, 1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin kurulmasını istiyor. Tel Aviv yönetimi ise "Kudüs'ün tamamının İsrail'in başkenti olduğunu" öne sürerek bu talebe karşı çıkıyor.
İsrail ile Filistin arasındaki barış görüşmeleri, İsrail'in "1967 sınırlarını, zorunlu göçe maruz bırakılan Filistinlilerin geri dönüş hakkını ve yasa dışı Yahudi yerleşim birimlerinin inşasına son vermeyi" kabul etmemesi nedeniyle Nisan 2014'te durmuştu.