Konsey yetkilisi İbrahim Beytalmal, cenazelerin yalnızca birkaç akraba ve yetkilinin katıldığı bir törenle İslami usullere uygun şekilde sabaha karşı toprağa verildiğini bildirdi.
Beytalmal, olası saldırıların önlenmesi amacıyla mezarların yerinin gizli tutulacağını kaydetti.
Kaddafi, perşembe günü doğum yeri olan Sirte'den kaçarken yakalanmış, ancak daha sonra öldürülmüştü.
Kaddafi ile oğlu ve yardımcısının cenazeleri, birkaç gündür Misrata'daki bir soğuk hava deposunda tutuluyordu.
Son günlerini öfke ve çaresizlik içinde geçirmiş
Libya'yı 42 yıl boyunca yöneten ancak geçen hafta hazin bir sonla tarihteki yerini alan Muammer Kaddafi, hayatının son günlerini memleketi Sirte'de bir yerden bir yere gizlenerek ve öfke ile melankoli arasında gidip gelerek geçirmiş.
Kaddafi'nin son günlerine kadar en yakınında bulunan isimlerden birinin verdiği bilgiye göre; Kaddafi, oğlu Mutassım ve beraberindeki 20'den fazla sadık asker ile birlikte dolaşıyordu ancak bu kaçak hayatı sırasında televizyon, telefon ve hatta elektriği bile bulunmayan evlerde dünya ile bağlantıları kesik olarak yaşıyordu.
Sirte'de çatışmaların başlamasının ardından kent halkının terk ettiği evlerde kalan Kaddafi ve yakınındakiler, muhaliflerin ilerlemesi ve NATO hava saldırıları nedeniyle her 4 günde bir yer değiştiriyordu.
Kaddafi ile birlikte yakalanan ve şu anda UGK güçlerinin elinde bulunan Libya Devrim Muhafızları'nın başındaki isim olan Mansur Dav, Kaddafi'nin bu süre zarfında daha çok okuyarak ve yazarak vakit geçirdiğini, hatta kömür sobası üzerinde her gün kendi çayını demlediğini söyledi.
"Çatışmaları Kaddafi yönetmiyordu" diye konuşan Dav, bu görevi oğullarının yerine getirdiğini, Kaddafi'nin hiçbir plan yapmadığını anlattı.
Dav, "Kaddafi stresliydi. Gerçekten çok kızgındı, hatta bazen kızgınlığından deliye dönüyordu. Ama daha çok üzgündü" diye konuştu.
NATO'nun Sirte'de düzenlediği hava saldırılarından korktuklarını söyleyen Dav, "Ama Kaddafi'nin bundan korktuğunu sanmıyorum" dedi.
Dav'ın sorgusu sırasında verdiği bilgiye göre, Kaddafi başkent Trablus'taki karargahını 18 ya da 19 Ağustos'ta muhalif güçlerin kente girmesinden hemen önce terk etti. Başkentin düşmesi üzerine doğruca Sirte'ye giden Kaddafi'ye oğlu Mutassım eşlik etti. Kaddafi'den sonra yönetimi devralacağı düşünülen Seyfülislam ise Beni Velid'e sığındı.
Dav ise, Kaddafi'ye bir hafta sonra katıldı. Bu sırada, Libya istihbarat örgütünün başındaki isim olan ve yeri hala tespit edilemeyen Abdullah El Senussi, Sirte ile güneydeki Sebha kenti arasında mekik dokuyordu.
Kaddafi'nin yanındakiler, Libya'nın eski liderine bu mücadeleden vazgeçmesini ve ülkeyi terk etmesini önerdi ancak o "Atalarımın toprağında öleceğim" diyerek bu öneriyi reddetti.
Dav, "Onun için çok üzülüyorum. Kaddafi durumun ciddiyetinin farkına varamadı. Bırakıp gidebilir ve mutlu bir hayat sürebilirdi. Trablus'un işgal edildiğini söylememize rağmen, Libya halkının hala kendisini sevdiğini düşünüyordu" dedi.