Suudi Arabistan ve Katar arasında 3 yıldır süren anlaşmazlık çözüldü. İki ülke, dün akşam karşılıklı olarak kara, deniz ve hava sınırlarını yeniden açma kararı aldı. Bugün Suudi Arabistan'da düzenlenen 41. Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi'nde (KİK) Katar ve Suudi Arabistan arasında anlaşma imzalanması bekleniyor. Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad El Sani zirveye katılmak üzere beraberindeki heyetle birlikte Katar'a geldi.
Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn, 2017'de terörizme destek verdiği gerekçesiyle Katar'la diplomatik ilişkilerini kesmiş, kara, hava ve deniz sınırlarını kapatmıştı. Katar ise söz konusu iddiaları reddetmişti. Kuveyt, Arap ülkeleri arasındaki krizi çözmek için çeşitli girişimlerde bulunmuştu.
Kuveyt Dışişleri Bakanı Ahmed Nasser Al-Muhammad Al-Sabah dün akşam yaptığı açıklamada, Suudi Arabistan'ın Katar'a sınırlarını açacağını duyurmuş ve Suudi Arabistan'ın Körfez krizini sona erdirmek için Katar'a uyguladığı ambargoyu kaldıracağını ifade etmişti.
Katar ve Suudi Arabistan'ın kararının açıklanmasının ardından Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Anwar Gargash, BAE'nin Körfez birliğini yeniden tesis etme konusunda istekli olduğunu ifade ederek, "Yapılacak daha çok işimiz var, doğru yoldayız" dedi.
KÖRFEZ KRİZİ NASIL BAŞLADI?
Körfez ülkeleri arasında benzeri görülmemiş krize yol açan gelişmeler, 23 Mayıs 2017 gecesi geç saatlerde Katar resmi ajansı QNA'da Katar Emiri Şeyh Temim Al Sani'ye atfen ABD karşıtı ve İran'a destek açıklamalarının yayınlanmasının ardından başladı.
Doha, bunun siber saldırı sonucu ajansın sistemine sızan bilgisayar korsanlarının işi olduğunu ve Emir Şeyh Temim'in böyle bir açıklama yapmadığını duyurdu. Ancak BAE, Suudi Arabistan ve Mısır medyası konuyla ilgili Katar'ı eleştiren çizgide yayınlarını yoğunlaştırarak devam ettirdi.
Takvimler 5 Haziran'ı gösterdiğinde Suudi Arabistan, BAE, Mısır, Bahreyn, sabah saatlerinde Doha ile diplomatik ilişkilerini sonlandırdığını, hava sahalarını Katar'a kapattıklarını açıkladı. Katar'ın dış dünyaya açılan tek kara kapısının da Riyad tarafından kapatılmasıyla Körfez'in tarihteki en büyük diplomatik krizi başladı.
Katar'ı "terör gruplarını desteklediği" suçlamasıyla diplomatik ablukaya alan Suudi Arabistan, Bahreyn ve BAE, 14 gün içinde vatandaşlarının Katar'ı terk etmelerini, Katarlıların da aynı şekilde ülkelerinden ayrılmalarını talep etti.
Katar'ın Arap Baharı sonrasında elde ettiği yumuşak güçten rahatsız olan ya da abluka uygulayan ülkelerin "çek defteri diplomasisi"nden faydalanan bazı ülkeler de aynı şekilde Katar'a yönelik abluka kararına destek verip diplomatik ilişkilerini kestiler.
TRUMP'TAN ABLUKAYA DESTEK
Bu arada dönemin ABD Başkanı Donald Trump da abluka uygulayan ülkelerin söz konusu girişiminden haberdar olduğunu ve abluka kararını desteklediğini, adeti olduğu üzere sosyal medya paylaşımlarıyla dünyaya duyurdu.
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) ise ABD ordusunun Katar'ın ev sahipliğindeki Orta Doğu'daki en büyük merkez komutanlığı El-Udeyd Hava Üssü'nden yürüttüğü Afganistan, Irak ve Suriye'deki operasyonlarında herhangi bir değişikliğin söz konusu olmadığını açıkladı. Dönemin ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson da abluka uygulayan ülkelere, itidal ve Katar ile uzlaşma çağrısı yaptı.
ANKARA'NIN KRİZE YÖNELİK TUTUMU
Katar'a uygulanan ambargo Doha'yı "stratejik ortak" kabul eden Ankara'yı da harekete geçirdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ramazan ayında kardeş Müslüman bir ülkeye abluka kararını "doğru bulmadıklarını" ifade ederken, birçok liderle telefon diplomasisi yürüttü.
Öte yandan, günlük gıda tüketiminin yüzde 75'inden fazlasını kara yolu ile Suudi Arabistan'dan temin eden Katar'ın yardımına Türkiye ve İran'dan kalkan kargo uçakları yetişti. Krizin başlaması ile marketlere akın eden Katarlılar, raflarda Türk ürünlerini buldu.
Lojistik desteğin yanı sıra Katar'da bulunan askeri üsteki varlığını artırma kararını hızlandıran Türkiye, ambargodan birkaç gün sonra Katar'daki asker sayısını 600'e kadar çıkaran kararı Mecliste kabul etti.
ABLUKA UYGULAYAN ÜLKELERİN TALEPLERİ
Körfez krizine taraf dört ülkenin Doha'ya ilettiği 13 maddelik talep listesi arasında, "Katar merkezli Al Jazeera kanalının kapatılması, Katar'ın abluka uygulayan ülkelere tazminat ödemesi, Doha'nın Türk askeri üssünü kapatması" gibi maddeler yer aldı.
Doha, abluka uygulayan ülkelerin taleplerini reddettiklerini açıklayarak, söz konusu taleplerin egemenliklerini ihlal anlamına geldiğini savundu.
Abluka ile haksızlığa uğradıklarını düşünen Katarlılar arasında da Emir Şeyh Temim bin Hamed Al Sani'ye destek görünür biçimde arttı.
KUVEYT ARA BULUCULUK ÇABALARINI SÜRDÜRDÜ
Kuveyt gerek hayatını kaybeden eski Kuveyt Emiri Sabah el-Ahmed el-Cabir es-Sabah gerekse eylül ayında tahta çıkan Emir Şeyh Nevvaf el-Ahmed el-Cabir es-Sabah yönetimi süresince ara buluculuk çabalarını kesmedi.
Aynı şekilde, ABD Başkanı Donald Trump'ın damadı Jared Kushner'ın da son dönemde bölgeye gerçekleştirdiği ziyaretlerde krizin çözümü için girişimlerde bulunduğu ve bunun sonucunda önemli aşamanın kaydedildiği uluslararası basına yansıdı.
Uzmanlar, Trump yönetimiyle çok yakın ilişkiler geliştiren ve bölgede bir nevi "açık çekle" adım atan Suudi Arabistan yönetiminin, ABD'de yakın zamanda Oval Ofis'e taşınacak Biden döneminde manevra alanının kısıtlanacağı endişesiyle bölgesel ortaklıklarını geliştirme çabasına girdiği görüşünü paylaşıyor.