Suriye'de 61 yıllık BAAS rejimi çöktü. Hafız Esad'la başlayan Beşar Esad'la devam eden 54 yıllık zulüm son buldu.
Muhaliflerin 8 Aralık'ta Şam'ı ele geçirmesinin ardından Esad, pılını pırtını toplayıp Moskova'ya kaçtı. Yıllarca Suriyelilere reva gördüğü mülteciliği kendisi de tatmış oldu.
Esad ardından koca bir Suriye enkazı bıraktı. Sednaya hapishanesindeki işkence, tecavüz, cinayetler ve Şam'da bulunan toplu mezarlar zalimliğin boyutunu gözler önüne serdi.
Öte yandan rejim unsurları tüm yetkilerini geçici hüükmete devretti.
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) Başkanı Hadi el-Bahra, Esad rejiminin devrilmesinin ardından bu ülkenin geleceğiyle ilgili açıklamalarda bulundu.
Bahra, geçiş aşamasında koalisyon, ona bağlı kurum veya temsilcilerin kararlara katılması gerektiğini ifade ederek Suriye Müzakere Komisyonu'nun taraflar arasında müzakere süreçlerinden sorumlu işlevsel bir organ olduğunu belirtti.
"SURİYE ORDUSU YENİDEN YAPILANDIRILSIN"
"Suriye'yi yönetecek ve yerel konseyleri güçlendirecek tek bir geçiş hükümetini sabırsızlıkla bekliyoruz." diyen Bahra, ayrıca Suriye ordusunun tüm askeri grupları içerecek şekilde yeniden yapılandırılmasını istediklerini söyledi.
SMDK Başkanı, Suriye halkının istek ve taleplerini gerçekleştirmeye odaklanacaklarına dikkati çekerek "Hükümet, Esad döneminin aksine halka hizmet edecek. Tek adam yönetimi tekrarlanmayacak ve Suriye, tüm Suriye halkının olacak." ifadelerini kullandı.
"ESAD REJİMİNİN SONA ERECEĞİNDEN EMİNDİK"
Suriye'deki gelişmelere ve rejimin yıkılmasına giden sürece ilişkin Bahra, şöyle konuştu:
"Devrimin başından itibaren Esad rejiminin sona ereceğinden emindik ve bunu başarmaktan emindik. Esad, Suriye'nin yıkımına, Suriyelilerin 14 yıl boyunca acı çekmesine, yüz binlerce mağduriyete ve Suriyelilerin yarısının mülteci olmasına neden oldu.
Esad, tüm bunların Suriye devletini zayıflattığını anlamadı ve ipi kendi boynuna geçirdi, siyasi çözüm kapılarını kapattı, barışçıl çözüme yönelik her türlü fırsatı ve uluslararası girişimi yok etti. Bu durum, Suriye halkının Esad rejimini devirmek için askeri bir operasyon yapılmasına olan gerekliliğe inancını artırdı."
Bahra ayrıca, Beşar Esad'ın kaçışının, Esad ailesinin döneminin geri dönülmez bir şekilde sona ermesi anlamına geldiğini vurguladı.
Muhalif ve devrimci güçlerin çabalarının rejimin çöküşünü hazırladığına ve son askeri operasyonla da Esad rejimine öldürücü darbenin vurulduğuna işaret eden Bahra, "Keşke, daha önce istifa edip ülkeyi bu kadar kan ve felaketten kurtarsaydı ama her zamanki gibi akla ve mantığa teslim olmayı reddetti." diye konuştu.
Suriye'de yeni bir aşamanın, özgür demokratik bir devletin inşasına hazırlık aşamasının yaşandığını belirten Bahra, bu aşamada son sözün, yıllardır mücadele eden, fedakarlık yapan ve Esad rejimini deviren Suriye halkına ait olduğunu dile getirdi.
Suriye'nin geleceğine dair ise Bahra, şöyle devam etti:
"Esad rejimini devirmek muhalefetin tek amacı değildi. Rejim, muhalefetin hedeflerini gerçekleştirmesinin önünde bir engeldi ve bu ortadan kaldırıldı. Devrimin hedefleri de insani ve anayasal haklarla, adaleti, özgürlüğü ve demokrasiyi sağlama, hukukun üstünlüğü temellerine dayanan çoğulcu siyasi sisteme sahip bir devlet kurma."
Gerçekleştirmek istedikleri hedefler arasında eşitlik ilkesinin uygulanmasının bulunduğunu dile getiren Bahra, Esad rejiminin izlediği dışlama ve ayrımcılık politikalarının geri dönülemez biçimde sona erdiğini kaydetti.
Bahra, bir sonraki aşamanın güvenlik ve istikrarın sağlanması, şeffaflık ve hesap verebilirliğe dayalı iyi yönetimin tesisi olduğunu aktararak "Yeniden yapılanma ve ulusal uzlaşının sağlanması, yerli ve yabancı yatırımı teşvik eden yasal bir ortam oluşturma, devlet kurumlarını yeniden yapılandırma ve ıslah etme, iş olanakları yaratma ve vatandaşların gelir düzeyini iyileştirme konularına odaklanacağız." dedi.
Aşırılık ve terörizmle mücadeleye devam edeceklerini de vurgulayan Bahra, Suriye topraklarında ulusal güvenliğe veya komşu ülkelerin ve bölgenin güvenliğine tehdit oluşturan terör örgütlerinin, kimyasal silahlar dahil olmak üzere kitle imha silahlarının varlığının olmayacağını söyledi.
KOALİSYONUN GELECEĞİ VE SİYASİ SÜREÇ
SMDK Başkanı Bahra, koalisyonun geleceği ve siyasi sürece ilişkin, SMDK üyelerinin Şam'ın özgürleştirilmesinin başlangıcından bu yana çalışmalarını yürüttüğünü ve görevlerini yerine getirdiğini anlatarak, yönetimin Şam'da olacağını ve şu anda oraya taşınmak için lojistik hazırlıklar yaptıklarını belirtti.
Bahra, diktatörlük rejiminden demokratik yönetime siyasi geçiş sürecinin ilerlemesi ve düzgün şekilde uygulanmasının ancak uluslararası kararlarla özellikle Cenevre Bildirisi'ni de içeren BM Güvenlik Konseyi'nin 2118 ve 2254 sayılı kararlarıyla garanti altına alınabileceğini dile getirdi.
SMDK Başkanı, 2254 sayılı kararın, geçiş aşaması için bir zaman çizelgesi belirlediğini, 18 ay olarak kaydedilen bu sürede hukuk ve dil uzmanlarından oluşan uzman bir komite tarafından Suriye için yeni bir anayasa taslağı hazırlanması gerektiğini ifade etti.
Geçiş hükümetinin çalışmaları üzerinde yasama ve denetleyici otoritenin bulunduğunu aktaran Bahra, geçiş hükümetinin öncelikli görevinin de güvenli bir ortamın sağlanması, özgür ve adil seçim süreçlerinin yürütülebileceği tarafsız bir ortamın oluşturulması olduğunu kaydetti.
SURİYELİLERİN TEMEL İKİ İHTİYACI: ADALET VE HESAP VEREBİLİRLİK
Bahra, insani yardımların devamının sağlanması, iyileştirme projelerinin seviyesinin yükseltilmesi ve kişilere uygulanan yaptırımlar dışında çeşitli sektörlerde Suriye devlet kurumlarına uygulanan yaptırımların kaldırılması için yeniden inşa projelerine başlanmasının önemini vurguladı.
Geçiş dönemindeki BM himayesinin devam etmesi gerektiğini dile getiren Bahra, "Savaş bitti, şimdi yeniden inşa zamanı." diye konuştu.
Bahra, adalet ve hesap verebilirliğin Suriyelilerin iki ana talebi olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
"Suriyelilere yönelik bir suça karışan ve suçu kesinleşen hiç kimseye hoşgörü gösterilmeyecek ama biz tüm bu işlerin hukuk çerçevesinde, mahkemeler aracılığıyla yapılmasını istiyoruz. İntikam vakalarının suç sayılmasını vurguluyoruz. Geçiş dönemi adaleti için insan hakları örgütlerinin ve yargının katkı sağlayacağı bağımsız bir organın oluşmasını sağlayacağız."