Katil İsrail'in Gazze Şeridi'ne 131 gündür sürdürdüğü saldırılarda can kaybı 28 bin 576'ya yükseldi.
Gazze'deki Filistin Sağlık Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, soykırımcı İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılara ilişkin bilgi verildi.
İsrail ordusunun son 24 saatte Gazze'de gerçekleştirdiği 11 katliamda 103 kişinin öldürüldüğü, 145 kişinin yaralandığı ifade edildi.
Gazze'de 7 Ekim 2023'ten bu yana devam eden saldırılarda toplam can kaybının 28 bin 576'ya, yaralı sayısının da 68 bin 291'e ulaştığı aktarıldı.
Açıklamada ayrıca Gazze Şeridi'nde hâlâ enkaz altında ve yol kenarlarında ölülerin bulunduğunu ancak İsrail güçlerinin engellemesi nedeniyle sağlık ekipleri ile sivil savunma görevlilerinin cenazelere ulaşamadığı vurgulandı.
KATİL BİBİ REFAH'I CEHENNEME ÇEVİRMEK İSTİYOR
Gazze için Başkan Erdoğan'ın Mısır görüşmesi dünya tarafından takip edilirken The Economist'in kaleme aldığı analizde katil Netanyahu'nun saldırmak istediği ancak generallerinin Hamas'ı Refah'ta sıkıştırmanın bedelinin çok ağır olacağı için böyle bir saldırıya sıcak bakmadığı ifade edildi.
Ülkelerin Gazze için bir araya gelmesiyle eş zamanlı olarak Netanyahu'nun Refah'ı kana bulamak için harekete geçtiğine dikkat çeken The Economist, "Netanyahu'nun Refah'a vurgu yapması, kısmen İsraillilere savaşta kesin bir sonuç vaat ederek konumunu güçlendirme girişimidir" diye yazdı.
KUMAR OYNUYOR
Mısır sınırında bulunan Refah'a saldırının korkunç sonuçlara neden olacağının da dile getirildiği analizde The Economist Netanyahu'nun kumar oynadığını söyleyerek şu ifadelere yer verdi:
"Refah'a saldırmak Hamas'ı daha da sıkıştıracak ama bunun bedeli çok büyük olabilir. Generaller, sivilleri tehlikeden uzaklaştırmanın etkili bir yolu olmayabileceğini biliyor. Savaşın önceki aşamalarında İsrail, Gazze şehri ve Han Yunus sakinlerini güneye, savaş bölgesinden uzaklaşmaya çağırmıştı. Şimdi Refah'a kaçanların tekrar küçülen "güvenli bölgelere", kıyıdaki derme çatma çadır kentlere taşınması gerekecek. Komşu Mısır, savaşın kendi topraklarına yayılmasını önlemek için çaresiz durumda. İsrail birçok mültecinin Gazze'den ayrılmasına izin vermiyor ve sınır bölgesinde bir savaşın "korkunç sonuçlara" yol açabileceği belirtiliyor. Wall Street Journal'a göre Mısırlı yetkililer, çaresiz Filistinlilerin Mısır'a akın etmesi halinde İsrail'le 1979'da imzalanan barış anlaşmasını askıya alma tehdidinde bulundu."
YİNE TEHDİTLER SAVURDU
Katil İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Filistinlilerin sığındığı son bölgeye olası kara saldırısının ağır sonuçları olacağına yönelik uyarılara rağmen Refah bölgesini hedef alacaklarına ilişkin açıklamalarını sürdürüyor.
Gazze Kasabı Netanyahu, sosyal medya platformundan yaptığı paylaşımda Refah'a kara saldırısı düzenleyecekleri mesajını vererek, "Tam 'zafere' kadar savaşacağız ve bu, sivillerin savaş bölgelerini terk etmesine izin verdikten sonra Refah'ta da güçlü bir operasyonu da içeriyor." ifadelerini kullandı.
BAŞKAN ERDOĞAN KAHİRE'DEN UYARMIŞTI
Başkan Erdoğan Mısır'a gerçekleştirdiği ziyaret kapsamında Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ile ortak açıklama yaptı.
Erdoğan açıklamasında katil Netanyahu'ya "Refah" uyarısı yaptı.
Türkiye'nin insani yardımlarının yanı sıra refakatçileri dahil 700'den fazla Filistinli'nin, tedavileri için Mısır üzerinden Türkiye'ye getirildiğini söyleyen Başkan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Gazze içinde bir sahra hastanemizin tesisi için uzmanlarımız çalışıyor. Hastanenin en kısa zamanda faaliyete geçmesi noktasında Mısırlı kardeşlerimizin desteğine güveniyoruz. Gazze halkının topraklarından sürgün ettirilmesi yönündeki girişimler bizler için yok hükmündedir. Gazze'nin insansızlaştırılması hiçbir şekilde kabul edilemez. Mısır'ın bu konudaki dirayetli ve kararlı tutumunu takdirle karşılıyor ve destekliyoruz. Netanyahu yönetimi katliamlarını Gazzeli sivillerin sığındığı son nokta olan Refah'a da taşımaktan uzak durmalıdır. İslam dünyası, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi başta olmak üzere uluslararası toplum, sonu soykırıma varacak böyle bir çılgınlığa izin vermemelidir. Gazze'de akan kanın durması için Mısırlı kardeşlerimizle işbirliği ve dayanışma halinde olmaya devam edeceğiz. Orta vadede Gazze'nin yeniden toparlanması ve imarı için de Mısır'la birlikte çalışmaya hazırız."
Katil Netanyahu'nun Başkan Erdoğan'ın Refah uyarısından sonra böyle bir paylaşım yapması da sıkışmasının göstergesi olarak yorumlandı.
BM ÇAĞRI YAPMIŞTI
Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere birçok uluslararası kuruluş ve ülke yerinden edilmiş Filistinlilerin sığındığı Refah'a kara saldırısının ağır sonuçları olacağı konusunda uyararak, İsrail'e bundan vazgeçme çağrısı yapmıştı.
İsrail saldırılarından önce Gazze'nin Mısır sınırında yer alan Refah kenti yaklaşık 280 bin Filistinliye ev sahipliği yapıyordu. İsrail'in 7 Ekim'deki saldırıları nedeniyle yaklaşık 2,3 milyon nüfusa sahip Gazze Şeridi'nde 1,9 milyon kişi yerinden oldu.
Yerinden edilen Filistinlilerin büyük bölümü İsrail'in daha önce "güvenli olduğunu" iddia ettiği Refah'a sığındı. Kuzey bölgelerden gelenlerle Refah'ın nüfusu 4 katından fazla artarak 1,4 milyona ulaştı.
Yeterli konut olmaması nedeniyle Refah'a sığınan Filistinlilerin büyük bir bölümü derme çatma çadırlardan oluşan kamplarda yaşam mücadelesi veriyor.
İsrail güçleri, Refah kentini sık sık hava saldırılarıyla hedef alıyor. İsrail'in Refah kentine kara saldırısı başlatması halinde sivillerin Gazze Şeridi'nde sığınacak bir yerinin kalmayacağından endişe ediliyor.
EKONOMİ YERLE BİR
Öte yandan İşgalci İsrail'in Filistin'e saldırıları sürerken bu saldırıların ülke ekonomisine maliyeti de artıyor.
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları yayımladıkları raporlarda, Filistin'e karşı işgal başlatan İsrail'in ekonomisinin makroekonomik riskler karşı karşıya olduğuna dikkati çekti.
İLK NOT İNDİRİMİ MOODY'S'TEN
Fitch Ratings, geçen yıl ekim ayında Filistin çatışmasından kaynaklanan jeopolitik riskler nedeniyle İsrail'in "A+" olan kredi notunu negatif izlemeye aldı. Aynı dönemde İsrail'in "A1" olan kredi notunu olası bir düşüş için incelemeye alan Moody's de geçen hafta ülkenin notunu "A2"ye indirdi. Moody's ülkenin kredi notu görünümünü negatifte tutması da çatışmaların devam etmesi durumunda daha fazla not indiriminin mümkün olabileceğine işaret etti.
Kredi derecelendirme kuruluşundan yapılan açıklamada, not indiriminin temel nedeni olarak devam eden askeri çatışma ve bunun daha geniş sonuçları gösterilirken bu durumun İsrail'in yürütme ve yasama kurumlarıyla mali gücünü zayıflatma riskini artırdığı kaydedildi.
Moody's ayrıca, İsrail'in borç yükünün, Filistin'e karşı acımasız savaş başlamadan önce tahmin edilenden daha yüksek olacağını bildirdi. Kuruluşun değerlendirmesinde ülkenin kamu borcunun GSYH'ye oranının 2025'te yüzde 67'ye ulaşmasının beklendiği belirtildi.
Not indirimi sonrasında İsrail hala "yatırım yapılabilir ülkeler" kategorisinde yer alsa da saldırıların finansmanı için uygun kaynak bulunması zorlaştı.
BÜTÇE AÇIĞININ DAHA DA YÜKSELECEĞİ ÖNGÖRÜLÜYOR
Gazze'ye yönelik saldırıları nedeniyle yapılan kamu harcamalarındaki artış, 2022'de Gayrisafi Yurt İçi Hasılasının (GSYH) yüzde 0,6'sı kadar bütçe fazlası veren İsrail'in geçen yıl açık vermesine neden oldu.
Ekim ayından bu yana gelirlerinde keskin düşüş yaşayan ülkede, geçen yıl genelinde bütçe açığı GSYH'nin yüzde 4,2'si olarak hesaplandı. Saldırılardan önce ülkenin eylülde bütçe açığı GSYH'nin yüzde 1,5'ine karşılık gelmişti.
İsrail'in nihai onay bekleyen 2024 bütçesinde de GSYH'nin yüzde 6,6'sı kadar mali açık tahmin edildi. Gazze'ye saldırıların uzaması ve çatışmalarının artması halinde bu açığın daha da yükselebileceği öngörüldİsrail, Gazze'deki operasyonlarını durdurması ve Filistin'de soykırımın son bulması için dünya genelindeki baskı ve protestolara rağmen geri adım atmadı.
Geçen yıl 7 Ekim'den bu yana özel olarak müzakere edilen anlaşmalar yoluyla milyarlarca dolar borç alan İsrail, çatışmanın getirdiği riskler dolayısıyla tahvil ihraçlarında yüksek borçlanma maliyetleriyle karşı karşıya kalmıştı.
Analistler, yüksek maliyetlere rağmen saldırılarının finansmanı için borçlanma kanallarını kullanmaya devam eden İsrail'in rekor seviyelere yakın bütçe açığı vermesinin tahmin edildiğini bildirdi.
İsrail'in pandeminin etkilerini hafifletmek amacıyla salgın döneminde aldığı yüksek borçları hatırlatan analistler, ülkenin 2024 yılında da pandemi seviyelerine yakın düzeyde borçlanmasının beklendiğini, İsrail'in tahvil ihracının geçen yıla kıyasla yüzde 30 artacağını aktardı.
Analistler, Gazze'ye saldırıların birkaç ay daha sürmesi halinde ülke içindeki yatırımcılardan finansman sağlanmasının baskı altına girebileceğini, bunun da yabancılardan daha yüksek faizlerle borç alınmasına neden olabileceğini ifade etti.
İSRAİL'E DESTEK VEREN ULUSLARARASI ŞİRKETLERİN SATIŞLARI OLUMSUZ ETKİLENİYOR
Öte yandan, Filistin'e yönelik devam eden saldırıları İsrail ekonomisinin yanı sıra ülkeye destek niteliğinde açıklamalar yapan ve yardım gönderen uluslararası firmaları da olumsuz etkiliyor.
Bu firmalar dünya genelinde boykot ve protestoların hedefinde yer alırken, başta Amerikalı markalar olmak üzere şirketlerin satışlarının etkilendiği ve bu durumun bilançolara yansıdığı görülüyor.
Analistler, söz konusu boykotların spesifik etkisini "doğrulamak ya da ölçmek çok zor olsa da" yatırımcıların bu şirketlerin hisselerine yatırım yaparken temkinli kaldığını belirtiyor.
İsrail'in Gazze'de başlattığı saldırılar sonrası küresel fast food zinciri McDonald's'ın İsrail'deki işletmesinin İsrail Savunma Kuvvetleri personeline bedava yemek sağlayacağını duyurması, özellikle Müslüman nüfusun yoğunlukta olduğu bazı ülkelerdeki şubeleri tarafından tepkiyle karşılanmıştı.
McDonald's'ın Suudi Arabistan, Umman, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün ve Türkiye'deki şubeleri ise kendilerini İsrail şubesinden ayırmaya ve Gazze'ye yönelik desteklerini gösteren açıklamalar yayımlamıştı.
Orta Doğu'daki çatışmaların satışları etkilemesiyle McDonald's'ın geliri, 2023'ün son çeyreğinde piyasa beklentilerinin altında kaldı.
BOYKOTLAR VE PROTESTOLAR BİLANÇOLARDA KARŞILIK BULDU
ABD'li kahve zinciri Starbucks'ın da işçi sendikasının X sosyal medya platformunda, "Filistin ile Dayanışma!" paylaşımında bulunmasının ardından sendikayı dava etme kararı tartışmalara neden olmuştu.
Starbucks'a tepki olarak boykota başlayan bazı kullanıcılar, sosyal medya hesaplarında şirketin ürünlerine alternatif ev yapımı tarifler vermeye başladı.
"Siyasi bir gündemi olmadığını" belirten Starbucks, karlarını "herhangi bir yerdeki hükümet ya da askeri operasyonları finanse etmek için kullandığı" yönündeki iddiaları reddetti.
Buna karşın şirket, geçen yılın son üç ayına dair bilançosunda, kısmen Orta Doğu'daki mağazalardaki satışların olumsuz etkilenmesi nedeniyle yıllık satış tahminini düşürdü. Starbucks'ın gelirleri yüzde 8 artmasına rağmen, piyasa beklentilerinin altında kaldı.
Starbucks Üst Yöneticisi (CEO) Laxman Narasimhan, bilançonun açıklanmasının ardından düzenlediği yatırımcı telekonferansında, Orta Doğu'daki çatışma nedeniyle şirketin bölgedeki mağazalarındaki trafik ve satışlarında önemli bir etki gördüklerini aktardı.
ABD'li pizza zinciri Domino's da İsrailli askerlere ücretsiz yemek dağıttığına ilişkin görüntülerin, sosyal medyada yayılmasının ardından boykot edilen şirketler arasına girdi.
Malezya'daki tüketicilerin tepkisi şirketin satışlarındaki düşüşte etkili olurken, Domino's Pizza Enterprises Genel Müdürü Donald Jeffrey Meij, 6 Şubat'ta düzenlenen analist telekonferansında, "Asya'daki Amerikan markalarının ve daha çok Malezya'da, şu anda Orta Doğu'da yaşananlardan etkilendiği herkesçe biliniyor." ifadesini kullandı.
KFC, Pizza Hut ve Taco Bell restoranlarının sahibi Yum! Brands'in geliri, geçen yılın son çeyreğinde Orta Doğu'daki çatışmaların da etkisiyle piyasa beklentilerinin altında kaldı, KFC ve Pizza Hut'ın Orta Doğu'daki satışlarında düşüş görüldü.
Birleşik Krallık merkezli tüketim malları şirketi Unilever'in Endonezya'daki satışları da "Orta Doğu'daki jeopolitik duruma tepki olarak" çok uluslu şirketlerin markalarının boykot edilmesi nedeniyle dördüncü çeyrekte düştü.