Yeni medya platformlarından Twitter, Facebook ve Instagram gibi mecralar son zamanların temel gündem maddeleri arasından eksik olmuyor. Günümüzde medyanın temel işlevleri arasında yer alan bilginin dolaşımına zemin sağlama gibi konularda bu mecralar belirgin şekilde öne çıkarken, diğer taraftan siyasi, ideolojik, ekonomik ve kültürel bir hegemonyanın sürdürülmesi konusunda da oldukça hevesli oldukları gözlerden kaçmıyor. Bu doğrultuda farklı ülkeler nezdinde uygulanan yasakçı pratiklerden biri de Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov'un Twitter hesabının askıya alınmasıyla gösterildi. Bunun arka planında ise küresel Ermeni lobisi ile şirket arasındaki çıkar ilişkileri yer alıyor.
ABD'de 3 Kasım'daki başkanlık seçimleri bağlamında sosyal medya platformlarında yaşananlar ise bu düzlemde giderek büyüyecek yeni bir tartışma ve tehdit dalgasını uzun süre gündemde tutacak gibi görünüyor. Çünkü başta Twitter olmak üzere sosyal medya mecraları senkronize bir şekilde adaylardan birinin aleyhine kampanya sürecine ve sonraki tartışmalara müdahil oldular. İfade özgürlüğüne saygı duydukları yönündeki eski iddialarını tümüyle boşa çıkaran bu uygulamaların mahiyetine dair detayları geçmeden önce pek çok açıdan dönüm noktası şeklinde tanımlanan seçime dair genel bir durum değerlendirmesi yapmakta fayda var.