Ve Filistin'i kendi yararlarında olmayan bir anlaşmaya zorlayan ve esasında ortak düşmanları İran'ı hedefleyen yeni bir Ortadoğu planı üzerine yoğunlaşmış bulunmakta.
TRUMP, NETENYAHU'YA KARŞI HAYRANLIK BESLEMEKTE
Haziran ayında Adam Entous tarafından New Yorker dergisinde yayınlanan bir araştırma raporuna göre genç Körfez liderlerinin ve İsrail'in ABD desteği alarak bölgedeki etkilerini arttırmaya başladı. Önceki ABD başkanlarına göre Donald Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya karşı bir hayranlık beslemekte ve İsrail yanlısı bir seçmen tabanına sahiptir.
SUUDİ KRAL AL SUUD'UN ÖLÜMÜNDEN SONRA FİLİSTİN'E KARŞI DURUŞ DEĞİŞTİ
Bu rapora göre, Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdülaziz Al Suud'un ölümünden sonra ülkenin Filistin'e karşı duruşu tamamen değişti. Bin Salman, İsrail'in İran'ı alt etme konusunda ortak olabileceği konusunda bin Zayid ile aynı fikirde idi. Bunu gerçekleştirmek için ise Filistin meselesine bir son verip, İsrail ile daha şeffaf bir ilişki kurmaları gerekiyordu.
"İSRAİL BİZE HİÇBİR ZAMAN SALDIRMADI"
Entous'a göre bin Salman, Riyad ve Washington'daki Amerikalı yetkililere "İsrail bize hiçbir zaman saldırmadı" ve "ortak bir düşmanımız var" dedi. Hatta İsrail ile güzel ilişki kurmak istediğini söyleyip, Filistin yönetimini eleştirdi. Rapora göre, Birleşik Arap Emirlikleri ve İsrail arasındaki temas Trump'ın ABD başkanı olarak seçilmesinden çok önce başladı. Obama başkanlığı sonlarına doğru, ABD istihbarat görevlileri Birleşik Arap Emirlikleri'nin İsrail ile Kıbrıs'ta gizli toplantılar düzenlediğini öğrendi. İstihbarata göre bu toplantıların birine Netanyahu bizzat katıldı. Kaynaklara göre toplantı Obama'nın İran ile imzaladığı nükleer anlaşmaya karşı gelmek amacıyla düzenlenmişti ve her iki taraf da ABD'ye bu görüşmeler hakkında bilgi vermedi.
Eski bir ABD Dışişleri Bakanlığı çalışanı Entous'a "Yalan söylüyorlardı. Bunu halktan gizlemek bir şey, ve ikisinin de sözde en yakın müttefik ülke olan ABD'den gizlemek başka bir şey" dedi.
ABD Başkanı Barack Obama ve Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdülaziz Al Suud tarafından bir barış inisiyatifi oluşturma girişimi olmuştu. O zamanlar Suudi Arabistan kralı, Arap ülkelerinin İsrail'in 1967 yılından beri işgal ettiği topraklardan çekilmesi şartıyla İsrail devletini tanımalarını önermişti.
Obama, Suudi Kral'a Netanyahu ile bir görüşmeye sıcak bakıp bakmadığını sorduğunda ise kral, bunun "imkansız" olduğunu ve Suudilerin "onlarla barışacak olan son kişi" olacaklarını söylemişti.
Birleşik Arap Emirlikleri'nin İsrail ile ilk kez yakınlaşmıyordu. Yayınlanan rapora göre, Birleşik Arap Emirlikleri kapalı kapılar arkasında daha iyi ilişkiler kurmak adına Israil tarafından silahlı drone temin edilmesini önermişti. Bu plana sonradan Obama hükümetini kızdırma korkusuyla İsrailli yetkililer tarafından karşı konuldu. Obama hükümeti o dönemler Birleşik Arap Emirliklerini silahlı drone satmayı reddetiyordu.
BİN ZAYİD TRUMP'IN EKİBİ İLE GİZLİ BİR GÖRÜŞME GERÇEKLEŞTİRDİ
Fakat Trump başa geçtikten sonra bu süreç hızlandı. 2016 yılında gerçekleşen ABD seçiminden sonra, bin Zayid New York'a gelip Trump'ın yakın ekibi Jared Kushner, Steve Bannon ve Michael Flynn ile Four Seasons Hotel'de gizli bir görüşme gerçekleştirdi. Söylenenlere göre, bin Zayid Trump'ın danışmanlarına Birleşik Arap Emirlikleri'nin ve Suudi Arabistan'ın ABD ile el ele verip İran'a baskı uygulama konusunda hazır olduklarını söyledi, ve bölgede İsrail'in aslında ana problem olmadığını belirtti.
"ORTADOĞU STRATEJİK İTTİFAKI"
Mayıs 2017 yılında, Trump Arap liderleri ile Riyad şehrinde bir araya geldi ve Kushner, bin Salman ile "Ortadoğu Stratejik İttifakı" adlı bir taslak plan üzerinde uzlaştı. Rapora göre, bu plana İsrail "sessiz ortak" olarak dahil oluyordu. Bin Salman ise Filistinlilere sorunu çözmek için baskı yapacağını söz verdi. Trump da aynı şekilde "İsraillileri teslim edecekti."
DERİN İŞBİRLİKLER
Rapora göre, Netanyahu bu günlerde Körfez ülkelerinin İran ve bölgedeki diğer düşmanlar ile daha derin işbirlikleri kurmayı öngören Amerikan teklifini onaylayacağını ummakta. Filistin Başkanı Mahmud Abbas'ın yakın bir görevlisine göre, Filistinliler için Körfez ülkeleri ve Filistin arasında böyle bir bölünme "tam bir kabus" niteliğindedir.
