Türkiye'nin kredi notunu
'yatırım yapılabilir' seviyeye çıkarmakta,
Fitch'in 7 ay gerisinden gelen
Moody's, görünümü değiştirmekte aceleci davrandı. Moody's dün notun görünümünü
"durağan"dan "negatif"e çevirdi. Lobilerin son dönemde faiz indirimi tartışmaları üzerine
'dolar yükselir' propagandasını destekler nitelikteki not kararı ile
dolar 2.12 liranın biraz üzerine çıktı. Fakat yukarı doğru hareket bekleyenler yanıldı. Piyasa bu not kararına inanmadı ve gerekli cevabı kapanışta verdi. Dövizde beklenen yükselme olmazken
Borsa'da etkilenmedi. Moody's, Türkiye'nin notunun görünümünü düşürürken, adeta bir
itirafta da bulundu. Açıklamada, Türkiye'de ortalama kişi başına düşen milli gelir seviyesinin alım gücü paritesinin
15 bin 352 dolar olduğunu belirterek, bunun
"Baa" olarak değerlendirilen
ülkelerin ortalamasından yüksek olduğu ifade edildi. Moody's, bu tespite rağmen, önümüzdeki dönem için olumsuz görüş belirtti.
GEREKÇELER TUTARSIZ
Görünümü düşüren
Moody's, bir yandan da
hükümeti övdü. Moody's Türkiye'nin kredi notunun
"Baa3" olarak korunmasının gerekçesini, "Hükümetin güçlü mali ölçütleri, son yıllarda görülen borcun
Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'ya (GSYH) kapsamlı azalışı, döviz cinsinden borçlanmadaki azalış ve uzayan borç vadesi yapısı" olarak sıraladı. Moody's'in, Türkiye'nin not görünümde yapılan
değişikliğin gerekçelerinin hiçbirisi ise tutarlı değil. Seçim sonuçlarına rağmen siyasi belirsizlikten bahsetmesi, büyümedeki yükselişi görmezden gelmesi, Türkiye'ye yönelen yabancı sermayeyi yok saymaya kalkışması
eleştirilere yol açtı.
YABANCILAR TÜRKİYE'Yİ SEÇİYOR
Yerel seçimlerin ardından politik risklerin azalması ve gelişmekte olan piyasalara yönelik risk iştahının da artmasıyla yabancı yatırımcıların Türkiye'ye ilgisi ivme kazandı. 14 Mart- 4 Nisan haftasında net yabancı yatırımcı girişi 2.2 milyar dolar oldu. Son bir haftada ise devlet tahvilleri ağırlık olmak üzere 1.8 milyar dolarla, son 5.5 ayın en yüksek fon girişi yaşandı.
GOLDMAN SACHS DA KATILDI
Lobilerin dolar propagandasına
ABD'li banka Goldman Sachs da katıldı. Banka
Türk Lirası'ndaki değerlenmenin sürdürülemez olduğunu belirterek,
6 ile 12 aylık süreçte doların
2.50 lira olacağını öngördü. Geçtiğimiz aylarda liranın güçlendiğini belirten banka, para biriminin Mayıs 2013- Ocak 2014 arasında gördüğü kaybın
yüzde 40'ını telafi ettiğini kaydetti. Raporda bu durumun, TL'nin aşırı değerli hale gelmesine neden olduğu ifade edildi.
YALANCI HOCAYA KiMSE iNANMADI
Cevdet Yılmaz (Kalkınma Bakanı): Kredi kuruluşları sağlıklı çalışsaydı krizler olmazdı. Son seçimle
siyasi istikrar teyit edildi, bu nota olumlu yansımalıydı. Önemli olan piyasanın ne dediğidir.
Taner Yıldız (Enerji Bakanı): Buna katılmıyoruz. Biz
yatırımlara devam edeceğiz. Özel sektör eliyle büyüme kararlılığımıza devam edeceğiz.
Fikri Işık (Sanayi Bakanı): Devlet tahvilleri üzerindeki görünümün değişmesinin, ekonomimize
ciddi etkisi olacağını hiçbir şekilde düşünmüyorum.
Vahdettin Ertaş (SPK Başkanı): Bazı reyting firmaları Türkiye'nin notunu artırırken, biraz daha yavaş ve temkinli davranıyor, ancak
düşürürken daha hızlılar. Hem tahvil bonolarına hem de hisse senedi piyasasına ciddi şekilde yatırımcı girişi var. Bundan iyi cevap olamaz.
Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl (SETA Direktörü): Objektif bir karar olmadığını düşünüyorum.
Gerek siyasi ortam gerekse de ekonomik veriler, bu
kararın gerçekçi olmadığını ortaya koyuyor.
Arif Ünver (Sermaye Piyasası Yatırımcıları Derneği Başkanı): Ülkeyi sadece rakamlarla değerlendirdiğinin, Türkiye'yi çok da iyi tanımadığının ve
yakından takip etmediğinin göstergesidir.
Ali Kopuz (İstanbul Ticaret Borsası Başkanı): Sözüm ona bu kuruluşlar, her biri bağımsız olarak çalışıyorlar ama
hep aynı şarkıyı söylüyorlar. Değerlendirmeleri ciddiye almıyorum.
Prof. Dr. Ünsal Ban (Türk Hava Kurumu Üniversitesi Rektörü): Kredi derecelendirme kuruluşları Türkiye'nin görünümünü negatife çevirdiyse, bilin ki ülkenin görünümü pozitife gidiyordur.
Mustafa Koca (ASKON Başkanı: Sıfırcı Hoca olarak bilinen Moody's, elindeki sıfırı sağa koyması gerektiği yerde sola koydu.
Ekonomisi beklentilerin üzerinde büyüyen, kamu mali dengeleri ortalamaların üzerinde iyi giden, seçimde sandıktan
siyasi istikrarın çıktığı bir ülke için uluslararası arenada bir yankı uyandırılmaya çalışılıyor.