Türk mühendisler, Savunma Sanayii Müsteşarlığının (SSM) bilgisi dahilinde başlatılan proje kapsamında, Ekonomi Bakanlığının yatırım teşvik desteklerinden yararlanarak hava araçlarını çarpışmalara karşı koruyacak önleme sistemi üretecek.
ODTÜ Teknokent'te havacılık, savunma ve uzay teknolojilerine yönelik çözümler üreten Esen Sistem Entegrasyon, söz konusu alanlarda yurt dışından ithal edilen ürünlerin Türkiye'de geliştirilmesine yönelik de çalışmalar yürütüyor.
Bu kapsamda, teknolojik olarak zorlu bir ürün olan hava araçları için Trafik ve Arazi Çarpışma Önleme Sistemi (TAÇÖS) üretmeyi hedefleyen şirket, bu projesiyle Ekonomi Bakanlığı tarafından yatırım teşvik mekanizmalarından yararlanmaya değer bulundu.
Proje, 7 y��l sigorta primi işveren hissesi desteği, faiz desteği, yüzde 80 vergi indirimi, yüzde 40 yatırım katkısı, Gümrük Vergisi muafiyeti ve KDV istisnası gibi destek unsurlarından yararlandırılacak.
TAÇÖS, tek bir aviyonik donanım üzerinde TCAS-II ve TAWS fonksiyonlarını karşılayan bir aviyonik sistem olarak üretilecek. Uluslararası literatürde bu ekipman T2CAS olarak geçiyor.
Ekipmandaki TCAS fonksiyonu, uçakların havada çarpışmalarını önlemeyi amaçlıyor. 1956 yılında Amerika'da yaşanan ve meydana geldiği yer nedeniyle Büyük Kanyon kazası olarak adlandırılan kazada United Airlines uçağı ile Trans World Airlines uçağının havada çarpışması sonucunda 128 yolcu hayatını kaybetmişti. Bu kaza çarpışma önleme sistemleri üzerinde çalışmaların başlamasına neden olmuştu. 20 yılı aşkın bir süredir operasyonel olan bu sistem sayesinde birçok kaza önlendi.
YAŞANAN TRAJEDİ BEYAZPERDEDE
TCAS sistemi muhtemel tehdit olan uçakları tespit ederek öncelikle "trafik uyarıları" üretiyor, uçak bir tehdit haline geldiği durumda da "ayrışma önerisi" üreterek pilotun gerçekleştirmesi gereken dikey eksendeki manevrayı öneriyor. TCAS fonksiyonu yerde konuşlu olan hava trafik kontrol sisteminden bağımsız olarak çalışıyor ve bu sistemler üzerinde önceliği bulunuyor. Bu nedenle pilotların TCAS uyarılarını aynen uygulamaları bekleniyor.
Sistemin doğru kullanılmaması, tarihte başka büyük kazalara yol açtı. 2002'de meydana gelen Überlingen kazasında bir Boeing 757 kargo uçağı ile Rus Tupolev Tu-154 yolcu uçağının havada çarpışması sonucu aralarında çocukların da bulunduğu 71 kişi hayatını kaybetti. Kazanın en önemli nedeni olarak, Rus pilotların TCAS'in verdiği manevra önerisini uygulamaması gösterildi. Çarpışmanın olduğu anda hava trafik kontrol görevinde olan kontrolörün 2 yıl sonra kazada karısı ve 2 çocuğunu kaybeden bir Rus tarafından öldürülmesi ise kazanın dramatikliğini artıran bir olay oldu. Bu kaza birçok film ve belgesele de konu edildi. Bu yıl vizyona girecek olan ve Arnold Schwarzenegger'in oynadığı "Aftermath" filmi de bu olayı konu alıyor.
Bu ve benzeri olaylar sonucunda TCAS standartlarında güncellemeler yapıldı, TCAS'in yerde konuşlu olan hava trafik kontrol sistemleri üzerinde önceliği olduğu ve pilotların verilen uyarılara aynen uyma zorunlulukları TCAS II standardında tanımlandı.
Ekipmandaki TAWS fonksiyonu ise uçağın pozisyon, irtifa, hız, yön bilgilerini kullanarak ortaya çıkan birleştirilmiş verinin kayıtlı olan arazi, engel ve pist veritabanı ile karşılaştırılması sonucu arazi ya da bir engel ile çarpışma olasılığı tespit edildiğinde görsel ve sesli ikaz veriyor.
Bu sistemin kullanılmasıyla birlikte arazi ile çarpışma sonucu yaşanan ölümcül kazaların oranı yaklaşık yarı yarıya azaldı. Yine de eski versiyon TAWS'ların kullanımı, ekipmanın etkisizleştirilmesi, pist veritabanlarının güncel olmaması ve benzeri nedenlerle uçaklar arazi ile çarpışma tehlikeleri yaşayabiliyor.
BAĞIMLILIĞI ORTADAN KALDIRACAK, İHRACAT POTANSİYELİ YÜKSEK
Halihazırda Türkiye'de kullanılmakta ve geliştirilmekte olan havacılık programlarında bu sistem yurt dışından tedarik ediliyor. Yerli ürünün, Türkiye'de geliştirilecek olan tüm sivil ve askeri hava platformlarında kullanılarak yurt dışına bağımlılığı ortadan kaldırması bekleniyor.
Türkiye'de ilk defa geliştirilecek olan bu ekipmanın 5 bin 700 kilogramdan ağır ve 19'dan fazla yolcu taşıyan tüm hava platformlarına takılması Uluslararası Sivil Havacılık Organizasyonu tarafından zorunlu koşuluyor. Bu nedenle ürünün ciddi bir ihracat potansiyeli bulunuyor. Halihazırda dünyada bu sistemi üreten sınırlı sayıda firma bulunuyor. ESEN de dünyada bu sistemi geliştiren az sayıdaki firmadan birisi olmayı hedefliyor.
ZORLU VE HAYATİ BİR ÜRÜN
Esen Sistem Entegrasyon Genel Müdürü Cem Uğur, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çarpışma önleme sistemi donanımı türü ürünler için Avrupa Hava Güvenliği Ajansı (EASA) ve ABD Federal Havacılık İdaresi gibi sivil havacılık otoritelerinden onay alınması gerektiğini söyledi.
Söz konusu ürün için EASA'dan onay alacak şekilde planlamaları sürdürdüklerini ifade eden Uğur, şu bilgileri verdi:
"Bu işi yapabileceğimize inandık. Havacılık için son derece zorlu ve hayati bir ürünü Türkiye'de kendi imkanlarımız ve devletimizin desteğiyle üreceğiz. Hem trafik hem arazi çarpışmasını önleyen bir sistem ülkemizde ilk kez geliştiriliyor olacak. Yurt dışında uzun süredir piyasayı domine eden ürünler var. Ürünümüz de onlarla muadil bir ürün olacak.
Ürünümüz 2018'de piyasada olacak ve ülkemizde geliştirilecek tüm hava platformlarında bu ürünün kullanılmasını bekliyoruz. Sivil sertifikasyon, askeri platformlarda da kullanıma olanak verecek."
Uğur, 2018'den itibaren Türkiye'nin uçak, helikopter projelerinde bu ürünün kullanılmasına yönelik planlar yaptıklarını, yurt dışı ihracat imkanlarının da daha sonra gündeme geleceğini söyledi.
YENİ ÜRÜNLERE KAPI ARALAYACAK
Cem Uğur, insansız hava araçlarının önümüzdeki dönemde çarpışma sistemlerinin kullanılacağı bir diğer alan olacağını belirtti.
İnsanlı ve insansız hava araçlarının birlikte kullanılmasına yönelik çözümlere ihtiyacın her geçen gün artacağına işaret eden Uğur, şunları kaydetti:
"Geliştirdiğimiz bu teknoloji yeni özellikler kazandırılarak insansız hava araçlarında da kullanılabilir. Bir sonraki versiyonda insansız hava araçlarına yönelik ihtiyacı da dikkate alarak kendi başına kaçınma işlemini de yapabilir bir ürün ortaya koymayı amaçlıyoruz. Geliştirdiğimiz bu ürün farklı ürünlere tohum niteliğinde. İnsanlı ve insansız hava araçlarının birlikte ya da insansız hava araçlarının sürü şeklinde göreve yapabilmeleri bu tür teknolojilerle mümkün olabilecek. Şu anda ise bunun en zorlusunu yani insan hayatını bir noktadan bir noktaya vardıracak teknolojiyi Türkiye'de geliştiriyoruz."