Oruç tutan çalışanlar para iadesi alma şartları nedir? Oruç tutan çalışanlar işten erken çıkabilir mi?

Oruç tutan çalışan herkesi ilgilendiren müjdeli bir haber geldi. Bu bağlamda Ramazan ayında işyerlerinde bazı uygulamalar oluyor. İşverenlerin iftar düzenlemeleri, ramazan kolisi vermeleri ve vardiya düzenini ayarlamaları bunlardan bazıları. Büyük işyerlerinin önemli bir bölümünde işçilere yemek veriliyor. Ancak eğer işyerinde ticket veya kupon veriliyorsa, oruç tutsun, tutmasın bütün çalışanlara aynı miktarda ticket veya kupon verilmeye devam edilmek zorundadır. Bu arada ara dinlenmeleri çalışma süresinden sayılmamaktadır. Dolayısıyla, ara dinlenmesi süresi için işçi ücret almamakta ve bu süreyi işyerinde veya işyeri civarında geçirmek zorunda kalmaktadır. Peki oruç tutan çalışanlar para iadesi alma şartları nedir? Oruç tutan çalışanlar işten erken çıkabilir mi?

Oruç tutan çalışanlar para iadesi alma şartları nedir? Oruç tutan çalışanlar işten erken çıkabilir mi? Ramazan ayı boyunca oruç tutacağını işverene beyan eden işçiye, öğle yemeği verilmeyeceği için yemek ücreti verilebilir. Ayrıca oruç tutması sebebiyle çalışanın alacağı ticket ya da yemek kuponunda da kesinti yapılamaz. İşveren nasıl öğle yemeği için vergiden belirli bir tutara kadar muafsa, işçisine vereceği iftar yemeği için de aynı tutarı aşmadıkça muaftır. Bu tutar 19 TL, KDV dahil olarak ise 20.5 TL'dir. Yani işveren 19 TL'yi aşmayan iftar yemeği için gelir vergisinden muaftır. İşyerlerinin pek çoğunda işçilere ramazan kolisi şeklinde ayni yardımlar verilmektedir.

MAİL YOLUYLA SORULMALI

Normalde işveren işçiye oruç tutup tutmadığını soramaz. İşveren sorsa bile işçi cevap vermek zorunda değildir. Fakat işyerinde yemek hizmetinin dışarıdan alındığı durumlarda işçiye bu soru sorulabilir. Cevaba göre işyerinde hazırlanacak iftar yemeğinin sayısı belli olur. İşveren bu soruyu mail yoluyla sorarsa cevaplamak kolaylaşır.

VARDİYALI ÇALIŞANLARA DÜZENLEME YAPILABİLİR

Vardiyalı işlerde çalışanlar evlerinde iftar yapamayabiliyor. Vardiyaları iftar saatine denk gelenler için işveren planlama yaparak işçilerini iftara gönderiyor. Oruçlu işçilerin önemli bir bölümü de iftara kadar ara dinlenmesi kullanmayıp erken paydos etmek istiyor. Ancak bu kanunen uygun değil. İşveren isterse oruçlu işçilere iftarda evde olmaları için izin verip, daha sonra bunu günlük 11 saat sınırını aşmadan telafi ettirebilir.

HATALI İŞLEME PARA CEZASI VAR

İşçisine ayni yardım yapan fakat vergilendirmesi konusunda hatalı işlem yapan, nakdi yardım yapması durumunda bunu prime esas kazanca dahil etmeyen işveren idari para cezasıyla karşılaşabilir. Bu nedenle işverenlerin bu konularda hassas davranmaları ve konuyla ilgili mevzuata uyum göstermeleri gerekiyor. İşyerinde her ramazan koli dağıtan veya ramazan yardımı yapan işveren, işçilerine kıdem tazminatı öderken bu tutarları da hesaba katmalıdır.

İŞVERENİN VERECEĞİ İFTAR VERGİDEN MUAF

İşveren nasıl öğle yemeği için vergiden belirli bir tutara kadar muafsa, işçisine vereceği iftar yemeği için de aynı tutarı aşmadıkça muaftır. Bu tutar 19 TL, KDV dahil olarak ise 20.5 TL'dir. Yani işveren 19 TL'yi aşmayan iftar yemeği için gelir vergisinden muaftır. İşyerlerinin pek çoğunda işçilere ramazan kolisi şeklinde ayni yardımlar verilmektedir. Son dönemde süpermarketlerin hediye çeklerinin de bu amaçla kullanıldıkları görülüyor. Bu durumda ramazan kolisinin net bedeli brüte çevrilecek ve çalışanların bordrolarında gösterilecektir. Dolayısıyla gelir vergisi ve damga vergisi de devreye girecektir.

Oruç tutan çalışanlar işten erken çıkabilir mi? Bu haber tüm çalışanları ilgilendiriyor

Milyonlarca çalışan ramazan ayının gelmesi ile birlikte hem oruç tutup hem de çalışıyor. Böyle olunca da işten erken çıkabilmek, iftara yetişebilmek gibi konular pek çok çalışan için önemli hale geliyor. Peki ramazan ayında oruç tuttuğu için çay ve yemek molası kullanmayan çalışan işten erken çıkabilir mi? İşveren tarafından oruç tutan çalışana yemek parası ödenir mi?

Ara dinlenmesi çalışma süresinden sayılmaz

Ara dinlenmeleri çalışma süresinden sayılmamaktadır. Dolayısıyla, ara dinlenmesi süresi için işçi ücret almamakta ve bu süreyi işyerinde veya işyeri civarında geçirmek zorunda kalmaktadır. Ramazan ayında oruç tutan işçiler ara dinlenmesi süresi içinde çay, sigara içemeyecekleri ve yemek de yiyemeyecekleri için işe ara dinlenmesi kadar geç gelmeyi veya işten ara dinlenmesi kadar erken çıkmayı düşünebilirler.

Bu durumda, sabah 08:00'de başlanan ve akşam 18:00'de bitirilen bir mesai içinde, işçinin 1 saat olan toplam ara dinlenmesi süresini işten 17:00'da ayrılarak kullanması söz konusu değildir. Yargıtay kararları da bu yöndedir.

İşveren ara dinlenmesi yok, erken çık diyemez ancak izin verebilir

Ara dinlenmesi günlük çalışmada amacına uygun olarak mutlaka kullanılmalı. Dolayısıyla, oruçlu işçi yemek yemese ya da sigara, çay içmese bile dikkatini toplaması, belirli bir süre işinden uzak kalması gibi amaçlara hizmet eden ara dinlenmesini kullanmaması kanuna aykırı olacaktır. Bu kararı, işveren kendi yönetim hakkına dayanarak alamaz. Ancak işveren isterse ramazan döneminde oruçlu çalışanlarının erken çıkmalarına izin vererek, daha sonra bu çalışanlardan telafi çalışması yapmalarını isteyebilir.

İftar yemeği vergiden muaf mı?

İşveren nasıl işçilere verdiği öğle yemeği için belirli bir tutara kadar vergiden muafsa, söz konusu tutarı aşmadıkça iftar yemeği için de muaftır. Bu tutar 19 TL'dir.Diğer yandan, vardiyalı çalışmalar dışında işverenin iftar yemeği vermesi halinde işçinin bu yemeğe katılması zorunlu tutulamaz.

Nakdi yardım ve sigorta primi...

İşyerlerinin çoğunda Ramazan'da işçilere ramazan kolisi şeklinde ayni yardım veriliyor. Süpermarket hediye çekleri de bu amaçla kullanılıyor. Bu durumda, ramazan kolisinin net bedeli brüte çevrilmeli ve çalışanların bordrolarında gösterilmeli. Söz konusu tutar için gelir ve damga vergisi de hesaplanacaktır. İşçilere ramazanda nakdi yardım yapılması da mümkün. Yapılan yardımdan gelir vergisi, damga vergisi ve sigorta priminin kesilmeli.

Ramazan kolisi ve kıdem tazminatı...

İşyerinde her ramazan koli dağıtan ya da ramazan yardımı yapan işveren, işçilerine kıdem tazminatı öderken bu yardım tutarlarını da dikkate almalıdır. Düzenli bir şekilde yapılan ramazan yardımları da kıdem tazminatına esas ödemeler arasındadır.

SGK primi kesmeyen işveren ceza öder

Ramazanda işçisine ayni yardım yapan ancak vergilendirmeyen veya nakdi yardım yapan fakat bunu prime esas kazanca dahil etmeyen işveren idari para cezası ile karşılaşabilir. İşverenlerin bu konuda hassas davranmaları ve mevzuata uyum göstermeleri gerekmektedir.

ORUÇ FİDYESİ (FİTRE) NEDİR?

Fidye farz olan ibadetleri yerine getirememe ya da yerine getirirken bir kaza işleme nedeniyle ödenen dînî-malî yükümlülüktür. Oruç ve hac ibadetinde söz konusu olan fidye, Kur'an'da "Oruç tutmaya güç yetiremeyenler, bir fakir doyumu kadar fidye öder." (Bakara, 2/184) şeklinde geçmektedir. İhtiyarlık ve şifa ümidi olmayan bir hastalık sebebiyle oruç tutamayan ve daha sonra da kaza etmesi mümkün olmayan kimse, oruç tutamadığı her güne karşılık bir fidye öder. Fitre, Ramazan bayramının birinci günü sabahı, fecrin doğuşundan itibaren vâcib olur. Fitreyi vermenin müstehab olan şekli ise, fecrin doğuşundan itibaren namazdan çıkmadan önce fakirlere verilmesidir. Fakat fitrenin bayramdan birkaç gün, hatta birkaç ay önceden verilmesinde de bir beis yoktur. Böylece fakirlerin bayram ihtiyaçlarını önceden karşılamaları, noksanlarını telâfi etmeleri sağlanmış olur. Zamanında ödenmeyip sonraya kalan fitreler ise, mümkün olan ilk fırsatta ödenmelidir. Bu görüş İmam Ebû Hanife'nindir. Diğer üç İmama göre, fitre, Ramazanın son akşamı güneşin batmasından itibaren vâcib hâle gelir. Ödemenin bayram namazından sonraya te'hiri de câiz değildir. Ramazan bayramının 1. günü fecrin doğuşundan evvel vefat eden veya fakir düşen kimseye fitre vermek vâcib olmaktan çıkar. Fecrin doğuşundan sonra vefat eden zengine ise, fitre vâcibdir. Mirasından ödenir. Nisab miktarını bulan mal, fitrenin vâcib olmasından sonra, ödenmeden telef olsa fitre sâkıt olmaz.

FİTRE NE ZAMAN VERİLİR?

Fıtır sadakası, Ramazan Bayramı'na kavuşan ve temel ihtiyaçlarının dışında belli bir miktar mala sahip olan Müslümanların, kendileri ve bakmakla yükümlü oldukları kişiler için yerine getirmekle yükümlü oldukları mali bir ibadettir. Fitrenin bayram namazından önce verilmesi uygundur. Bayram namazından bir kaç gün önce de verilebilir.

KİMLERİN FİTRE VERMESİ GEREKİR

Fitre, borcundan ve aslî ihtiyaçlarından fazla olarak nisap miktarı mala sahip olan her Müslüman'a vaciptir. Bireyin fitre ile mükellef olması için öngörülen zenginlik ölçüsü, zekâtta aranan nisaptır. Ancak fitrede zekât için öngörülen, malın artıcı olması ve üzerinden bir yıl geçmesi şartı aranmamaktadır.

KEFARET ORUCU NEDİR?

Kefaret orucu niyet edildikten sonra bilerek bozulan oruçların günahının affedilmesi için tutulmaktadır. Orucun kefaretinin ödenmesi için 60 gün oruç tutmak gerekmektedir. Toplamda iki aya tekabül eden kefaret orucuna bir de kaza eklenir, böylece 61 gün olmaktadır. Ayın 1. gününde değil de 5. ya da 10. gününde başlanırsa 60 güne tamamlamak gerekmektedir. Kefaret orucuna kazası da eklendiği için toplamda altmış bir gün olmaktadır. Ayrıca kefaret orucunu ara vermeden düzenli bir şekilde tutmak gerekir.

Ramazanda iki gün kefareti olan kişiler, birinci kefareti yapmamışsa, diğer ikisi için yalnız bir kefaret orucu tutar, birinci kefareti yapmışsa, ikinci kefareti de, ayrıca yapmalıdır. Kefaret orucunda kadınların ay başı sıralama için engel değildir. Kadınlar da ay başları bittikten sonra arada boşluk bırakmadan kefaret orucuna devam etmelidir. Niyet ettikten sonra orucu bozmak oruca karşı saygısızlık olarak adledildiği için kefaret ödenmektedir. Kefaret orucu niyeti ise gece ya da ikinci fevrin başlangıcında yapılmalıdır. Oruç niyeti yapılmazsa doğru olmaz. Kefaret orucu niyeti ederken "Niyet ettim Allah rızası için yarın kefaret orucu tutmaya" denilmesi yeterli olmaktadır. Bu yüzden birçok kişi kefaret orucu tutmadan önce niyet eder.

KEFARET ORUCU NASIL TUTULUR - BİLEREK ORUÇ BOZMAK KEFARET GEREKTİRİR Mİ?

Kefaret orucu niyet ettikten sonra başlar ve ve bu oruçları niyetle göstermek gerekmektedir. Kişinin hastalığı ya da yolculuk yapma gibi nedenlerle bozulursa 60 gün tutması gerekmektedir. Kefaret orucu tutacak olan kişiler için Hadis-i Şerif'de şu cümle buyrulmuştur, "Çok yaşlanıp, ölünceye kadar Ramazan orucunu veya kaza oruçlarını tutamayacak ihtiyar ve iyi olmasından ümit kesilen hasta, gizli olarak yiyip içer! (Oruç tutamayacak kadar yaşlı veya iyi olmasından ümit kesilen kişi fidye verir)" Eğer bu kişi zengin ise orucunu her gün fakir bir kişiye fidye olarak verebilir. Eğer kefaret orucu tutamayacak kişi aynı zamanda zenginde değilse fidye vermez, bunun yerine dua eder ve Allah'tan af diler.

RAMAZAN AYI ÖNEMİ ANLAMI NEDİR?

Bu konuda imam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Mübarek Ramazan ayı, çok şereflidir. Bu ayda yapılan, nafile namaz, zikir, sadaka ve bütün nafile ibadetlere verilen sevap, başka aylarda yapılan farzlar gibidir. Bu ayda yapılan bir farz, başka aylarda yapılan yetmiş farz gibidir. Bu ayda bir oruçluya iftar verenin günahları affolur. Cehennemden azat olur. O oruçlunun sevabı kadar, ayrıca buna da sevap verilir. O oruçlunun sevabı hiç azalmaz.

Bu ayda, emri altında bulunanların, işlerini hafifleten, onların ibadet etmelerine kolaylık gösteren âmirler de affolur, Cehennemden azat olur. Ramazan-ı şerif ayında, Resulullah, esirleri azat eder, her istenilen şeyi verirdi. Bu ayda ibadet ve iyi iş yapabilenlere, bütün sene bu işleri yapmak nasip olur. Bu aya saygısızlık edenin, günah işleyenin bütün senesi, günah işlemekle geçer.

Bu ayı fırsat bilmeli, elden geldiği kadar ibadet etmelidir. Allahü teâlânın razı olduğu işleri yapmalıdır. Bu ayı, ahireti kazanmak için fırsat bilmelidir.

Kur'an-ı kerim, Ramazanda indi. Kadir gecesi, bu aydadır. Ramazan-ı şerifte, iftarı erken yapmak, sahuru geç yapmak sünnettir. Resulullah bu iki sünneti yapmaya çok önem verirdi.

İftarda acele etmek ve sahuru geciktirmek, belki insanın aczini, yiyip içmeye ve dolayısıyla her şeye muhtaç olduğunu göstermektedir. İbadet etmek de zaten bu demektir.

Hurma ile iftar etmek sünnettir. İftar edince, (Zehebez-zama' vebtellet-il uruk ve sebet-el-ecr inşaallahü teâlâ) duasını okumak, teravih kılmak ve hatim okumak önemli sünnettir.

Bu ayda, her gece, Cehenneme girmesi gereken, binlerce Müslüman affolur, azat olur. Bu ayda, Cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır. Şeytanlar, zincirlere bağlanır. Rahmet kapıları açılır. Allahü teâlâ, bu mübarek ayda Onun şanına yakışacak, kulluk yapmayı ve Rabbimizin razı olduğu, beğendiği yolda bulunmayı, hepimize nasip eylesin! Âmin. (Mektubat ,1.c. 45.m.) Mübarek vakitlerde, günahlardan titizlikle uzak durmalı, taatları, ibadetleri ve her çeşit hayratı artırmalıdır. Zira Allahü teâlâ, tarafından sevilen kimse, faziletli vakitlerde faziletli amellerle meşgul olur. Buğzettiği kul ise; faziletli vakitlerde kötü işlerle meşgul olur. Kötü işlerle meşgul olanın bu hareketi azabının daha şiddetli olmasına ve Allahü teâlânın, ona daha çok buğzetmesine sebep olur. Çünkü o, böyle yapmakla vaktin bereketinden mahrum kalmış ve onun hürmet ve şerefini çiğnemiş olur. (Mev'iza-i hasene)

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.