Sabah gazetesi yazarı Engin Ardıç, CHP'de kumpasa uğrayan Muharrem İnce'nin genel başkanlık hevesini köşesine taşıdı.
Muharrem İnce'nin açık konuşamadığını söyleyen Engin Ardıç, "Muharrem İnce, "topu taca atmaya" çok yatkın bir adam. Açık konuşamıyor, kumpasçı çeteyi suçluyor ama isim veremiyor, Kılıçdaroğlu'nu "doğrudan" karşısına almamaya da özel bir özen gösteriyor. Bu yüzden de kaybedecek" ifadelerini kullandı.
Muharrem İnce'nin ortaya koyabildiği bir siyasi görüşünün olmadığını söyleyen Engin Ardıç, "Dış politika, iç politika, maliye, savunma, bayındırlık, sağlık... Bunların herhangi biri hakkında İnce'nin herhangi bir fikri var mı? Varsa da hiç duyamadık çünkü dillendirmedi" diye yazdı.
İşte Engin Ardıç'ın o yazısı:
Bu rezalette Muharrem İnce "puan" topladı toplamasına.... Puan ya da puanlar...
Bunda herkes hemfikir.
Ancak bu puan ya da puanlar şampiyon olmaya yetmeyecek. Bunda da herkes hemfikir.
Muharrem İnce, "topu taca atmaya" çok yatkın bir adam. Açık konuşamıyor, kumpasçı çeteyi suçluyor ama isim veremiyor, Kılıçdaroğlu'nu "doğrudan" karşısına almamaya da özel bir özen gösteriyor.
Bu yüzden de kaybedecek.
Muharrem İnce bir "lider" değil ve olamaz.
"Karizma" hele hiç arama...
Yan çizen, kaçak güreşen, kaytaran adamdan lider olmaz.
Kaldı ki, kimin ve neyin lideri olacaktır?
Parti içinde Kılıçdaroğlu'na içerleyen Kemalist hizibin lideri mi?
Atatürk'ün ismini ağzından düşürmemekten öte (ki bunu hepsi yapıyor), İnce'nin Atatürkçü bir yanını göremedik.
Dolayısıyla kendisini "İnceci" olarak nitelemek daha uygundur.
Bütün hesabını "gençliğinden beri CHP'li olmaya" dayandırıyor. Öteki ancak emekli olduktan sonra gelmiş.
Akla gelen fıkra şudur: Sovyetler "yumuşamaya" karar vermişler, bir "striptiz" kulübü açmışlar...
İlk gece tıklım tıklım, ertesi gece, daha sonra, daha sonra da bomboş...
Brejnev çok şaşırmış, KGB başkanını çağırmış...
Sormuş: "Kızlar mı çirkin?"
KGB başkanı demiş ki: "Ne münasebet yoldaş... En değerli elemanlarımız... Hepsi de 1917'den beri parti üyesidirler!"
***
Muharrem İnce'nin ortaya koyabildiği bir "siyasi görüş" yok.
Bütün muhalefet mesaisi de "sen git ben geleyim"den ibaret.
Muharrem İnce'nin bir "politikası" da yok.
Dış politika, iç politika, maliye, savunma, bayındırlık, sağlık...
Bunların herhangi biri hakkında İnce'nin herhangi bir fikri var mı?
Varsa da hiç duyamadık çünkü dillendirmedi.
Kaybettiği kurultayda da bu konularda hiç ağzını açmadı, gene kaybedeceği yeni kurultayda da açmayacak.
Peki bu adam neye muhalif?
Tayyip Erdoğan'a... Onu anladık da... Onu "öteki" de yapıyor...
CHP delegesi niçin İnce'yi başkan yapsın?
Dürüst siyaset, ilkeli siyaset, falan filan.
Ama bu genelgeçer laflar bir "program" değildir ve bunlar bir partiyi iktidara getirmezler.
Üstelik de Muharrem İnce, soyadının tersine, "kalın" bir adam.
Bu kalınlık zaman zaman "kabalık" düzeyine de erişebiliyor.
Esnekliği yok. Ayıptır söylemesi, azıcık ağzı da bozuk.
Daha sevimli olabilseydi belki bu yönüyle bir kısım "lumpen oylarına" talip olabilirdi.
Neyse... Hiç olmazsa sahtekar ve hokkabaz değil... Yalancı değil... Utanmaz ve yüzsüz değil... Bunlar da artı puanları...
Fark etmez. CHP'nin öyle bir "kemik kitlesi" var ki, bunlar partinin başında Kılıçdaroğlu değil şeytan olsa gene oylarını "tıpış tıpış" vereceklerdir.
Ama bu onları iktidara getirmeye yetmeyecektir.
Üst tarafını da oy veren düşünsün, bize ne yahu?
***
Pes
"Benim siyasetten özel bir beklentim yok."
Kemal Kılıçdaroğlu
"Benim kurultaya dönük hiçbir faaliyetim yoktur."
Muharrem İnce