Pegasus'un kar hırsı uçuş emniyeti ve yolcu güvenliğinin önüne geçmiş!

Son günlerde skandallarla gündemden düşmeyen Pegasus'un dosyasını araladıkça şirketin kâr hırsının uçuş emniyeti ve yolcu güvenliğinin önüne geçtiği de ortaya çıkıyor. Çalışanlara baskı yapan şirket, personeli ağır şartlara mahkum etmiş! Sabah Gazetesi yazarı Dilek Güngör, bugünkü yazısında Pegasus şirketine ilişkin çarpıcı bilgileri paylaştı.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :27 Şubat 2020 , 08:06 Güncelleme Tarihi :27 Şubat 2020 , 08:08
Pegasus’un kar hırsı uçuş emniyeti ve yolcu güvenliğinin önüne geçmiş!

İşte Dilek Güngör'ün "Emniyeti boşver sandviç sat" adlı köşe yazısından çarpıcı detaylar:

Pegasus Havayolları dosyası derinleştikçe kâr hırsıyla hareket eden şirketin insan hayatını nasıl tehlikeye attığı ve uçuş emniyeti kurallarını ne şekilde suistimal ettiği de gün yüzüne çıkıyor. Şirket, psikolojik taciz uygulayarak, pilot, kabin amiri ve teknisyenleri kâr/maliyet baskısı altına alırken, çalışanları da ağır çalışma koşullarına maruz bırakıyor. Nitelikli ve deneyimli personelini tazminat dahi ödemeden, gerekçesiz işten atan şirket, maliyetleri düşürmek için daha düşük ücretli eleman çalıştırma politikası güdüyor. Uçuş güvenliğine dikkat çeken personel ise işten kovuluyor. Pegasus'un eski çalışanları şirketin iç yüzünü anlattı.



HER ŞEY SATIŞ İÇİN...
Nurcan Şen (Kabin amiri): Mesleğe 1995'te başladım, 2008'de Pegasus'ta kabin amiri olarak çalışmaya girdim. Üstün performanslı olarak değerlendirip beni ekip koçu yaptılar. Bir gün koçluk sisteminin kaldırılacağını belirtip, bana yeni sözleşme imzalattılar. Kıdemim ve maaşımı düşürdüler. 3 ay sonra bana yeni bir sözleşme daha imzalatmaya kalktılar. Yaşadıklarımı yöneticime anlatmak için mail attım ama geri dönülmedi. Kabin Hizmetleri Müdürü sözleşmeyi imzalamam konusunda 'Bu sözleşmeyi imzala yoksa işsiz kalırsın' diyerek baskı yaptı. Ertesi gün direktör beni sorguya çağırdı. Daha sonra da iş akdimi feshettiler. 2017'den bu yana işe iade davam sürüyor. Şirkette "emniyet" olgusunun yerini "önce satış" alıyordu. Maliyet her şeyden önce geliyordu. Çalışanlara baskı yapılıyordu. Uçuş emniyetinden daha çok uçak içi (sandviç-içecek) satış miktarları önemseniyordu. Satışı çok yapana prim veriyorlardı. Hatta uçak iniş-kalkışlarında yapılan anonslardan sonra bizden sandviç anonsu yapmamızı istiyorlardı. Satışların artırılması için mobbinge uğruyorduk. Çalışma koşullarının ağırlığı yolcuya da yansıyor... Uçuş emniyeti açısından büyük tehlikelere, kazalara sebep oluyor. Verilen talimatları yerine getiremediğinizde, uçamam dediğinizde bir telefon trafiği başlıyor ve baskıya uğruyorsunuz.


YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN