Özel bankalar neden elini taşın altına koymak istemiyor? Prof. Dr. Kerem Alkin açıkladı!

Türkiye koronavirüsün ekonomik etkilerinden en az zararla kurtulmak için bir dizi tedbirler açıkladı. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın kamu ve özel bankalara kredi çağrısı Ziraat Bankası, Vakıfbank ve Halkbank’tan karşılık buldu. Önce söz veren özel bankalar sonra vatandaşlardan istedikleri skandal şartlar ile koronavirüsle mücadeleye köstek oldular. Peki özel bankalar neden kredi vermek yerine 800 milyarın üstüne yatıyorlar? Prof. Dr. Kerem Alkin katıldığı bir canlı yayında bu soruyu cevapladı. İşte detaylar…

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :17 Nisan 2020 , 15:31 Güncelleme Tarihi :17 Nisan 2020 , 15:39
Özel bankalar neden elini taşın altına koymak istemiyor? Prof. Dr. Kerem Alkin açıkladı!

Özellikle kredi yapılandırma ve borç ertelemelerde fahiş faiz rakamları uygulayan, kredi vermede zorluk çıkaran özel bankalara Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tepki göstermişti. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, vatandaşların özel bankalarla yaşadıkları sıkıntıları bildiklerini belirterek, "Bu dönemde vatandaşlara destek olmayı geçtik, mevduatını bozdurana, kredisini yapılandırmak isteyene fahiş maliyetler çıkarıldığını duyuyoruz. Bu asla kabul edebileceğimiz bir şey değil. Bu konunun titizlikle üzerine gideceğimizin bilinmesini isteriz." ifadelerini kullanmıştı.

Prof. Dr. Kerem Alkin canlı yayında konuya dair açıklamalarda bulundu.

Alkin'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

ÖZEL BANKALAR KAMUSAL GÖREV YAPTIKLARINI UNUTUYORLAR!
"Bu konuda Türkiye'de özel sektör nezdindeki en önemli problemlerden bir tanesi özel sektör bankalarının zaman zaman bazen de belki daha çok yabancı sermayeli bankalar için mi söylemek lazım ya da tarz yaklaşımı anlamında farklı bakış açısı olanlar için mi söylemek lazım Türkiye'de özel sektör bankalar kamusal bir görev yaptıklarını bazen adeta unutuyorlar. Oysa bankacılık hizmetleri genel manada bakıldığında aslında vatandaştan, şirketlerden reel sektörden ağırlıklı olarak toplanan tasarrufların tekrar ekonomiye belli kurallar çerçevesinde yine vatandaşa yine reel sektöre kredi olarak kullandırıldığı bir aracılık mekanizmasıdır. Bu yönüyle bakıldığı zaman aslında bir bakıma ekonomide aynı aktörler arasındaki kaynak transferinin aracılığını gerçekleştiren kurumlar olarak ifade edilebilir. Bu nedenle temelde bir kamusal sorumluluk taşıdıkları ifade edilebilir.

"ÖZEL BANKALARIN ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMAMASI..."
Burada tasarrufunu bankacılık sistemine emanet etmiş olan vatandaşları ve reel sektörü koruduklarını iddia ederek vatandaşın ve reel sektörün tasarruflarını yine ekonomideki bireysel ve kurumsal müşterilere kullandırmak konusunda imtina edilmesi tutarsızlık sorununu beraberinde getiriyor. Zaten şu anda vatandaştan ve reel sektörden söz konusu mevduatları tasarrufları olabilecek en kabul edilebilir maliyetle topluyor bankacılık sistemi. Merkez Bankası ve BDDK vatandaştan ve reel sektörden toplanan bu tasarrufların ekonomiyi yine olabilecek en makul koşullarda tekrar kredi olarak dönmesi adına bankacılık sisteminin topladığı bu kaynağın maliyetini en düşük düzeyde tutacak şekilde tedbirler alıyor. Merkez Bankası Para Politikası faiz oranlarını düşürerek bankacılık sisteminin hayatını kolaylaştırıyor. Zorunlu karşılık oranlarını düşürerek bankaların elinde daha fazla kaynak kalmasını sağlıyor. BDDK buna göre önemli adımlar atıyor.

Bütün bu çabalara rağmen bankacılık sektörünün sanki vatandaşın ve reel sektörün tasarruflarını koruma konusunda onlardan çok daha aşırı bir hassasiyet içindeymiş gibi bir görüntü ortaya koyarak kamusal görevle ilgili hassasiyeti de atlayarak elini taşın altına koymaması stratejik bir sorun olarak ifade edilebilir. Bu yüzden bankacılık sektörünün bu konudaki görevini unutmaması gerekiyor. Bakan Albayrak özel bankalara şunu ifade etmişti: Lütfen plaza bankacılığını, kendinizi piyasadan soyutladığınız yüksek katlı plazalara çekilerek, kendinizi sahadan koparmayı bırakın. Saha bankacılığına yönelin.

Kamu bankaları ve Eximbank elinden gelen tüm gayreti sonuna kadar ortaya koyuyor. Bu vesileyle sanırım özel sektörün de her ne olursa olsun çok kritik önemde bir kamusal görev yürüttüğünü ve dolayısıyla da vatandaştan ve reel sektörden topladığı kaynağı, yine vatandaşa ve reel sektöre çok iyi koşullarda kullandırmak üzere elini taşın altına koyması gerektiğini hissetmesi gerekir."