'Covid-19' salgını sonrası dönemin öne çıkacak başlıklarından birisi, 'kendine yetebilen ülke' stratejisi olacak. Küresel imalat sanayinin yüzde 23,8'inin Çin'e bağımlı olması artık masaya detaylı bir şekilde yatırılmış bir konu. Ülkeler, vazgeçilmesi çok zor, ülke açısından yeterli yerli üretimin ancak uzun vadede mümkün olduğu kimi stratejik ürünler dışında, üretimin ihtiyaç duyduğu hammadde, ara mamul ve sermaye mallarının (makine ve teçhizat) tümünü kendi imkanlarıyla karşılamakta kararlı oldukları yeni bir döneme geçişi hızlandıracaklar.
TÜRKİYE İÇİN TARİHİ FIRSAT
Bu nedenle, 'yeni normal' aynı zamanda, 'küreselleşme' olgusunun sınırlanması, etkisini bir dönem için kaybetmesi anlamına geliyor. Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak, dünya ekonomisinin gündeminin ilk sıralarında yer alan 'yeni normal'i, Türkiye Ekonomisi açısından her alanda önemli kazanımların elde edileceği bir dönem olarak vurguluyor. Albayrak, Türk iş dünyasının her alanda önemli kazanımlar elde edeceği; tarihi fırsatlara şahit olunacak, her alanda daha etkin şekilde üretmenin gündemde olacağı; yerli üretimin dünyayla rekabetinin Ekonomi Yönetimi'nin tüm politikalarında önceliğe sahip olacağı yeni bir dönemi müjdeliyor.
Bakan Albayrak'ın altını önemle çizdiği konu, Türkiye'nin üretim kapasitesini iyi bir şekilde değerlendirerek, ekonomide yepyeni ve kalıcı bir hikayenin yazılacağı yeni bir döneme girildiği. Bu yeni dönemde ithalat kolay olmayacak.
Albayrak, birilerinin bir dönem Türkiye'yi ithalat cenneti yapmaya çalıştıklarını hatırlatıyor. Ne yazık ki, bu grubun içerisinde dolaylı olarak TCMB de vardı. 2005-2008, o dönemki yazılarımızda, TCMB'nin faiz-kur politikası modelini, TL'nin aşırı değerlenmesini, ithalatın ucuzlatılmasını ve cari açıktaki büyümeyi, bir kaç saygın akademisyen ve akademisyenle birlikte, yoğun bir şekilde eleştirmiştik.
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN