Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, bundan soraki sürece yönelik sosyal destek ve ihtiyaç, finansman ve kredi, konut ile turizm ve seyahat sektörlerini destekleyen paketlere ilişkin çalıştıklarını açıkladı.
Salgının ekonomik etkileri, döviz kurlarında yaşanan dalgalanmalar, salgına karşı alınan tedbirler ve gündeme özel birçok konuyu konuşacağımız canlı yayınımız başladı.
— Berat Albayrak (@BeratAlbayrak) May 27, 2020
İzlemek için 👉 https://t.co/muauPqEZqf
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, bundan sonraki sürece yönelik sosyal destek ve ihtiyaç, finansman ve kredi, konut ile turizm ve seyahat sektörlerini destekleyen paketlere ilişkin çalıştıklarını açıkladı.
Albayrak, TRT Haber yayınında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Bugün açılışı yapılan Demokrasi ve Özgürlük Adası'yla tarihi bir güne tanıklık edildiğini aktaran Albayrak, "Darbeler tarihini, darbe kültürünü birinci dereceden yaşamış ailenin bireyi olarak bizim için anlamlıydı. Ben maddi ve manevi olarak çok etkilendim, babasını darbeye vermiş, hapislere göndermiş evlat olarak, bizim de çok farklı anılarımız canlanmadı değil. İnşallah ülkemiz için daha güzel günler önümüzde yakın. Bu yatırımın hayata geçmesiyle tüm Türkiye'den yeni nesil, gençler adaya yoğun ziyaret gerçekleştirecek ve ülkenin gerçek tarihini dokunarak yaşayacak. Türkiye, 60 senede büyük acılar yaşadı. Her birinden dersler çıkararak demokrasi ve özgürlük konseptini yaşayarak geçirecek. Tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının mutlaka bir kere gidip görmesi lazım." dedi.
Türkiye'de 1950'den sonra serbest seçimle bir daha iktidara gelememiş bir siyasi hareket olduğunu belirten Albayrak, "Bu siyasi hareket, o gün bugündür iktidarda olan yapıların tamamını aynı dille tehdit ediyor. CHP, 1950'den sonraki süreçte serbest seçimle iktidara gelemediği için hep iki şey söylemiş: 'Bu hükümet gayrimeşru ve erken seçim'. Menderes'ten Özal'a hep aynı hikaye. Amaç ne, hiçbir şey yapmamak ve farklı güçlerle tehdit etmek. Farklı ilişkilerle Türkiye'yi büyük hedefleriden alıkoymak için hep birileriyle işbirliği içinde olmak. Ama bu ülkede bu millet özgür iradesiyle bu yetkiyi vermedi." ifadesini kullandı.
"BU SÜREÇ DE GEÇECEK"
Kovid-19 salgınının, yeni ekonomi politikaları noktasında il ziyaretlerinin yapıldığı ve değişim sürecinin başladığı döneme denk geldiğine işaret eden Albayrak, bu süreçte, iş dünyasından, esnafa, KOBİ'lere ve tüketicilere kadar tüm kesimleri kapsayan önemli bir paket açıkladıklarını anımsattı.
Albayrak, vergi ertelemelerinden, likidite ihtiyaçlarının karşılanmasına ve işsizliğin yasaklanmasından, kısa çalışma ödeneğiyle işverenin desteklenmesine kadar attıkları adımlara dikkati çekerken, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hakikaten, 260 milyar lirayı geçen ve çarpan etkisiyle 600 milyara yakın, 260 milyar lira etkisiyle gayri safi mili hasılanın yüzde 5'i, çarpan etkisiyle bakınca gayri safi milli hasılanın yüzde 10-11'i oranında olan önemli bir paket. Hazirandan itibaren normalleşmenin tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de başlayacağı süreç. Haziran ve temmuzla birlikte ihracatta, ticarette, turizmde, iç piyasa ve iç tüketim noktasında hareketlenmenin yavaş yavaş başlayacağı döneme giriyoruz. Bununla ilgili tüm paydaşlarla yoğun iletişim kurup, taleplerin yoğun şekilde değerlendiriyoruz. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin hızlı reaksiyon gösterme refleksinin de avantajıyla çok hızlı şeklide sahada normalleşme sürecinin ekonomik adımlarını, hazırladığımız adımları adım adım atarak bu süreci dinamik şekilde yürüteceğiz. Bu süreç de geçecek."
Büyüme beklentilerine ilişkin de değerlendirmede bulunan Albayrak, "Türkiye, dünyaya kıyasla büyümeden tutun işsizliğe kadar bir çok alanda etkilenen ülkeler içinde en az etkilenen, pozitif ayrışan ülke olacak. Birinci çeyrekte dünyada birçok ülke ciddi küçülme yaşadı, Türkiye, bu anlamda birinci çeyrekte pozitif. İkinci çeyreğe bakacağız. Dünya, birçok ülke ciddi daralma yaşayacak, Türkiye onlara kıyasla daha az etkilenecek, negatif olsa da daha az etkileneceği süreç olacak. Nisan ayında herkes evinde oturdu, kimse üretip tüketmedi. İnşallah hazirandan itibaren toparladığımız süreçte, normalleşme süreci daha iyi olacak. Yılın kalan iki çeyreğinde, yılın ikinci yarısında bu manada da Türkiye'nin pozitif ayrılacağı 2020 yılını öngörüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Albayrak, bu kriz olmadan önce ilk çeyrek büyüme tahminlerinin iyi gittiğine işaret ederek, "Bu krizin etkileri büyüdükçe yüzde 5 ve üzeri büyüme tahminlerimizi ikinci ve üçüncü çeyrek süreçlerinde revize etme noktasındayız. Çok bilen ama çok yanılan otoritelerin söylediğinin aksine, hepsi 'Türkiye yüzde 5-6-7-8-10 küçülecek' diyor, bu kriz olmasaydı yüzde 5'i tutturacağımız yıl olacaktı. Ama bu krize rağmen, yüzde 5, yüzde 8, yüzde 10 küçülme değil, inşallah pozitif büyümeyle bu yılı kapatacağımız yıl olması için çok büyük çaba sarfediyoruz. Bu çerçevede 2020'yi kapatacağımız yıl olacak." diye konuştu.
ABD ve AB ile karşılaştırınca Kovid-19'a karşı alınan ekonomik ve sosyal önlemlerin Türkiye ekonomisinin ne kadar büyük olduğunu ortaya koyduğunu aktaran Albayrak, pek çok ülke parası olmayanları ölüme terk ederken, Türkiye'nin hiçbir vatandaşını tedavisiz bırakmadığını anlattı. Albayrak, sağlık sektörü ve finansal sistemi güçlü olan Türkiye'nin bu süreçten daha güçlü çıkacak nadir ülkelerden birisi olacağını söyledi.
YENİ DESTEK PAKETLERİ
Albayrak, İş'e Devam kredisine 200 binden fazla işletmenin başvurduğunu ve 180 binden fazla işletmeye bu kredinin verildiğini belirtirken, "Büyüklüğü 150 milyar lirayı buldu, yüzde 97'si KOBİ. Yani esas ihtiyacı olan. 7 milyona yakın bireysel ihtiyaç kredisi tahsis edildi. Yüzde 85'in üzerinde başvuru kabul oranı var. İlk günden beri şeffaf şekilde bu noktaya getirdik." ifadelerini kullandı.
Yeni bir destek paketi olup olmayacağına yönelik soru üzerine ise Albayrak, şunları kaydetti:
"Şimdi bundan sonraki süreçte, normalleşme süreci, iktisadi faaliyetin devamı noktasında hızlı adımlarla iç piyasa, iç talebin hızlı şekilde normalleşmesi, bunun içerisinde sosyal ihtiyaç destek paketleri olacak, finansman kredi destek paketleri olacak. Bunun içerisinde konut anlamında ülke tarihinin en uygun maliyetli, uzun vadeli, ödemesiz farklı paketlerimiz olacak. Bunun yanında turizm, seyahat anlamında sektörlerimizi desteklemeye yönelik paketlerimiz olacak. Farklı talepler oluyor, vergi, öteleme, kısmi çalışma gibi talepler oluyor. Bunlara çalışıyoruz. Bunlarla ilgili bazı adımlarımız olacak, bunları Meclis süreciyle ilişkilendirerek adımlarımız olacak. Bu dinamik süreci hızlı şeklide yönetmemiz lazım."
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Türkiye'nin artık rekabetçi kur politikasıyla, üretim odaklı üreticilerin desteklendiği bir çerçevede eskisinden çok başka yeni bir ekonomik modele geçtiğini belirterek, bu sürecin Türkiye'nin en büyük dinamizmi olacağını bildirdi.
Türkiye'nin yaşadığı tüm türbülanslara rağmen dünyada pozitif ayrışan ülkelerden biri olduğunu belirten Bakan Albayrak, Türkiye'nin özellikle son 6-7 yıldır yaşadığı tüm zorluklara rağmen siyasi ve ekonomik olarak bir bağımsızlık süreci yürüttüğünü vurguladı.
Albayrak, ekonomide paradigma değişikliğinin altında son iki yıldır milli ekonomiye ve milli enerjiye geçişin yattığını ifade ederek, "Ekonomi politikalarında onlarca yıl öncesinden Türkiye'yi sanki uyuşturucuya alıştırıyormuş gibi sahte bir hayat, 'sen onu üretme ben sana bunu vereyim' politikası güdüldü. AK Parti iktidarları döneminde, Cumhurbaşkanımız ilk günden beri hep bu konsept ile bu noktaya geldi, 'üretim ve düşük faiz'. Türkiye şimdi ilk defa bunu bu kadar güçlü ve sağlam bir şekilde uygulayacağı bir döneme giriyor. Bunu yapmanız için bazı bedeller ödemeli, bazı planlar yapmanız, bazı şeyleri sizin yönetmeniz lazım." diye konuştu.
Türkiye'nin güçlü üretim ve ihracat altyapısıyla devam edeceğini belirten Albayrak, söz konusu paradigma değişikliğinin, ihracat odaklı, sanayiciyi ithalata bağımlı kılan değil, üretime dayalı, kendi para birimiyle borçlanmaya dayalı bir sistem olduğunu anlattı.
IMF söylemlerine yönelik de iktidarda oldukları sürece bu ülkenin anahtarının bu milletin elinde olacağını ifade eden Albayrak, "Okları takip etmek lazım kim kime ok atıyor? Bana nereden ok geliyorsa bakıyorum onları atanlara, hasetinden mi, kötülüğünden mi, yerli milli söyleminden rahatsız olandan mı? Sonra diyorum ki 'Elhamdülillah doğru işler yapıyoruz'. Ekonomi politikalarında kazan-kazan ilişkisine dayalı hareket ediyoruz. Hamaset yapmıyoruz ama ahmak da olmayacağız. Ülkemizin varlığını ve değerlerini teslim etmeyeceğiz." değerlendirmelerinde bulundu.
Albayrak, yerli ve milli üretime yönelik paydaşlarla yoğun görüşmelerinin olduğunu, iş dünyasında ekonominin gidişatıyla ilgili inanılmaz bir memnuniyet duyulduğunu kaydetti.
Bakan Albayrak, şöyle devam etti:
"Türkiye artık rekabetçi kur politikası ile üretim odaklı üreticilerin desteklendiği bir çerçevede eskisinden çok başka yeni bir ekonomik modele geçiyor. Bu geçiş özellikle sanayici ve üretici tarafından çok olumlu karşılanan bir süreç. Bu süreç Türkiye'nin en büyük dinamizmi olacak. Maliyetler ve yatırımların yüksek maliyetli faiz marjlarına değil, düşük faiz marjlarıyla uzun vadeli ve öngörülebilir bir yatırım iklimiyle bir sürece giriyoruz."
Beklenti anketlerinde mayıs, haziran aylarında çok daha olumlu bir sürece girileceğine yönelik bir beklentinin olduğunu ifade eden Albayrak, "Dünyanın en büyük krizinin yaşanmasına rağmen, ekonomisi paramparça olan bir Türkiye değil, güçlenerek çıkacak bir Türkiye... Ne faizi, ne kuru, ne borsası, ne ödeme dengesi ne de bütçesi raydan çıktı, mayısta, haziranda, her şey daha olumlu, daha güçlü, daha sakin, daha özgüvenli bir yere doğru gidiyor." diye konuştu.
"DÖNÜŞÜMDEKİ EN ÖNEMLİ NOKTALARDAN BİRİ, TİCARETTE YEREL PARAYI ÖNCELEMEK"
Albayrak, son dönemdeki swap görüşmelerine ve bunlara yönelik yorumlara ilişkin bir soru üzerine de dünyada finansal güvenlikten bahsediliyorsa hiçbir ülkenin, piyasasını stabilizasyonundan ayıracak, stabilize olmasını tehdit edecek, özellikle manipülatif operasyona açık süreçleri kontrolsüz bırakmayacağını anlattı.
Siyasi saikli, vur-kaç amaçlı, fahiş kar marjı yakalamak için manipülatif yaklaşımların dünyanın her yerinde suç olduğuna işaret eden Albayrak, Türkiye'nin ekonomi politikalarını belirlemek için bunun bir tehdit aracı olmasına izin vermediklerini vurguladı.
Albayrak, swap yapmak isteyenlerin Borsa İstanbul'da avantajlı bir şekilde yapabildiklerini belirterek, "Ama siz swap hacmini ve likiditesini Türkiye'nin kuru üzerinde manipülasyon yapmak için kullanıyorsanız, buna karşı bazı tedbirler süreçler yürütmeniz lazım." dedi.
Türkiye'nin ilk defa ekonomik ve finansal güvenliği için bazı düzenlemelerle tedbirler aldığını anlatan Albayrak, şunları kaydetti:
"Yeni paradigma dönüşümündeki en önemli noktalardan birisi, her ülkeye yaptığımız ticarette yerel parayı öncelemek. Ne demek istiyorum? İki ülke ticaret yaptığında bir üçüncü ülkenin parasını değil, birbirinin parasını kullanmak. Dolayısıyla G20 başta olmak üzere, ticaret açığı verdiğimiz, serbest ticaret anlaşmalarında aleyhimizde işleyen kararlar başta olmak üzere çok net ve sert adımlar atılacak. İki ülkenin ticaret hacmini geliştirmeye yönelik, Amerika ile swap, ABD ile benim ticaretimi geliştirme noktasında swapla ilgili, İngiltere ile ilgili kazan-kazan politikası. Çin, Japonya, Kore, Hindistan, Malezya ile ilgili birçok ülkeyle ticarete bakacağız. Bakıyoruz, başladık görüşmelere. İki ülkenin birbirinin parasıyla ticaret, takas anlamında bir sürece girerek oluşturduğu bir ticaret. Dolayısıyla swap hususunu böyle değerlendirmek lazım."
Albayrak, bu ülkedeki finansal güvenliğine tehdit unsuru oluşturabilecek delikleri Türkiye olarak tek tek kapattıklarını belirtti.
Türkiye'nin atlattığı bütün badirelere rağmen dünyada bu açıdan da pozitif ayrıştığını vurgulayan Albayrak, bir kaç yıl içerisinde dünya ve Türkiye'nin pozitif anlamda çok başka bir yerde olacağını ifade etti.
"BİZİMKİ DAVA NOKTASINDA ÖLÜMÜNE BİR İLİŞKİ"
Bakan Albayrak, bir soru üzerine, Sadık Albayrak'ın oğlu ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın damadı olmaktan onur duyduğunu belirterek, "Bu benim için çok değerli ve kıymetli bir husus, siyasi bir ilişkim yok. Benimkisi dava ve gönül ilişkisi. Konjonktürü görüyorsunuz işte, dün çok seversiniz siyasi olarak bir de bakarsınız başka sularda. Hani dava? Dava diye bir şey yok. Dün, bugün yaşıyoruz, yarın da yaşayacağız. Bugün Cumhurbaşkanına methiyeler düzenler menfaat uyuşmayınca onlar da gider. Bizimki dava noktasında ölümüne bir ilişki. Böyle bir ilişkide damat olmak benim gurur duyduğum bir husus. Birilerinin küçümsemek için ortaya koyduğu bu söylemler bizim için onur meselesi." değerlendirmesini yaptı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak'ın "sosyete" söylemine karşı Albayrak, babasının kendi imkanlarıyla 2 oğlunu bir noktaya getirdiğini vurgulayarak, şunları söyledi:
"Köyden çıkmış gelmiş, bugün 80 yaşına gelmiş bir adamın oğlu olarak ben sosyete olacağım, 7 ceddi 7 sülalesi dedesi, babası, amcası bakanlıklardan milletvekilliklerine kadar devletin bütün imkanlarını kullanacak, peki bu insanlar ne olacak. Babam bizi kimseye minnet etmeden kendi imkanlarıyla yetiştirdi. Bu çelişki bu siyasetin çukur seviyeyesine inmeyi zul addediyorum. Bizi babamız şöyle yetiştirdi, Allah'tan başka hiç kimseye minnet etmeyip kimseye de dayanmayacağız."
"YÜZDE 12 FAİZLE 30 YIL ÖDEMELİ DOLAR KREDİSİ ALINMIŞ"
Bakan Albayrak, Öztrak'ın Hazine Müsteşarlığı yaptığı dönemde yüzde 12 faizle 30 yıl ödemeli dolarla kredi aldığını anımsatarak, "Hala onun faizlerini ödüyoruz. Yüzde 12 faizle milyarlarca dolar borçlanmış bir yapıdan, Hazine Müsteşarlığı yapmış kişiden bahsediyoruz. Kim tefeci? Dünya ekonomik krizinin çıktığı bu yıl Hazine olarak yüzde 2'lerde avro olarak borçlandık. Yüzde 60-70'lerden Türk lirasıyla Hazine borçlanması yapılıyordu, biz mayıs ortalamasında yüzde 8,5'lardan borçlandık. Kim paraları nereye vermiş, sizin o yüksek faizlerle borçlandığınız faizleri ödüyoruz hala." dedi.
Hazine'nin o yıllarda faiz giderinin milli gelire oranının yüzde 10-15 seviyelerinde olduğunu hatırlatan Albayrak, şu anda bunun yüzde 2,3 olduğunu söyledi.
Albayrak, şöyle devam etti:
"Faiz giderinin milli gelire oranının yüzde 15-20'leri bulduğu dönemin kişisi bunlar. Şu anda yüzde 2,3 oranında. Kim tefeci? Onun için beni sevmiyorlar da birilerini seviyorlarsa cevap çok açık. Benim dedem Hacı Ahmet Hamdi Albayrak hangi ahlakla hangi manevi değerlerle bizleri yetiştirdiyse, biz bunu biliriz. Biz aslımızı inkar etmedik. İşte belki bundan dolayı on yıllarca ülkeyi yöneten elitist zihniyet var ya Hacı Ahmet'nin torunu bu makama geldiği için rahatsızlık duyuyor olabilir. Bizim Allah'tan başka hesap veremeyeceğimiz kimse yok. Allah niyetimizi de kalbimizi de biliyor."
Bakan Albayrak son dönemde gençleri zehirlemeye yönelik bir algı yaratıldığını belirterek, "Eski Türkiye'yi bilmediklerinden hareketle gençleri zehirlemeye yönelik bir kampanaya var. Ülkemizin gençliği inanılmaz derecede bilinçli ve şuurlu. Attığımız her adımda görüyoruz en son 1 milyon yazılımcı projemizde inanılmaz dönüşler alıyoruz. Bütün bu algılara rağmen toplumun kahır ekseriyeti Türkiye'de bugün yaşanan tiyatronun farkında." diye konuştu.