Karadeniz'de doğalgaz bulunduğu haberini alır almaz doğalgaz faturalarında indirim bekleyen vatandaşların, ancak ve ancak bu gaz borulardan geçerek kullanıma girdikten sonra bir indirim beklemesi gerçekçi olacaktır. Diğer yandan, Türkiye'nin büyük veya küçük her başarısını küçümseyen çevrelerin bu keşfi vatandaşlara hiçbir faydası olmayacak bir olay gibi yansıtması hem gerçek dışı hem de yanıltıcı bir söylem. Ayrıca bu keşfi, Türkiye'de doğalgaz faturalarında nasıl bir indirim sağlayacağından ziyade, milli gelir pastasına olan genel katkısı açısından değerlendirmek çok daha sağlıklı olacaktır. Doğalgaz ihtiyacının yüzde 99'unu dışarıdan karşılayan bir ülkenin toplam doğalgaz ihtiyacını ortalama 7-8 yıl kendi imkânlarıyla karşılayacak pozisyona gelmesi oldukça mühim bir keşiftir. Yurt dışına akan dövizin ülkenin cebinde kalması ve bu dövizin doğalgaz ithal etmek yerine ülke içinde yatırıma, Ar-Ge'ye ve teknolojik gelişmelere yönlendirilmesi Türkiye'nin her şekilde faydasına olacaktır.
Doğal gaz keşfinin vatandaşa yansıyacak dolaylı etkilerini iki ana başlık altında toplarsak, ilki Türkiye'nin doğal gaz ithalatına vermeyerek cebinde kalan dövizin milli gelir pastasını büyütmesi ve kişi başına düşen geliri artırması olacaktır. İkinci etki ise enerjiyi yoğun olarak kullanan sektörlerdeki maliyet azalmasının ülke içi üretim maliyetlerini ve fiyatları düşürmesi, bunun da işletmeler ve vatandaşın harcamalarında yol açacağı fiyat avantajı olacaktır. Ayrıca Türkiye'nin üreticileri, sahip olacakları maliyet avantajını uluslararası piyasalarda daha rekabetçi olarak ihracatta da fırsata çevirebileceklerdir. Dünyada artan fiyatların düşmesi nadiren söz konusu olsa da, bundan üç yıl sonrasını düşündüğümüzde, beklenenden daha az fiyat artışı bile Türkiye'de enflasyonun aşağı doğru baskılanması anlamına gelecektir. Doğal gazı Türkiye'nin kısmen de olsa kendi imkânlarıyla üretiyor olmasının, doğal gaz faturasından ziyade fiyatlara olan yansıması çok daha büyük bir etki meydana getirecektir.
YAYILMA ETKİSİ: HANGİ SEKTÖRLER BU KEŞİFTEN DAHA ÇOK YARAR SAĞLAR?
Türkiye şimdiye kadar doğalgazı önemli ölçüde ithal ettiği için hem satıcıya yüksek kâr payı ödüyor hem de doğal gazı girdi olarak kullanan üreticiler kurlardaki değişimlerden etkileniyordu. Türkiye enerjiyi kendi kaynakları ile ürettiği takdirde, öncelikle enerjiyi çok yoğun kullanan demir-çelik, çimento, kâğıt, cam ve seramik gibi sektörler üretim maliyetlerini önemli ölçüde düşürecek ve bu durum fiyatlara yansıyacaktır. Demir-çeliğin içecek, otomotiv, beyaz eşya, inşaat gibi pek çok sektör için girdi olduğu düşünülürse Türkiye'de yerli doğal gaz, hammadde ve ara malı kullanımı neticesinde fiyatların kurdan veya dünyadaki değişimlerden artık eskisi kadar etkilenmeyeceği sonucu çıkarılabilir. Bu durum fiyatların hem ülke içinde hem de yurt dışında eskiye nazaran daha düşük ve rekabetçi olması anlamına gelir. Ayrıca Türkiye elektriği de hâlâ büyük ölçüde fosil yakıtlardan sağladığı için, makine-teçhizat gibi elektriği yoğun olarak kullanan sektörlerin de bu keşiften dolaylı yoldan olumlu etkilenmesi kaçınılmazdır.
Bulunan doğalgaz 2023 yılı itibariyle bir yandan üretim maliyetlerini düşürerek Türkiye'nin ihracatına ve rekabetçiliğine olumlu yansıyacak, diğer yandan Türkiye eskiden ithal ediyor olduğu doğal gazın beşte birini 32 yıl boyunca ithal etmiyor olacak. Bu iki etkinin cari açığı doğal olarak daraltması beklenir. Eğer yeni rezervler de keşfedilir ve Türkiye'nin doğal gaz ithalatı önemli ölçüde düşer ve hatta hedeflendiği gibi Türkiye doğalgazda net ihracatçı haline gelirse, o zaman cari açık sorunu enerji kaleminde büyük ölçüde çözülmüş olabilir.
BU KEŞFİ FIRSATA ÇEVİRMEK
Türkiye'nin cari açığının yüksek olması ve bunda en etkili kalemin enerji ithalatı olması yıllardır konuşulan kronik bir sorun. Yüksek cari açık hem milli gelir pastasını küçültmekte hem de Türk iş insanları işleri için gerekli olan kredileri daha yüksek faizlerle almak zorunda kalarak küresel rekabetçilikte yarışa bir hayli geriden başlamakta. Bu açıdan değerlendirildiğinde, bulunan 320 milyar metreküp doğalgaz Türkiye'ye gerçek anlamda fayda sağlayacaktır. Umulduğu gibi bu keşfin devamı da geldiği takdirde, Türkiye milli gelir pastasını büyüten, enerji maliyetlerini düşüren ve sanayide rekabetçiliğini güçlendiren bir ülke olabilir.
Fakat bu noktada akıllardan çıkarılmaması gereken önemli bir husus var. Dünyada enerji ihracatçısı olarak zengin olan ama insan kaynağı ve sanayi anlamında gelişmemiş olan ülke örnekleri az değil. Türkiye'nin uzun vadeli hedefi mutlak surette enerji ihracatçısı bir ülke olmak değil, bulduğu enerji kaynaklarını etkin şekilde sanayisinde kullanmak, düşük enerji maliyeti avantajını kullanarak sanayi ve teknolojide atağa geçmek, bu keşiflerden elde edeceği kazanımlarla beşerî sermayesini geliştirmek ve doğalgazdan yüksek katma değer üreterek ihracatını artırmak olmalıdır.
Keşfedilen doğalgaz rezervini kullanılacak duruma getirene kadar yapılacak olan çalışma ve yatırımlar Türkiye'ye bu konuda bilgi birikimi sağlayacak, teknolojik anlamda da ülkenin gelişmesine yardımcı olacaktır. Türkiye Danimarka ve Norveç gibi, işe açık deniz doğalgaz teknolojisi konusunda kendisini geliştirmekle başlamak zorundadır. Türkiye açık deniz platformları kurma konusunda gerekli bilgi birikimini elde edince, bu birikimi deniz üstü rüzgâr enerjisi üretiminde kullanarak, keşfettiği fosil yakıtları yenilenebilir enerji kaynaklarına dönüş için bir atlama taşı olarak kullanmalıdır. Kendi doğalgazının sağlayacağı maliyet avantajını yenilenebilir enerji altyapısı, dijital dönüşüm ve sanayileşme konularında kullandığı takdirde, Türkiye'nin yapmış olduğu kıymetli keşif, önündeki yüzyıllara da etki edecektir.