Mahkeme önce Türk Ticaret Kanunu'nun 1487/1. maddesindeki hayat sigortasının yasal tanımını yapar, "Hayat sigortası ile sigortacı, belli bir prim karşılığında, sigorta ettirene veya onun belirlediği kişiye, sigortalının ölümü veya hayatta kalması hâlinde, sigorta bedelini ödemeyi üstlenir."
Daha sonrasında ise hayat sigortasında kimin lehtar olduğunu, böylece sigorta şirketinden tazminatı kimin isteyeceğini tespit eder; "Sigortacıdan edimi istem ve tahsil yetkisi, aksi kararlaştırılmadıkça, lehtara aittir" (TTK md 1493/7). Kısaca şunu demektir; hayat sigortasında lehtar banka olduğundan, tazminatı isteme hak ve görevi lehtar olan bankaya aittir, lehtar olmayan mirasçılara ait değildir. Çünkü tüketici kredisi sözleşmesinde ve tüm sigorta poliçelerinin üzerinde kredi veren bankanın adına dain ve mürtehin kaydı bulunacağı yazılıdır.
Krediyi veren banka lehtar olduğundan, sigorta poliçesindeki hakları talep ettiğinde, sigorta şirketinin bankaya karşı ileri sürebileceği bir defi ve itiraz hakkı yoktur.
HUKUKA AYKIRI
Kredi kullanan tüketici adına yapılan hayat sigortası poliçesi mevcutken, bankanın tüketicinin ölümü nedeniyle tüketicinin mirasçılarından ödenmeyen bakiye kredi alacağının tahsili için dava açması veya icra takibi başlatması, sigorta hukukunun temel ilkelerine ve sigorta yapılmasının amacına aykırılık oluşturur. Sigorta yapılmasına duyulan güven ve itimadı da zedeler. Bütün bu nedenlerle diyor ki Yargıtay, banka alacağını öncelikle sigorta poliçesinden tahsil etmelidir. Tüm hukuki yollar banka tarafından tüketilmeden mirasçıya karşı takip başlatılmış olması, dürüstlük kuralına uygun düşmemektedir.
Sonuç olarak bankanın, sigorta şirketinin tazminatı ödemeyi reddetmesi ile yetinmeyip, yasal yolları da tüketmesi gerekir. Çünkü sigorta şirketinin, sigortalının hastalığını gizlemiş olduğu red gerekçesini lehtar ve dain-i mürtehin olan bankaya karşı değil, mirasçılara veya murisin haleflerine karşı ileri sürme hak ve yetkisi vardır.
TÜKETİCİ, SİGORTAYI BANKA İSTEDİ DİYE YAPTIRIYOR
Aycan Hanım, bankadan kullandığı krediye teminat oluşturmak üzere bankanın talebiyle hayat sigortası yaptırmıştır. Esasen kredi veren bankanın talebi ile tüketici tarafından yaptırılan hayat sigortası, tüketicinin kendi isteğiyle yaptığı bir sigorta olmayıp, bankanın talebi üzerine kredi alacağına teminat oluşturmak üzere yapılan bir sigortadır. Sigorta poliçesinde, kredi borçlusu Aycan Hanım sigortalı, banka lehtardır ve sigorta poliçesini düzenleyen ise sigorta şirkedir. Lehtar olduğundan poliçenin dain ve mürtehini bankadır. Bu poliçede açıkça yazılıdır.
POLİÇE DÜZENLENDİYSE 'HASTALIĞI GİZLEDİ' DENİLMEZ
Banka açmış olduğu davada, sigorta şirketinin tazminat ödemeyi reddettiğini, bu yüzden mirasçıların borcu ödemesi gerektiğini ileri sürer. Mahkemeye de sigorta şirketinin tazminatı ödememe nedeninin, Aycan Hanım'ın krediyi kullanmadan önce kalp hastası olduğunu, bunu sigorta şirketinden sakladığını, vefatın da kalp krizinden olmasını olduğunu söyler. Bu tazminat ödemem gerekçesini sigorta şirketi bankaya söylemiştir. Banka da doğrudan mirasçılara karşı takibe geçmiştir.
PEKİ BU DOĞRU MUDUR?
Diyelim ki, Aycan Hanım gerçekten kalp hastası, kanser vs gibi ölümcül bir hastalığı olsun ve bunu da sigorta şirketinden saklamış bulunsun.Sigorta şirketi, sigortalının hastalığını gizlediğini lehtar olan bankaya karşı ileri sürebilir mi? Hayır, süremez!
Yargıtay da öyle diyor: Sigorta şirketi, lehtar konumunda olduğundan bankaya karşı tüketicinin ... sorunları olduğunu, örneğin, kalp hastası veya kanser hastalığını gizlediğini ileri süremez. Çünkü, sigorta poliçesini düzenleyen, sigorta şirketinin kendisi veya yetkili acentesidir.Bankanın elinde hayat sigortası poliçesi gibi kolayca alacağını tahsil etme imkanı varken, sigortacının ödeme talebini geri çevirdiği şeklindeki bir gerekçeyle, poliçe limiti kapsamında kalan alacağı için icra takibi başlatması veya dava açması Türk Medeni Kanunun 2'nci maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırılık oluşturur.
POLİÇENİN LİMİTİ KADAR ÖDEMEYİ SİGORTA YAPAR
Aycan Hanım'ın, hukuken tüketici işlemi niteliğindeki banka kredisi kullanırken hayat sigortası yaptırmış olduğundan, bankanın poliçe limitleri dahilinde kalan kredi alacağını, öncelikle mirasçılardan değil, sigorta şirketinden tahsil etmesi zorunludur. Bu yola gitmeden bankanın mirasçılara dava açması mümkün değildir. Hayat sigortası yaptırmış olan tüketicinin ölmesi halinde, mirasçılara karşı kredi alacağı davası açabilmenin ön şartı, bankanın sigorta şirketine karşı bütün kanuni yolları tüketmesidir. Banka sadece poliçe limitinin yeterli olmadığı bakiye alacak için tüketicinin mirasçılarından talepte bulunabilir.