Banka avukatı ise bu kişinin kredi kartını rızası ile başka bir kişiye verildiğini, harcamaların şifre ile yapıldığını söyleyerek bankanın yükümlülüğü olmadığını , davacının kusurlu olduğunu söyledi.
Tüketici Mahkemesi ,davalı sanığın davacıya ait kredi kartından davacının bilgisi ve ruzası haricinde harcama yaptığı, söz konusu davada üçüncü kişinin tutuklandığını belirtti ve davalının harcamaların tamamından sorumlu olduğu, davacının kartın ve bilgilerinin üçüncü kişiye geçmesinde yüzde 50 oranında müterafik kusurunun bulunduğuna kararı verdi.
Bankanın talimata rağmen bilgilendirmee mesajı göndermediği, objektif özen yükümlülüğünü yerine getirmediği , mesaj gönderilmesi halinde zararın büyümesinin önleneceğine vurgu yapıldı ve mahkeme, bankayı yüzde 50 oranında kusurlu buldu. Dava sanık lehine kabul edildi ve banka yönünden kısmen kabulüne hükmetti.
Karar temyiz edildi ve Yargıtay emsal karara imza attı. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin verdiği kararı bozdu ve kredi kartının kural olarak kart üzerinde adı ve soyadı yazılı kart hamili tarafındna ve kredi kartı sözleşmesi hükümlerine uygun şekilde kullanulması gerektiğine dikkat çekildi ve tüketicinin kartı kurallara aykırı bir şekilde kardeşinin kullanımına sunduğuna vurgu yapıldı. Daire burada bankanın kusurlu olmadığına hükmetti. Daha sonra yeniden yargılama yapıldı ve yeni yargılamada 2. Tüketici Mahkemesi, ilk kararında direnerek olayda kart bilgilerini çalan sanık ile bankanın olayda kusurlu olduğuna hükmetti. Kararı davalılar temyiz edince devreye Yargıtay Hukuk Genel Kurulu girdi.
Verilen son kararda ise 700 lirayı aşmasına rağmen bankanın kişiye bildirimde bulunmadığını ve alış verişlerin devam ettiği, daha sonra davaya konu tutara kadar geldiğine yer verildi. Kararda, "Dosya kapsamı ve kayıt altına alınan telefon görüşmelerinden talimatın varlığı belirlenmiştir. Davacının harcamaları ile birlikte kart harcama limitinin 700 TL'yi aştığı hâlde davacıya bilgi verilmemiştir. Davalı sanık, kredi kartı ile alışveriş yapmaya devam etmiş, davaya konu tutara ulaşılmıştır. Davacının talimatına rağmen banka tarafından bildirim yükümlülüğü yerine getirilmediğinden, banka kusurlu olarak zararın artmasına sebebiyet vermiştir. Banka tarafından SMS mesajı gönderilmesi hâlinde zararın büyümesi önleneceğinden, birer itimat kurumu olan bankaların objektif özen borcunun gereği olarak hafif kusurlarından dahi sorumlu bulunmaları karşısında davacının zararından sorumlu olduğu kabul edilmelidir.
Hukuk Genel Kurulu'nda yapılan görüşmeler sırasında kredi kartını kendi iradesi ile başkasına devredip kullandıran kart hamilinin bu kart ile yapılacak harcamalardan sorumlu olacağı, davalı bankaya atfı kabil kusur bulunmadığı, bu nedenle hükmün bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir. Hâl böyle olunca; yerel mahkemece bankanın da kusurlu olduğuna yönelik verilen direnme kararı yerindedir. Ne var ki, kusur oranı Özel Dairece incelenmediğinden, bu konuda inceleme yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir. Direnme kararı yerinde olup kusur oranına ilişkin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'ne gönderilmesine oy çokluğu ile karar verildi" ifadelerine yer verildi.