Türkiye bor cevherini lityuma dönüştüren Eti Maden, Lityum Karbonat Üretim Tesisini 2020 yılının Aralık ayının sonunda açtı. Yüzde yüz yerli araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) faaliyetinin sonucu olarak inşa edilen, rafine bor üretimi esnasında ortaya çıkan sıvı atıklardan lityum üretmesi planlanan pilot tesis, ilk etapta yıllık 10 tonluk üretim yapacak.
Türkiye'de lityum üretilmesi elektrikli araçlar, elektrikli portatif aletler, küçük ev aletleri, tablet ve telefonlar başta olmak üzere tüm akıllı teknoloji bataryalarında atılım yapılması için bir başlangıç olabilir. Bir yandan elektrikli araçların yaygınlaşmasının, diğer yandan küresel ısınma nedeniyle devreye girmesi gereken çevreci politikaların ve karbondioksit salınımının azaltılmasını öngören sınırlamaların, Türkiye'de ve dünyada, depolanabilir ve daha çevre dostu bir enerji kaynağı olan lityuma olan talebi artırması bekleniyor. Türkiye hâlihazırda lityum ihtiyacının tamamını ithalat yoluyla karşılıyor ve Eskişehir'de açılan tesislerin tam kapasite devreye girmesi Türkiye'nin lityum ihtiyacının yarısının yerli üretimle karşılanması anlamına gelecek.
Geri dönüşüm odaklı ve sürdürülebilir üretim anlayışıyla hayata geçirilen lityum üretim tesislerinde mevcut atıklardan lityum üretilmesi planlandığı için, yeni atık depolama alanına duyulan ihtiyaç azalacak ve atık depolama maliyetinden yılda 1 milyon 300 bin dolarlık bir tasarruf sağlanacak. Ayrıca bu yöntemle yıllık 440 bin metreküp sıvı atığın işlenerek yüzde 90 oranında geri kazanılması planlanıyor. Atıklardan temiz su elde edilmesi de bu yatırımın diğer bir faydası olacak. Bor atıklarından lityum üretilmesinin Türkiye'ye pek çok avantaj sağlaması bekleniyor. Yeni bir istihdam alanı açılması, ülke içinde üretilen ve lityum kullanan cihazların yerlilik oranının artması, lityum ithalat masrafının düşmesi, geleceğin en değerli madeninin üretim teknolojisinin yakalanmış olması ve bu durumun inovasyon konusunda Türkiye'nin önünü açarak uluslararası rekabetçilikte elini güçlendirecek olması, lityum üretiminin ilk etapta sayılabilecek faydaları arasında. Ayrıca Avrupa basınında yer alan haberlere göre, Türkiye'de üretilecek elektrikli otomobillerin yerli pillerle çalışacak olması, Türkiye'nin elektrikli otomobiline ciddi bir fiyat avantajı da kazandıracak.
DÜNYA'DA LİTYUM KONUSUNDA NELER OLUYOR?
Lityum ve pil üretimi konusunda harekete geçen ülkeler, genelde sürdürülebilirlik ve döngüsel ekonomi konusuna da vurgu yapıyorlar. Temiz enerji, düşük emisyonlu hareketlilik, artırılmış bir enerji depolama kapasitesi ve en az atıkla üretimi sağlayabilmek, bu bütünün parçaları olarak yansıtılıyor. Almanya pillerle ilgili projelere yaklaşık 3 milyar avro tutarında finansman sağlıyor. Yakın gelecekte Avrupa, bu alanda en yenilikçi ve çevre dostu pil hücrelerini üretmeyi ve değer zinciri boyunca on binlerce yeni iş imkânı yaratmayı hedefliyor. Avrupa'da Portekiz, Çek Cumhuriyeti ve İskandinav ülkelerinde bol lityum rezervleri olsa da, lityumu rafine edecek tesisler olmadığı için, Avrupa'da çıkarılan lityum işlenmek için Çin'e gönderiliyor. Avrupa Pil İttifakı devreye girdiğinde Avrupa pil konusunda Asya'nın beş yıl gerisindeydi. Ancak 2017 yılından beri Avrupa çok hızlı çalışarak bu açığı kapatmaya başladı.
Geleceğin en önemli hammaddesi olan lityum konusunda Çin de boş durmuyor. Bir yandan dünyanın lityum yataklarının yarısına sahip olan Güney Amerika'daki lityum şirketlerini satın alırken bir yandan da lityum zengini ülkelerdeki şirketlerle Madencilik Şirketleri Birliği'ni kurarak bu piyasadaki pozisyonunu kuvvetlendiriyor. Çin aynı zamanda hammadde kaynaklarını garanti altına almakla yetinmeyerek pil üretim kapasitesini de artırıyor. Şu an vizyon olarak dünyanın en büyük batarya üreticisi olmayı hedefleyen birden fazla Çinli şirket var. 2013 yılında dünyadaki lityum iyon pil üretim kapasitesinin yüzde 50'sine sahip olan Çin, 2018 yılında toplam kapasitenin yüzde 60'ını kontrol etmeye başladı.
Teknolojik ve çevresel yönelimler dikkate alındığında, pil üretimi ve bunun için gerekli lityum, bağımsız bir sanayiye sahip olmak için elzem olan çok stratejik bir ürün olma yolunda hızla ilerliyor. Geçmişte petrolün ambargo ve arz/fiyatlandırma politikalarıyla stratejik bir silah olarak kullanılması gibi, gelecekte de otomobillerden otonom robot ve makinelere kadar birçok alanda kullanımı zorunlu olan lityum madeni benzer bir silah olarak pek tabii kullanılabilir. Bütün bu gelişmelere bakıldığında, Türkiye'nin doğru zamanda doğru yatırımları yapmış olduğunu görüyoruz. Geleceğin en önemli pazarlarından birinde yer alma yarışına erkenden dahil olmak ve ileri teknoloji ürünlerini temiz ve sürdürülebilir bir şekilde üretme kapasitesi yaratmak, Türkiye'yi ileriye taşıyacak vizyoner hamlelerdir.
"DÜNYA REZERVİNİN YÜZDE 73'ÜNE SAHİBİZ"
Eti Maden Tesisleri'ndeki lityum karbonat üretimi tesisinin açılışında konuşan Başkan Erdoğan, "Türkiye olarak bir taraftan koronavirüs salgınıyla mücadelemizi kararlı bir şekilde yürütürken yatırımı, üretimi, ticareti de kesinlikle ihmal etmiyoruz. Bugünler milletimizin gerçek dostlarıyla sahtelerinin, ikbal peşinde koşanlarla istikbal peşinde koşanların, siyaseti milleti için yapanlarla şahsi emelleri için yapanların tefrik edildiği zamanlardır." dedi.
Başkan Erdoğan, "Maden Tetkik Kurumu bizim dönemimizde 70 yılda yapılan sondajın iki buçuk katı iş ortaya çıkarıldı. 2.5 yılda 4.4 milyon metre sondaj gerçekleştirilerek tarihi rekor kırıldı. Özellikle bilhassa ülkemizin en stratejik yer altı kaynaklarından bor madenine önem veriyoruz." açıklamasında bulundu. Erdoğan, Türkiye'nin dünya bor rezervlerinin yüzde 73'üne sahip olduğunu belirtti.