2- 41 MİLYAR DOLARLIK DÖVİZ ÇIKIŞINI FİNANSE ETTİK
Bu nedenle, Cumhuriyet tarihinde ilk kez, 2019'da yıllık bazda 6.8 milyar dolar fazla veren cari işlemler dengesi, Kasım 2020'de 35.2 milyar dolar açığa dönmüş durumda ve büyük bir ihtimalle yılı 38 milyar doların üzerinde açıkla kapatmış durumdayız. En basit haliyle 2019'a göre cari işlemler dengesinde 45 milyar dolar sapma yaşadık. Ve, bu sapmanın tümü TCMB'nin döviz rezervleriyle karşılandı.
Şubat 2020'de 107.7 milyar dolar olan döviz rezervi ile kasım ayı sonundaki 82.7 milyar dolar rezerv arasındaki fark zaten 25 milyar dolar. Yani, işin özü, 2020 sonunda 38 milyar dolar cari açık, 500 milyon dolar civarında sermaye çıkışı ve 2.5 milyar dolar net hata ve noksan kaybıyla TCMB'nin döviz rezervlerine yansıyan net azalma 41 milyar dolara ulaşmış gözüküyor. Oysa, 2020 yılı aralık ayı sonu TCMB döviz rezervi 93.3 milyar dolar. Yani, 2020'nin bütününde 15 milyar dolar TCMB döviz rezervi kaybı var. Tabii, kısa vadeli swaplar yoluyla TL'de pozisyon alan sıcak paranın çıkışı, portföy yatırımlarının azalmasından dolayı da 35-40 milyar dolar döviz talebi olduğunu belirtmek gerekir.
BİR GRUP EKONOMİST TANTANA YAPIYOR
Peki,
Merkez Bankası'nın döviz rezervlerindeki kaybın 70, 80, hatta 100 milyar dolar olduğu tantanası nereden çıkıyor? İşin özü, TCMB'nin diğer ülke merkez bankaları ve finans kurumları ile gerçekleştirdiği swap işlemlerinin bankanın döviz rezervleri i
çindeki payının bir ara yüzde 80'i görmesi ve 65 milyar dolara ulaşmasıyla, eylül ayı sonunda 28 milyar dolara ulaşmış olan rezerv kaybı ile 65 milyar dolarlık swap büyüklüğünü toplayıp, bir grup ekonomist rezervlerdeki kaybın 100 milyar dolara ulaştığını iddia ediyor. Halbuki onlar da biliyor. Salgının ilk şokunun yaşandığı dönemde, dünyada dolar likiditesinin sıkıştığı anda, ödemeler dengesinin devamlılığını sağlamak için Merkez Bankası'nın rezervlerini kullanmak elzemdi. Bu yaşanan süreçte TCMB elindeki rezervleri kullanmasaydı ne olurdu?
İstihdam, büyüme, reel sektör, bankacılık kesimi ne durumda olurdu? Her kriz ortamında dillendirilen faiz artışlarıyla bu süreç atlatılabilir miydi? Cevap belli, tabii ki atlatılamazdı. Kısacası, Ağustos 2018'den itibaren ABD ve Avrupa Birliği'nin kimi ülkeleri ile FETÖ, S-400, Libya, Suriye, Doğu Akdeniz ve en son başlık olarak Dağlık Karabağ başlıklarında yaşanan görüş ayrılıkları ve gerginliklerin, Türkiye'yi ekonomik açıdan köşeye sıkıştırma operasyonlarına dönüştürüldüğü, ülkemize sermaye girişinin engellenmeye çalışıldığı bir konjonktürde, TCMB'nin rezervlerini beslemek adına pek çok imkanı seferber etmişiz ve etmekteyiz. Kovid-19'la tarihi bir mücadele verirken, sadece ödemeler dengesi üzerinden 41 milyar dolarlık net döviz çıkışını TCMB'nin rezervleriyle finanse etmişiz. 2018 yılından 2020 sonuna, reel sektör ve finans kurumlarının dış borçlarında net kapatılan borç 21 milyar doların üzerinde. Yani, özel sektör 21 milyar dolar net dış borç ödemiş. 2020'de, ödemeler dengesindeki 41 milyar dolarlık net döviz çıkışının 9 milyar doları özel sektörün net dış borç ödemesinden kaynaklanıyor.
ÜLKEDE DÖVİZ SIKIŞIKLIĞI VARKEN KAYITSIZ MI KALMALIYDI?
Sadece bu mu? Değil elbette. 2018'den bu yana, reel sektör döviz yükümlülüklerini azaltmaya, döviz varlıklarını artırmaya çalışıyor. 2019'da reel sektör döviz varlıklarını 10.3 milyar dolar artırmış. Neyin sayesinde? TCMB'nin döviz rezervleri sayesinde. 2020'de, Kovid- 19 nedeniyle kendini daha da sağlama almak isteyen reel sektör, döviz varlıklarını 15.7 milyar dolar daha artırmış. Neyin sayesinde? Yine, TCMB'nin döviz rezervleri sayesinde. 2019 ve 2020'de reel sektörün 26 milyar dolarlık döviz varlık artışının kaynağı doğrudan TCMB rezervleri. TCMB, ülkesinin reel sektörü 26 milyar dolar döviz varlığını artırarak döviz açık pozisyonunu kapatmaya çalışırken, kendi rezervlerini seferber etmiş. Reel sektörün finansal pozisyonunun iyileşmesine katkı sağlamış; Kovid-19 sürecinde döviz varlıklarına kavuşmasına destek olmuş. Buna bankaların döviz açık pozisyonlarını kapatmak i
çin döviz varlıklarını artırma gayretlerine verilen desteği ve hane halkının döviz varlıklarını artırmak için verilen desteği de ekleyin; 65 milyar dolarlık swap işlemi çok mu şaşırtıcı? Ne yapmalıydı, ekonomi yönetimi ve
Merkez Bankası? Ülkede döviz sıkışıklığı yaşandığında kayıtsız mı kalmalıydı?