Sabah Gazetesi yazarı Okan Müderrisoğlu'nun köşe yazısı şöyle:
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı, "Ekonomi Reformları Çerçeve Belgesi'nin en önemli yönü nedir?" diye sorulsa, verilecek cevap nettir:
"Yerli ve milli kapasitesiyle yazılmasıdır!"
Ki eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak da 2018-2020 döneminde "Yeni Ekonomi Programı"nı uygularken, Türkiye'yi IMF cenderesine sokmak isteyen çevrelere geçit vermemişti.
Böylece...
"Hükümet, özgün reform programını hazırlayabilir, yapısal tedbirlerini alabilir ve bir takvime bağlayarak neticelerini takip edebilir" kararlılığı dün olduğu gibi bugün de teyit edildi.
Bir diğer nokta ise Türkiye ekonomisinin geleceğine "mim" konulmuş olmasıdır!
"O nedir?" diye merak eden varsa, açılımı şudur:
"İstiklal ve İstikbal" temeli üzerine bina edilen reformların ana hedefidir.
Yani, "Milli İstihsal Mücadelesi'dir!" (MİM)
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın anlatımlarının özünde ise asla akıldan çıkarılmaması gereken bir reçete vardır.
"Faiz-Kur-Enflasyon-Cari Açık" sarmalına itilmek istenen Türkiye'nin sergilediği bu direncin formülü, "Yatırım-Üretim-İstihdamİhracat" odaklı politikalarda gizlidir!
Bu politikalar, "sürdürülebilir, güçlü ve kaliteli büyüme", "rekabetçi ve katma değerli dış ticaret", "yaygın ve nitelikli istihdam" ile "düşük, tek haneli enflasyon" bağlamıyla anlam ve değer kazanmaktadır.