Türk Telekom'un satışında kazanan devlet!

Türkiye Varlık Fonu (TVF) ile LYY Telekomünikasyon AŞ (LYY) arasında, Türk Telekomünikasyon AŞ’nin (Türk Telekom) toplam sermayesinin yüzde 55’ini temsil eden paylarını satın almak için Pay Satın Alım Sözleşmesi imzalandı. Konuyu köşesine taşıyan Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör, Muhalefetin "2026'da imtiyaz süresi doluyor, devlete geçiyordu." eleştirilerini değerlendirdi. Güngör, "Şirket artık global arenada adını duyuran bir yapıda. Dolayısıyla sadece sabit imtiyaz konusu etrafında değerlendirilebilecek bir varlık değil." ifadelerini kulladı.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :12 Mart 2022 , 08:50 Güncelleme Tarihi :12 Mart 2022 , 08:50
Türk Telekom’un satışında kazanan devlet!

İÇİNDEKİLER

Türkiye Varlık Fonu (TVF) ile LYY Telekomünikasyon AŞ (LYY) arasında, Türk Telekomünikasyon AŞ'nin (Türk Telekom) toplam sermayesinin yüzde 55'ini temsil eden paylarını satın almak için Pay Satın Alım Sözleşmesi imzalandı. Türk Telekom tarafından Kamuoyu Aydınlatma Platformuna (KAP) yapılan açıklamada, pay satın alım sözleşmesinin imzalanmasına ilişkin detaylara ver verildi.

Açıklamaya göre, Türkiye Varlık Fonunun Türkiye'deki stratejik sektörlere yatırım yapma misyonu doğrultusunda, TVF ile LYY arasında Türk Telekom'un toplam sermayesinin yüzde 55'ini temsil eden paylarını satın almak için Pay Satın Alım Sözleşmesi imzalandı.

Açıklamada, şu ifadelere verildi:

"17 Aralık 2021 tarihinde yapılan açıklamada belirtildiği üzere LYY ile gerçekleştirilen görüşmeler neticesinde, işleme konu paylar için satın alım bedeli 1 milyar 650 milyon ABD Doları olarak belirlenmiştir. Buna ek olarak, bağımsız denetimden geçmiş 2021 yılı konsolide mali tabloları esas alınarak Türk Telekom'un Genel Kurulu tarafından dağıtımına karar verilecek temettü tutarından LYY'nin yüzde 55 payına denk gelen kısmı LYY'ye ödenecektir.

Bu satın alma, Türk Telekom'un sektördeki güçlü pozisyonunun, marka değerinin, üstün varlık ve insan kalitesinin ve çeşitlendirilmiş iş modelinin yanı sıra sağlam finansal ve operasyonel performansının sürdürülebilirliğine ve Türkiye telekomünikasyon sektörünün uzun vadeli cazip görünümüne olan inancımızı yansıtmaktadır.

İşlemin tamamlanması ilgili düzenleyici otoritelerinin onaylarının alınması dahil sözleşmede yer alan kapanış koşullarının yerine getirilmesine bağlı olarak gerçekleşecektir."

Konuyu köşesine taşıyan Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör, Muhalefetin "2026'da imtiyaz süresi doluyor, devlete geçiyordu." eleştirilerini değerlendirdi. Güngör, "Şirket artık global arenada adını duyuran bir yapıda. Dolayısıyla sadece sabit imtiyaz konusu etrafında değerlendirilebilecek bir varlık değil." ifadelerini kulladı.

İşte Güngör'ün bugünkü yazısı;

Türkiye Varlık Fonu'nun (TVF) Türk Telekom operasyonu kim ne derse desin stratejik bir hamledir, devlet için bir kazançtır, dijitalleşen dünyada geleceğe önemli bir yatırımdır.

Nedenlerini anlatayım…
Malumunuz, Türk Telekom 2005'te özelleşti. Hariri ailesinin, Suudi Telekom Şirketi'yle ortak olduğu Oger Telecom, şirketin yüzde 55 hissesini 6 milyar 550 milyon dolara devraldı.

(Özelleştirme süreci boyunca halka arz ve temettü gelirleri de hesaba katıldığında devlet toplam 15.6 milyar dolar gelir elde etti) OTAŞ, özelleştirme sırasında bankalardan borç aldı. Daha sonra ödeme güçlüğü yaşadı. Banka borcunu 2013'te yapılandırdı. 4.75 milyar dolar krediyi ödeyemedi. Kredide en büyük pay Akbank'ındı. Arkasından Garanti ve İş Bankası geliyordu. 2018'de bankalar kredi ödenmeyince OTAŞ'ın Türk Telekom'daki hisselerini LYY Telekomünikasyon adında bir şirket kurarak devraldılar. Esasında o dönemde epey de 'kol kesti'ler. LYY'yi oluşturan irili ufaklı 22 banka bir süredir ellerindeki hisseyi satmak istiyorlar.



Tabii, 2018'den bu yana yaşanan süreç her ne kadar başarılı bilanço dönemlerine imza atsa da Türk Telekom'un yönetimsel ve operasyonel süreçlerini etkiliyordu. Sadece ana hissedarın geçici olması görüntüsü dahi bir belirsizlik kaynağıydı.
İşte tam da bu yüzden, pandemi sonrasında dijitalleşme bu kadar önem kazanırken, telekomünikasyon sektörü daha da stratejik bir hal alırken, devlet altın yumurtlayan tavuğu kimseye bırakamazdı.

Bu saikle, Türkiye Varlık Fonu, Turkcell'de olduğu gibi Türk Telekom'u da kaderine bırakmadı. LYY'nin sahipliğindeki yüzde 55 hisseyi, 1 milyar 650 milyon dolara devralmak için önceki gün anlaşma imzaladı. Artık hissedarlar, bono yatırımcıları ve diğer paydaşlar için belirsizlik ortadan kalktı. TVF'nin çoğunluk hissedarı olması Türk Telekom'un önünü de açtı.
Şöyle ki;

Biliyorsunuz, önümüzdeki günlerde 5G önemli bir gündem maddesi olacak. Bu teknoloji için fiber altyapı çok önemli… Şimdi sahiplik problemi ortadan kalkan Türk Telekom proaktif bir şekilde, stratejik bir vizyonla ve uzun vadeli perspektifle hareket ederek yatırımlarına hız verecektir.
Gelelim 2026 meselesine…



Muhalefet diyor ki, "Zaten 2026'da imtiyaz süresi doluyor, devlete geçiyordu."
Şunu gözden kaçırmamak gerek; Türk Telekom artık o imtiyazların verildiği günlerdeki gibi sadece sabit ses oyuncusu değil, mobil ve veri pazarına da hakim. Altında Türk Telekom International'dan Innova'ya, Argela'dan Sebit'e ve AssisTT'ye kadar birçok stratejik şirket var. Dolayısıyla 2026'da sabit imtiyaz sona erecek olsa da şirket artık global arenada adını duyuran bir yapıda. Dolayısıyla sadece sabit imtiyaz konusu etrafında değerlendirilebilecek bir varlık değil.



Bir de işin başka bir boyutu var…
Düşünün, daha önce OTAŞ'ın kendilerine borcunu ödemediği için Türk Telekom'un yüzde 55 hissesini devralan bankalar var ya… Şimdi TVF'ye Türk Telekom'u alması için kredi veriyorlar. 1 milyar 650 milyon dolarlık kredinin büyük bölümünü Akbank, İş Bankası ve Garanti sağlıyor.

Bu neyi gösteriyor?
Hissesini TVF'ye satan, TVF'nin alması için dönüp de 2 yıl geri ödemesiz kredi veren Akbank, İş Bankası, Garanti gibi bankaların TVF'ye ve Türk Telekom gibi değerli bir varlığa olan güvenini…
Velhasıl, bu satın almada devlet kaybetmemiştir, kazanmıştır.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN