Gerçekleşen olumsuz jeopolitik risklerin ve küresel finansal koşullarda artan oynaklıkların arka arkaya gelen arz şoklarıyla tarihi yüksek seviyelere ulaşmış enflasyonu ve aynı anda ekonomilerin yavaşlamasını beraberinde getirdiğini söyleyen Kavcıoğlu, gelişmiş ekonomiler dahil olmak üzere bazı ürünlerin erişilebilirliğinin kesildiği bir dönem yaşandığını dile getirdi. Kavcıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Enflasyonun ekonomimizde de belirgin olarak hissedilmekle birlikte arzın sürekliliği açısından ülkemiz en iyi durumdaki ekonomilerden biridir. İş gücüne katılım ve istihdam dahil iş gücü piyasamız sağlıklı işlemekte, aynı zamanda imalat ve ihracat odaklı gelişen üretim yapımız güçlü bir seyir izlemektedir. Yaşadığımız yüksek enflasyonun temel belirleyicileri güçlü ve sürekli arz şokları, döviz kuru gelişmeleri ve bunların etkisiyle bozulan fiyatlama davranışlarıdır. Para politikası kararlarımızda, üretim ve yatırımların sürekliliğini sağlayacak ve sürdürülebilir cari denge hedefini destekleyecek finansal koşulların oluşumunu gözetiyoruz. Bu durumu, ayrıca, sektöre de öncülük edecek ihracat ve yatırım hedefli kredi programlarıyla ve makro ihtiyati politikalarımızla destekliyoruz. Nitekim, ihracatımız, firmalarımızın performansının yanında, sağlanan finansman koşullarının da etkisiyle güçlü seyrini sürdürmektedir."
"KREDİLERİN HIZI VE İKTİSADİ FAALİYETLE UYUMLU KULLANIMINI HEDEFLEYEN TEDBİRLERİMİZİ KARARLILIKLA DEVREYE ALDIK"
Kavcıoğlu, ihracat ve yatırım odaklı hedefli kredilerin cari dengeye olumlu katkısını destekleyen düzenlemelerle, ekonominin cari fazla verme kapasitesinin artırılmasının, kalıcı fiyat istikrarı için kritik önem arz ettiğini söyledi.
Yılın ikinci çeyreğinde, özellikle bölgesel çatışmanın tırmanmasından sonra kredilerin artış hızında önemli bir yükseliş gözlemlediklerini vurgulayan Kavcıoğlu, şunları kaydetti:
"Jeopolitik riskler karşısında, bir kısmı yükselen işletme sermayesi ve yatırım ihtiyacından olsa da sağlanan finansman kaynaklarının bir kısmının artan küresel belirsizlik algısıyla kur istikrarını tehdit edecek şekilde kullanıldığını tespit ettik. Dolayısıyla, kredilerin hızı ve iktisadi faaliyetle uyumlu kullanımını hedefleyen tedbirlerimizi kararlılıkla devreye aldık. Paydaşlarımızla da yüksek bir koordinasyon halinde tamamlayıcı tedbirlerle uyguladığımız politikalar sonucunda kredi gelişiminde normalleşmenin başladığını görüyoruz. Alınan kararların etkileri yakından izlenerek, ticari ve bireysel kredilerde olağan dışı gelişmelere karşı gerektiğinde ilave tedbirler alınmaya devam edilecektir. Türk lirasının iktisadi faaliyetle uyumlu gelişimi hem kaynakların doğru alanlara yönlendirilerek daha verimli kullanılması hem de döviz kuru üzerinde suni baskıların oluşmaması açısından kritik önemdedir."
Kavcıoğlu, parasal aktarımın etkinliğinin artması ve korunması amacıyla, tahvil, kredi ve mevduat faizlerinin politika faizimize yakınsamasını ve likiditenin liralaşma ekseninde sağlanmasını bir arada mümkün kılacak bir yaklaşımla hareket etiklerini vurgulayarak, "Merkez Bankası, Türk lirasının temel sağlayıcısı olarak elindeki tüm araçlarla liraya olan talebi yapısal ve kalıcı olarak artıracak, bu amaçla çelişen tüm mekanizmalardan tedricen çıkacaktır. Aldığımız güçlü teminat ve likidite önlemlerini bu ilke doğrultusunda uyguluyoruz. Türk lirasının değerinin finansal sistemde istikrarlı bir şekilde oluştuğunu ve likiditenin verimli dağıldığını görene kadar etkilerini ölçerek ve kademeli bir yaklaşımla adımlarımızı atmaya devam edeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
Dış politikanın enflasyonu doğrudan etkileyebildiği zorlu bir dönemden geçtiklerini belirten Kavcıoğlu, bu çerçevede küresel jeopolitik risklere karşı uygulanan etkin politikaların gerek arz güvenliği gerekse cari denge üzerindeki olumlu katkılarını, ekonomik parametrelerle ölçülebilir şekilde gördüklerini söyledi.
Kavcıoğlu, liralaşmada da bu bütüncül perspektifin desteğini aldıklarının ve almaya devam edeceklerinin altını çizerek, "Alınan tedbirler ve koşulların normalleşmesiyle, mali dengeye ek olarak, cari dengenin de sürdürülebilir seviyelere ulaşması ve bu süreçte liralaşma ekseninde güçlü bir finansal mimarinin oluşturulmasını takiben enflasyonun hızla tahminlerimizle uyumlu seviyelere düşmesi sağlanacaktır." şeklinde konuştu.
"SWAP ANLAŞMALARIYLA İLGİLİ YOĞUN ÇALIŞMALAR DEVAM EDİYOR"
Başkan Kavcıoğlu, swap anlaşmalarına ilişkin soruya ise şu yanıtı verdi:
"Swap anlaşmalarıyla ilgili Merkez Bankasının yoğun çalışmaları devam ediyor. Son dönemde swap anlaşmasını daha etkin kullanma yönünde, sadece rezerve etki eden unsur değil, aynı zamanda ticarette de aktif olarak kullanmak istiyoruz. Buna Çin'de, Güney Kore'de başlıyoruz. Diğer ülkelerle de yaptığımız görüşmelerde bunun etkin şekilde kullanılmasını öncelikliyoruz. Yerel paralarla ticareti önemsiyoruz. Bu anlamda görüştüğümüz ülkeler var, çalışmaları belli noktaya getirdiğimiz ülkeler var. Bittiğinde açıklarız."
Dünyada tüm ülkelerde enflasyonun hızla yükseldiğine dikkati çeken Kavcıoğlu, Türkiye'de bu anlamda yaşanan sıkıntı ve zorluğun farkında olduklarını söyledi. Kavcıoğlu, bu konuda daha yoğun ve sıkı şekilde mücadele verdiklerini belirterek, "Enflasyonu aşağı getirme noktasında hem hükümet hem Merkez Bankası olarak çok yoğun gayret içindeyiz." diye konuştu.
RESESYONUN KONUŞULMADIĞI TEK ÜLKEYİZ
Kavcıoğlu, enflasyonun olumsuz etkisinin vatandaşa daha fazla yansımaması için çalıştıklarını vurgulayarak şunları kaydetti:
"Resesyonun konuşulmadığı tek ülkeyiz. Enflasyon bütün dünyanın sorunu, bizim de çok büyük sorunumuz. Merkez Bankasının, hükümetimizle, paydaşlarla yoğun çalışma içinde olduğu bir konu. Kısa süre içinde, atalet haline getirmeden inşallah çözerek vatandaşa yansımasını minimum seviyeye indirmiş olacağız."