'BÜTÇENİN İMKâNI DAHA FAZLA ELVERMEDİĞİ İÇİN ARTIŞ YAPILDI'
Son yapılan elektrik ve doğalgaz fiyat artışlarının da bütçeden sübvanse edilemeyecek noktaya gelindiği için yapıldığını vurgulayan Bakan Muş, "Hiçbir hükümet, seçime 9 ay kala elektriğe doğalgaza zam yapayım demez. Doğalgaz ve elektrikte önemli kısmını sübvanse ediyoruz, konutta çok yüksek sübvansiyon söz konusu. Ve bu artışlar artık bütçenin imkanları daha fazla elvermediği, zaruretten dolayı yansıtıldı. Çünkü Türkiye'nin ortalama enerji ithalatı 2019'da 35-40 milyar dolardı. Geçen yıl 51 milyar dolar oldu. Bu yıl ise 100 milyar doların üzerine çıkıyor. Geleneksel ortalama fiyatın 3 katı enerji faturası ile karşı karşıyayız. Elektrik fiyatlarına döviz olarak bakınca, bizde kullanılan enerjinin fiyatı hala diğer ülkelerin altında. Enerji maliyetinin sanayicileri zorlayacağı aşikâr, ama bütçeden bütün imkanlar kullanıldığının bilinmesini istiyoruz. Bizim enerji kaynağımız yok, sübvansiyonu da 81 milyonun ödediği vergilerden karşılıyoruz. Enerji fiyatlarında anormal artışlar var ve kimse geleceğiyle ilgili tahminde bulunamıyor. Biz de bu imkanlar içinde mücadele veriyoruz. Sanayici ve hükümet el ele bu süreci atlatmamız gerekiyor" diye konuştu.
Muş, Türkiye'de ihracatın ve yatırımın finanse edilmesi için tasarruflar yetmediği için dış kaynak gerektiğinin altını çizerek, sanayici ve ihracatçının finansman ararken en büyük sorununun da teminat olduğunu belirtti. İhracat Geliştirme AŞ'nin (İGE) ihracatçıya erişen ortaklık yapısı, Eximbank'ın ardından 20 bankanın sisteme dahil olmasıyla teminat sorununun çözüleceğini ifade eden Bakan Muş, İGE'nin büyük bir finans kuruluşu olacağını ve birkaç yıl içinde sanayicinin krediye ulaşmada teminat sorununun tamamını çözeceğini söyleri. Muş, İGE'nin çok hızlı büyüyerek 2023'te bu yıl sonundaki hacminin iki katına çıkacağını ve alanı tamamen domine edeceğini söyledi.
'15 EYLÜL'DE İKİNCİ EL OTO SATIŞI DÜZENLEMESİ DEVREDE'
İkinci el otomotive getirilen 6 bin km ve 6 ay şartının 15 Eylül itibariyle uygulamaya gireceğini dile getiren Bakan Muş, ekimde Meclis açıldığında buradaki yaptırımların güçlendirilmesi için yetki alacaklarını söyledi. Muş, şöyle konuştu:
"Koyduğumuz kurala uyulmadığındaki cezayı belirlemek için Meclis'ten yetki talebimiz olacak. Ve Meclis yetkiyi verirse cezayı ciddi şekilde artıracağız. Biz takip ediyoruz sistemi ve 15 Eylül'den sonra uygulayacağız. Kural koyduk, arkasından dolanma oluyorsa biz bunu tespit edeceğiz. Bireylere bu şartı getirmediğimiz için bireyler üzerinden satış planları duyuyoruz. 15 Eylül'den itibaren yasağı delmek için bireyler üzerinden satış yapmaya çalışırlarsa hem bireyler hem ticari işletmeler yaptırımlarla karşı karşıya kalacaklar. Kimse üzülmesin devlet kural koyunca herkesin uyması gerekir. Elde edilecek kazancın tamamını ceza olarak yazacağız. İkinci el sıfır diye satılan araçlarda ortalama kâr marjı var onu iptale kadar gideceğiz. Tüm veriler bize geliyor. İnternet siteleri konulan ilanlar kim koydu, nasıl koydu gibi detayları bizimle paylaşacak, devir teslim işlemleri zaten bize geliyor. Yaptırımı ağır olur, insanlar üzülür… Buradan uyarmış olayım, biz bu konunun sıkı takipçisi olacağız."
İhracat yapmak isteyen ancak lojistik bağlantıları olmayanlara lojistik destek verdiklerini dile getiren Bakan Muş, THY'nin de bölgelerde kargo talebini dikkate aldığını, talep gördüğü yere ek sefer koyabileceğini, ancak bunun için maliyetlerin kurtarması gerektiğini vurguladı.
'PERAKENDE YASASI ÇALIŞMALARI EYLÜLDE YOĞUNLAŞACAK'
Muş, perakende yasasının tüm etkilenenlerin düşünülmesini gerektiren ve oldukça kapsamlı analizlerin yapıldığı bir yasa hazırlığı olduğuna dikkat çekerek tüketici, esnaf ve marketlerden taleplerin geldiğini, bunların tek tek değerlendirildiğini dile getirdi. Muş, süreci şöyle anlattı:
"Tüketici için pazar günü kapalı olsun demek sıkıntılı. İkinci konu hangi ürünleri satsın satmasın tartışması. Türkiye'nin geldiği gelir seviyesine göre talep ve beklentiler değişiyor. Bunu yaptığınız zaman tüketici tarafının nasıl etkileneceğinin cevabını vermeniz lazım. Böyle olunca perakende kanunu uzun yıllardır tartışılıyor. Neden tartışılıyor, birinci sebebi küçük esnafın şikayetleri… Onların sermaye yeterlilikleri güçlü olmadığı için rekabet etmekte zorlanıyorlar. İkincisi fiyat artışlarında marketlerin başat rol oynadığı gibi kamuoyunda dolaşan iddialar. Piyasada marketler bunu yapıyor, perakende yasası bunları çözecek fiyatları ucuzlatacak gibi bir yargı var. Öyle değil, ama öyle olsa hemen çıkartalım, bütün fiyatlar düşsün. Fabrikanın girdi maliyeti, tedarik zinciri var, biz fiyatları takip ediyoruz. Temel konu ortak fiyat belirlemeye başlayıp başlamadıkları. O zaman rekabet hukuku devreye giriyor zaten. Yasa için geçen hafta da toplantılar yaptık, önümüzdeki hafta da devam edeceğiz. AB uygulamalarını biz de yapacağız. Yoğunlaşmayla ilgili analizler yapıyoruz, tedarikçi ve zincir market arası ilişkilerde sorun çıkıyor. Yoğunlaşma rekabet ortamını bozucu noktaya geliyorsa, ona bakacağız. Yoğunlaşma çok olduğu zaman insanlar kısa vadede mutlu oluyor, ama sonrasında hem tüketiciyi hem tedarikçiyi sıkıntıya götürüyor. Bir taslak üzerinde çalışıyoruz. Perakende yasasının piyasa ve topluma vereceği mesaj hukuk devleti ve serbest piyasadan bir adım geri olmamalı. Konuyla ilgili toplantılar eylülde yoğunlaşacak, bitirebilirsek milletvekillerine sunacağız."
'HALLERDE EN BÜYÜK SORUN KAYIT DIŞILIK'
Hal yasasının uzun zamandır tartışıldığının hatırlatılması üzerine Bakan Muş, bakan yardımcılarının sistemi daha iyi anlamak için halleri dolaştığını ve hallerin fiziki altyapısının oldukça kötü olduğunu belirtti. Hallerde kayıt dışılığın çok fazla olduğunu vurgulayan Muş, "Meyve sebzede kayıttaki verilerin güvenilirliği çok iyi değil. Çiftçi üretiyor nasıl üretiyor, nasıl faturalanıyor, o değerler gerçek mi bilinmiyor. Sisteme doğru girilmeyince doğru analiz yapılamıyor. Kayıtlar var, ama kayıtlar hem yanlış hem yetersiz bir kısmı hiç kayıt altına girmiyor. Bir kere buranın kayıt altına alınması lazım. İkinci konu bizim çiftçilerimizin örgütlenmesi çok zayıf. O yüzden aracılar tarladaki malı taşıyor, bu tartışılıyor, bunu kaldırırsak alternatif koymamız lazım. Yoksa kim bu domatesi hale götürecek, bunun cevabı yok. Onun alternatifini koymadan kaldıramıyorsunuz. Gerçeklikler farklı, hal kanunu yapılınca domates ucuzlayacak görüşü var, ama maalesef öyle değil. Sistemi kayıt altına alınca, sistemi daha iyi takip eder, birileri oynuyorsa ona müdahale ederiz. Önce kayıt altına almaya çalışıyoruz. Hızlı şekilde hareket edebiliriz, ama yanlış tahlil edersek işi çıkmaza da sokabiliriz. Yeni hallerin olması için belki belediyelere finansman sağlamak lazım. Belli yetkileri belki kayıt noktasında il müdürlüklerine, valiliklere aktarıp kayıt sistemini oluşturup düzenlemek lazım. Şu anda tüm yetki zabıtada. Hallerde alışılmışlık var. Orası ayrı bir kültür. Buna uygun şekilde düzenleme yapmak gerekiyor. Yasal düzenlemenin çerçevesinin üzerinde çalışıp kayıt altına alınması teşvikleri verebiliriz. Kademeli geçiş yapılabilir. Bu alan da kayıtlı hale gelebilir. Rüsum ödemesinden çekiniyor, ödemek istemiyor. KDV'si var, kurumlar vergisi çıkıyor ondan kaçınmak için sisteme girmiyor. Kayıt dışı oranı ölçemiyoruz. Maalesef hallerde bu oran çok yüksek."
'REKABET KANUNU'NDA DEĞİŞİKLİK ÇALIŞMASI YAPILIYOR'
Bakan Muş, ayrıca Rekabet Kanunu'nda değişiklikler için çalışmalarının olduğunu ve bir noktaya kadar geldiklerini açıkladı. E-ticaret yasasını çok doğru zamanda yaptıklarını ve piyasanın artık çok daha iyi oluşacağını vurgulayan Bakan Muş, ABD ve Çin'in halen tartıştığını ve geç kaldıklarını dile getirdi. Bakan Muş, sisteme yeni oyuncuların girmeye başladığını taleplerin geldiğini ve ofislerin açıldığını ifade ederek "Müşteriye yansıması çok pozitif olacak. Alternatif kanallar çoğalacak. Burası çok büyüyecek, teknoloji geliştikçe insanların talepleri yükseldikçe ticaret buraya kayıyor. Planlı bir düzenleme yapmayı başardık, öngörülen sistem kurduk. Birkaç çevrede hizmet veren çok daha lokal pazaryerleri de çıkacaktır. Kanun, bir yapının tamamını sistemi kontrol etmesine izin vermiyor" diye konuştu.
Gaziantep Valisi Davut Gül, zirvede yaptığı konuşmada en önemli kaynağın insan kaynağı olduğunu belirterek Gaziantep'in limanı, doğal kaynakları olmadığını, buna karşın yetişmiş insan gücüyle dikkat çektiğini söyledi. Gül, "Yetişmiş insan gücünün, gelenekten geleceğe gelen, merdiven altından başlayıp üretimi Türkiye'nin en büyük OSB'si haline getiren yapısı var. Bunu yaparken yetişmiş insan gücü önemli, en az onun kadar istikrar ve güven ortamının olması önemli. Gaziantep, her dönem istikrarlı güvenli bir şehir oldu. Dünyada durgunluk yaşanırken, Gaziantep merkez başta olmak üzere her ilçede OSB talebi vardı" diye konuştu.
'YETİŞMİŞ İNSAN GÜCÜ EN BÜYÜK GÜCÜMÜZ'
Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Türkiye'nin en büyük gücünün yetişmiş insan gücü olduğuna dikkat çekerek, "Coğrafya kaderdir, coğrafya karakterdir. Bizim karakterimiz tırnak tırnak çalışmak. Biz bedensel ve fikir olarak cesaretliyiz. Hızlı çözüm üretiyoruz. Burada herkesin bir başarı hikayesi var. Elektrik ve doğalgaz fiyatları artırıldı, kafanızın karışık olduğunu biliyorum, ama biz hastalıkta sağlıkta kader birliği yaptık. O yüzden bu şehrin ekonomisi, sanayicileri, 250 bin çalışanıyla huzur ve mutluluk ortamı için hep birlikte çalışmaya devam ediyoruz" dedi.
Açılış konuşmasını yapan Sabah ve Daily Sabah Reklam Genel Müdürü ve Yazılı Medya İcra Kurulu Üyesi Ceyda Uzman, Sabah Gazetesi olarak, ilkini Bursa'da başlatıp, Konya ve Kayseri'de devam ettirdikleri İhracat Seferberliği programı ile sektöre destek vermeyi, ihracat konusunda iş insanlarını bilinçlendirmeyi ve yeni oyuncuların katılmasını teşvik etmeyi amaçladıklarını söyledi. Uzman, "Ülke olarak, küresel tedarik zincirlerinde derin bir dönüşümün yaşandığı bu dönemde, dünyaya göre çok daha güçlü bir portre çizmeyi başarmış bulunuyoruz. Biz de Turkuvaz Medya ve Sabah Gazetesi olarak iş insanlarımızın yanında olma sorumluluğumuzu sürdürmeye devam ediyoruz. Bu toplantımızın ve çıktılarının, ülkemizin ihracat sektörüne fayda sağlaması, örnek olması ve cesaret vermesi en büyük dileğimizdir. Bu başarıların sürdürülebilir olması ülkemiz için azami önem teşkil etmektedir" diye konuşan Uzman, "Türkiye İhracat Seferberliği" projesini ihracat potansiyeli yüksek illerde gerçekleştirerek, devam edeceklerini vurguladı.
GÜÇLÜ SPONSOR DESTEĞİ
Türkiye İhracat Seferberliği Zirvesi'nin ana sponsorluğunu Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Halkbank, Hasan Kalyoncu Üniversitesi, IGE, Koza Altın İşletmeleri, SANKO, Türk Telekom üstlenirken, Zirve'nin destek sponsorları ise Beşler, Bizce, Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi, GTO Gaziantep Ticaret Odası, Kara Holding, KargomSende, Koza Home, Köksan, Mutlu, Royal Halı ve Therma La Dolce Vita oldu.