Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Türkiye'nin, rüzgar enerjisi sektöründe Avrupa'nın ve bölgenin yeni üretim ve inovasyon merkezi haline gelmeyi amaçladığını ifade etti.
Dönmez, WindEnergy Hamburg Konferansı ve Fuar'ında gerçekleşen bir oturumdaki konuşmasında, enerji meselesinin ülkeler arasındaki iş birliğini artıracak unsurların başında geldiğini söyledi.
Türkiye'nin, özellikle Kovid-19 salgınıyla birlikte kırılan global üretim ve tedarik zincirinin yeniden yapılandırılmasında jeopolitik konumu, güçlü ekonomisi ve uluslararası enerji projelerindeki tecrübesiyle öne çıktığını vurgulayan Dönmez, "Türkiye, bugün Avrupa'nın sadece doğal gaz arz güvenliğinde değil, aynı zamanda rüzgar ve diğer yenilenebilir enerji alanlarında da güvenilir ortağı, ekipman tedarikçisi haline geldi." diye konuştu.
Bakan Dönmez, Türkiye'nin Avrupa'nın 5'inci büyük rüzgar ekipmanı üreticisi olduğunu belirterek, "2021 yılında 50'ye yakın ülkeye yaklaşık 1,5 milyar avroluk rüzgar türbin ve ekipmanı ihracatı yaptık. Firmalarımızın cirolarının yüzde 70-80'lik kısmı ihracat gelirlerinden oluşuyor. Türkiye'deki rüzgar türbini ve ekipman üreticileri türbin komponentlerinin yaklaşık yüzde 70'ini üretebiliyor. Türkiye, kanat ve kule üretiminde Avrupa lideri." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin birçok alanda güçlü yönleriyle rakiplerinin önüne geçtiğini aktaran Dönmez, "Bu güçlü yanlarımızla rüzgarda Avrupa'nın ve bölgenin yeni üretim ve inovasyon merkezi olmayı amaçlıyoruz." dedi.
"TÜRKİYE OLARAK TEDARİK ZİNCİRLERİNDE ARTAN ORANDA YER ALMAYA HAZIRIZ"
Dönmez, hidrojen üretimine ilişkin, "Bakanlık olarak yaklaşımımız hidrojeni 4 ana fayda üzerinden elde etmektir. İlki daha fazla yenilenebilir enerjiyi sisteme dahil etmek, ikincisi ısı sektörünü karbon emisyonsuz bir hale getirmek, belki de ilerleyen dönemlerde TANAP üzerinden Avrupa'ya ihraç etmek, üçüncüsü yerli kömürden hidrojen üretimi gerçekleştirmek ve sonuncusu hidrojen depolama ve tutucusu olarak bor madenini kullanımını artırmak." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin stratejik minerallerde de dünyanın en güvenilir tedarikçilerden olduğunun altını çizen Dönmez, "Sadece temiz enerji teknolojilerinde değil, aynı zamanda temiz enerji madenlerinin çoğunda da Türkiye olarak tedarik zincirlerinde artan oranda yer almaya hazırız. Dünya, tedarik zincirinde bir değişim olacaksa, Türkiye sahip olduğu avantajlarla bu alandaki en güvenilir tedarikçilerden biri olacaktır." diye konuştu.
"TÜRKİYE POTANSİYEL YATIRIMCILAR İÇİN BÜYÜK AVANTAJLAR SUNUYOR"
Dönmez, Türkiye'nin rüzgar enerjisinde kurulu gücünün ağustos itibarıyla 11 bin 137 megavat olduğunu belirterek, "Bugün, yenilenebilir enerji kurulu gücünde Avrupa'da 5'inci, dünyada 12'nci sıradayız. Rüzgar enerjisi kurulu gücünde ise Avrupa'da 7'inci, dünyada 12'nci sıradayız. Yenilenebilir kaynakların dünya elektrik üretimindeki payının yüzde 28 olduğu düşünüldüğünde, Türkiye, yüzde 46'lık oranla yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretiminde dünya ortalamasının hayli üzerinde." değerlendirmesinde bulundu.
Dönmez, Dünya Bankasının yaptığı çalışmaya atıfta bulunarak, "Türkiye, 12 gigavat tabana sabitlenmiş açık deniz elektrik santrali ve 57 gigavat kıyıdan uzak offshore potansiyeline sahip. Bu rakamın türbin teknolojisindeki gelişmelerle birlikte gelecekte daha da artacağını öngörüyoruz." dedi.
Gelişen teknolojilerle, Türkiye'nin karasal alanda 100 bin megavatı aşan potansiyelinin olduğu hesaplandığını aktaran Dönmez, Türkiye'nin sürekli büyüyen ekonomisi, artan nüfusu, bölgesel üretim ve tedarik merkezi olma hedefinin potansiyel yatırımcılar için büyük avantajlar sunduğunu anlattı.