Son dakika haberi... Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar katıldığı A Haber canlı yayınında Körfez ülkeleriyle işbilriği, petrol ve doğal gaz keşif çalışmaları, enerjide bölgesel işbirliği ve yeni projelerle ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
İşte o açıklamalardan satır başları;
ENERJİDE 21 YILDA ÇOK ÖNEMLİ REFORMLAR YAPILDI
AK Parti iktidarları döneminde 21 yılda temelde 2 hususa dönük politikalar geliştirdik. Bunlarda bir tanesi artan talebi karşılamak. Yani arz güvenliğimizi karşılamak ve Türkiye'nin elektrik ile doğalgaz talebi geçtiğimiz 21 yıl içinde 3 katına çıktı.
Diğer bir husus ise enerjide maalesef dışa bağımlılığımız var. Bunu azaltmak ile alakalı politikalarımız bu 2 temel husus çerçevesinde şekillendi. Ve enerjide 21 yıl içerisinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde çok önemli devrim niteliğinde adımlar atıldı, reformalar gerçekleştirildi. Bu dönemi 2 bölüme ayıracak olursak 2002-2016 arası ve 1. dönüşüm dönemi adını verebileceğimiz dönemde piyasa reformlarıyla enerji piyasalarının yönünü değiştirdik. Devletin rolü burada politika yapıcı, düzenleme tarafına piyasa gözetim tarafına kayarken ve kamu finansmanı farklı alanlara yönlendirilirken özel sektörün hem yabancı hem yerli yatırımcının oyuncu olduğu zamandı.
2. DÖNÜŞÜM SÜRECİ BAŞLADI
Burada yaklaşık 100 milyar dolarlık yatırımı Türkiye'ye çekmiş olduk. Dolayısıyla 1. dönüşüm süreci esas itibarıyla piyasa dönüşümü sürecine odaklandı. 2016'dan sonra 2. dönüşüm süreci başladı. Milli enerji ve maden politikası adı altında şekillendi. Cumhuriyet tarihini en kapsamlı en bütüncül bir enerji politika vizyon belgesidir bu. Burada arz güvenliğini önceliklendirirken aynı zamanda yerlileşmeye önem verildi. Dışa bağımlılığı düşürmek içim mutlaka kendi enerjimizi kendi ekipmanımızı kendi teknolojilerimizi gerektiğini ifade ettik.
Özellikle YEKA modelimizde biz sadece yenilebilir enerji kaynaklarını kaynak anlamında değil ekipman anlamında da yerlileştirme hedefi ile yola çıktık. Bugün gelinene noktada 7 yıl sonunda Türkiye güneş panellerinde yüzde 77 yerliliğe ulaştı. Rüzgar tribünlerinde yüzde 60 yerliye ulaştı. Kendi petrol ve doğalgaz aramacılığımız konusunda bir hedef ortaya koymuştuk. Bunun neticesini Sakarya Gaz Sahası'nda ve Gabar keşfi ile ortaya koyduk. Artık kendi sondaj gemilerimizle kendi sismik gemilerimizle keşiflerimizi yapar hale geldik.
Ve maden tarafında da özellikle katma değerli madencilik noktasında boru sadece hammadde olarak değil borkarbür ile daha katma değerli ürün olarak satma gibi bir netice almaya başladık. Bu stratejimiz yeni dönemde de devam edecek. Artık adını milli enerji 2.0 yeni dönem ve işin özünde bütün bu arz güvenliği ve dışa bağımlılığı düşürmenin yanında aynı zamanda Paris İklim Anlaşması kapsamında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2053 yılında karbonnötr ekonomi hedefi doğrultusunda bir çalışma yürütüyoruz. Dışa bağımlılığı azaltmak, artan talebi karşılamaya yönelik arz güvenliğini sağlamak ve iklim değişikliği ile mücadelede Türkiye'nin karbonnötr ekonomi olması noktasında enerjide büyük bir dönüşüm ile yola çıkmış durumdayız.
YENİLENEBİLİR ENERJİ
Ülkemiz yenilenebilir enerjide muazzam bir kapasiteye sahip. Dünyada 12., Avrupa'da 5. sıradayız. Mümkün olduğu kadar artırmak istiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın ziyaretinde BAE'de muhtelif anlaşmalar imzaladık. Toplam 50,7 milyar dolarlık bir anlaşma setimiz var. Bunun 29.7 milyar doları enerji projeleri. Ağırlıklı olan kısım yenilenebilir enerji rüzgar, güneş, deniz üssü rüzgar, doğal gaz projeleri de var bu projelerin içinde.
YENİLENEBİLİR ENERJİDE HEDEF
Daha somut hedef nedir derseniz, 2035 için bizim mutlaka her yıl 3.500 megavat güneş 1.500 megavat rüzgar yapmamız lazım.
KÖRFEZ ÜLKELERİYLE ENERJİ ANLAŞMASI
Enerjide çok somut gitmeye çalıştık. Son 2 aydır bu konuya çok yoğun şekilde çalışıyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ziyaretleri öncesinde karşılıklı ekipler halinde bunu yaptık. 29,7 milyar dolarlık proje seti; üzerinde tek tek çalışılmış işler. Güneş projeleri, depolamalı güneş ve rüzgar projeleri, hidrojen projeleri, deniz üstü rüzgar projeleri. Bunun üzerinde 2 bin 500 megavatlık bir proje setimiz var. Bunlar ilk etapta hızlı şekilde devreye almak istediğimiz işler.
ÇOK CİDDİ ENERJİ ANLAŞMASI GÜNDEMDE
Ama bunu ötesinde Türkiye'ye çok ciddi bir ilgi var. Körfez ziyaretini BAE ile sınırlı tutmamak gerekir. Hem Katar hem Suudi Arabistan gitti ve Suudi Arabistan ile de bir enerji anlaşması imzaladık. Oradan da özellikle Türkiye'nin yenilenebilir enerji alanındaki yatırımlarına ciddi bir ilgi var. Şu anda halihazırda Türkiye'de yatırım yapmış şirketlerde Türkiye'yi bildikleri için Suudi Arabistan ile önemli bir iş birliği gerçekleştirmeyi hedefliyoruz.
SUUDİ ARABİSTAN İLE ANLAŞMANIN ÇERÇEVESİ
Bu anlaşmanın maddi boyutu olgunluğa erişmedi. Bize ifade ettikleri 4 veya 5 bin megavatlık yenilebilir enerji projesine ilgi duydukları yönünde. Bunun yanında biz gerek elektrik de gerek doğalgazda çevre ülkelerle bölgesel işbirliğini geliştirmek istiyoruz. Orada bu ülkelerin önemli istekleri ve talepleri olduğunu gördük. Onlarda bu projelerde Avrupa'da kuracağımız elektrik iletim şebekesinin kapasite artışında ve civar ülkelerdeki yapacağımız bölgesel projelerde yer almak istediklerini ifade ettiler. Bunlar ilerki zamanlarda ete ve kemiğe bürünecektir.
RUSYA-MISIR-İSRAİL ENERJİSİ
Türkiye enerji noktasında yapılacak anlaşmalar konusunda buna hazır. Bugüne kadar yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır. Malum biz Hazar'daki kaynakların Türkiye'ye ve buradan Avrupa'ya erişimi ile alakalı TANAP projesi geliştirdik. Bu çok önemli bir projedir. Bu proje aslında bakarsanız Doğu Akdeniz kaynaklarının Türkiye'ye ve buradan Avrupa'ya gitmesinden belki de daha zor bir projedir. TANAP 6 ülkeden geçen 3 bin 500 KM'lik devasa bir projeden bahsediliyor. İsrail'deki kaynakların 550 KM'lik bir boru hattıyla Türkiye'ye gelmesi ve buradan mevcut hatlar üzerinden erişimi söz konusu olabilir. İşin elbette ki ekonomisinin olması gerekiyor. Hem bizim için hem ortaklarımız için bunu olması gerekir. Eğer bu proje bölgesel arz güvenliğine hitap ediyorsa onun da bizim için anlamı var. Buna da değer veriyoruz.
TÜRKİYE'NİN GAZ MERKEZİ OLMA HEDEFİ
Türkiye'ye gelecek gazın Türkiye'nin arz güvenliğine aynı zamanda özellikle Güney Doğu Avrupa'nın arz güvenliğine arz güvenliğine çok önemli katkısı olacak. Bu tarz enerji işbirlikleri uzun dönemde bölgesel çatışmaların çözümüne katkı sağlıyor. İşte bu çerçeveden baktığınız zaman Doğa Akdeniz gazının Türkiye'ye ve Türkiye üzerinden Avrupa'ya gitmesi bu saydığımız 3 konuya da hitap ediyor. Biz bunu yapmaya hazırız.
AKARYAKIT FİYATLARI
Enerji Bakanı olarak da hiç olmasını istemediğimiz şey benim esas görevim Türkiye'deki vatandaşlarımıza enerjinin kaliteli ucuz kesintisiz şekilde tedarikinin sağlanması. Dolayısıyla bir ürünü ucuz hale getirmenin yollarından en önemlisi ürünü bollaştırmak. Doğal gaz için bunu söylüyorum elektrik için bunu söylüyorum. Dolayısıyla bahsettiğim işte BAE ve diğer projeler kendi ülkemizde geliştireceğimiz yerli yatırımcılarımızla yapacağımız projelerin özünde Türkiye'de elektriği ve doğal gazı bollaştırmamız lazım. Arzı daha çok artırabilirsek piyasada fiyatın aşağı gelmesini beklemek durumundayız.
"HEDEFİMİZ ENERJİDE ÜRÜN BOLLUĞU"
Temel hefef budur. Projeleri bu çerçevede geliştirmeye çalışıyoruz. Ama elbette ki bizim kontrolümüz dışında yani dünyada petrol fiyatları dünyada doğal gaz fiyatları Avrupa'da doğal gaz fiyatları ki geçen sene hakikatten çok zorlayıcı oldu. Türkiye'nin beli makroiktisadi açıdan en temel problemlerinden bir tanesi enerji ithalatı oldu. Geçen seneki rakam 96,5 milyar dolar. Dolayısıyla bu rakamı mümkün olduğu kadar aşağı çekecek kendi kaynaklarımızı devreye alan bir planlama içerisindeyiz. Yeni dönemi böyle planlıyoruz.
"FATURA YÜKÜNÜ AZALTIYORUZ"
Elbette ki şu anda enerjiye daha ucuz nasıl verebiliyoruz devlet olarak sübvanse ederek bunu yapıyoruz. Doğal gazda hanehalında hala yüzde 50'lerin üzerinde bir sübvansiyon söz konusudur. Elektrikte de yine mesken kullanıcılarımızda sübvansiyonla bunu yapıyoruz.
Doğal gazda geçtiğimiz yıl biliyorsunuz 1 ay bedava Karadeniz gazıyla alakalı olarak ve 25 metreküplük bir yıllık gazın bedave verilmesi söz konusu oldu. Bu tarz desteklerle vatandaşımızın enerji yükünü azaltmayı hedefliyoruz.
Akaryakıt fiyatları özellikle son dönemde yapılan düzenleme esas itibariyle bir vergisel düzenleme. Orada şunu da gözardı etmememiz lazım. Netice itibariyle Hazine ve Maliye Bakanlığımız ülkede 6 Şubat depremleriyle ortaya çıkan muazzam büyüklükteki bir açığı bütçe ilavesini bütçe katkısını farklı yollardan bir şekilde tedarik etme gayreti içerisinde. Allah ülkemize bir daha yaşatmasın. Yaklaşık 1 ay Hatay bölgesinde oldum şunu gördüm büyük bir gururla insanımızın ne kadar büyük bir destek bölgeye getirdiğini ilk dakikadan itibaren gördük.
Temelde hedefimiz kendi kaynaklarımıza ne kadar ulaşabilirsek bunları da ekonomiye farklı yönleriyle katıp Hazine ihtiyaçlarını belki bu şekilde karşılamak suretiyle vatandaşımıza bunun doğrudan ekonomik etkisini hissettirebilmek yönünde olacaktır.
"ÖZ KAYNAKLARIMIZI EKONOMİYE KAZANDIRACAĞIZ"
2016'daki Milli Enerji ve Maden politikasının en önemli adımlarından birisiydi. YEKA'lardan örnek verdim yerli ekipman üretimi sonuçlarını vermeye başladı. O dönemin stratejisi içerisinde bir başka husus petrol ve doğal gaz aramacılığında yine kendi imkanlarımızla kendi sondak gemilerimizle sismik gemilerimizle arama kabiliyeti geliştirmekti. Bunun da neticelerini hem Gabar'da hem Karadeniz'de ilk aşamada almış vaziyetteyiz.
Türkiye bugün 1 milyon varil petrol ihtiyacı olan bir ülke. Günlük bir milyon varil ihtiyacımız var ham petrol olarak. Biz Gabar'ı tam olarak devreye aldığımızda yaklaşık 200 bin varile çıkacağız. Bugün itibariyle 75 bin varil üretiyoruz. Bu yıl sonuna kadar 90 - 100 bin varillere ama 2024 sonunda da Gabar petrolünün tam olarak devreye girmesiyle 200 bin varil günlük bir petrol üretimine gelmiş olacağız.
Sakarya Gaz Sahası ve Karadeniz'deki keşif önem arz ediyor. İlk aşaması 20 Nisan'da karada gazı yakmak suretiyle gerçekleşti ama bu daha ilk adım. 2025-2026 yıllarına kadar mutlaka ikinci fazı gerçekleştirip en az 15 ile 20 milyar metreküp üretim rakamlarına varmak istiyoruz. Ama bizim daha çok Sakarya Gaz Sahası ve keşfine ihtiyacımız var. Karadeniz'de olabilir Akdeniz'de olabilir. Gabar gibi birkaç tane Gabar'a ihtiyacımız var. Bu noktada da yoğun bir çaba içindeyiz.
AKKUYU NÜKLEER ENERJİ SANTRALİ
İklim değişikliğiyle mücadele, dışa bağımlılığın azaltılması ve arz güvenliği için nükleerin Türkiye'nin enerji sepetinin içinde yer alması gerektiğini dile getiren Bayraktar, "Akkuyu, 27 Nisan'da yakıtın sahaya gelmesiyle nükleer tesis statüsü kazandı. İnşallah, 2024 yılında ilk elektriği bu sahadan, ilk reaktörden üretmek istiyoruz. Böylece, takip eden yıllarda da diğer reaktörlerin devreye girmesi suretiyle yaklaşık 4 reaktörle Türkiye'nin elektrik talebinin yüzde 10'u Akkuyu'dan karşılanmış olacak." diye konuştu.
Yeni nükleer enerji projelerine ilişkin ise Bayraktar, şunları kaydetti:
"Trakya projesi için ağırlıklı olarak Çin Halk Cumhuriyeti ve ilgili şirketlerle görüşüyoruz. Müzakerelerimiz önemli bir olgunluk seviyesine ulaşmış durumda. Bir diğer proje Sinop'ta da Rosatom ile yıllardır devam eden çalışmalarımız var. Güney Kore de bu konuyla alakalı olan tecrübelerini ülkemize yansıtmak istiyor. Onlarla da görüşmelerimiz devam ediyor. Bunları da önümüzdeki aylarda neticelendirmek ve bu konuda sahada fiili çalışmalara başlamayı hedefliyoruz."
Bakan Bayraktar, ayrıca küçük modüler reaktörler konusunda da ABD ve İngiltere ile işbirliği konusunun değerlendirildiğini söyledi.
Türkiye'nin 2053'te karbon nötr olma hedefine de değinen Bayraktar, "Kaynakta ve teknolojide net ihracatçı bir Türkiye hedefimiz var." dedi.