Jeopolitik gerginliklerin korumacılığı beraberinde getirebildiğine dikkati çeken Şimşek, şu ifadeleri kullandı:
"Bu küresel büyüme açısından olumsuz bir trend olur. Ama hikayeniz güçlüyse ülke olarak yani önemli bir yapısal dönüşüm içerisindeyseniz, sağlıklı politikalarla yolunuza devam ediyorsanız her zaman için o sıkıntılı ortamlarda bile o sıkıntıları ciddi bir avantaja, bir fırsata dönüştürmek mümkün. Umarım tabii bu gerilimler, gerginlikler çok daha büyük kırılmalara yol açmaz. Meşhur bir filozof 1930'lu yıllarda şöyle diyor. 'Eski dünya ölüyor. Yeni dünya doğum sancıların sancısında. Şimdi canavarlar zamanı' diye bir ifadesi var. Şimdi 1945 sonrasında, İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurala dayalı çok taraflı yeni bir dünya düzeni kuruldu. Şimdi burada çatırdamalar var. Ama yeni bir düzende henüz oluşmadı. Onun için kolay bir dönem değil. Yani bu açıdan baktığınız zaman ama Türkiye'nin çok önemli avantajları var."
"DEZENFLASYON PROGRAMIYLA BİZ YENİ BİR HİKAYE OLUŞTURACAĞIZ"
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, iki önemli trendin Kovid-19 salgını sonrası ve bu küresel, jeopolitik gerginliklerle birlikte öne çıktığına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"(Birincisi) Yakın yerden tedarik. Çünkü tedarik zincirinin çeşitlendirilmesi çok değerli hale geldi. Bir de dost, müttefik ülkelerden tedarik… Ben Türkiye'nin her iki bağlamda da çok önemli avantajlara sahip olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla Türkiye için çok önemli fırsatlar söz konusu. Bakın Türkiye'nin altyapısı bence gelişmiş ülkeler düzeyine neredeyse çıkmış durumda. Dünya Bankası'nın lojistik endeksine bakın, 38. sıradayız ve dünyadaki 91 gelişmekte olan ülkenin önündeyiz."
Şimşek, Türkiye'nin dünyadaki gelişmelerden bağımsız olarak fırsata çevirebileceği çok değerli özelliklerinin bulunduğunu kaydetti.
Türkiye'nin nüfusuna oranla sahip olduğu kişi başına düşen milli gelirine değinen Şimşek, şunları söyledi:
"Hep şunu soruyorum. Bugün de sordum yatırımcılara. Basit bir soru. Dünyada bana nüfusu 80 milyonun üzerinde olup da kişi başına milli geliri 10 bin doların üzerinde olan kaç ülke sayabilirsiniz? Tabii ki ABD var, Japonya, Almanya, Meksika, Rusya ve Çin var. Türkiye, 7'nci ülke. Bu anlamda çok fazla ülke yok. Nüfusu 85 milyona çıkartırsanız Almanya'da çıkıyor denklemden. Dolayısıyla gerçekten biz şimdi reformlarla fiyat istikrarına yönelik dezenflasyon programıyla biz yeni bir hikaye oluşturacağız. Yeni bir hikaye yazacağız. Dolayısıyla dünyadaki bu gerginliklere rağmen inşallah fırsatlarla yolumuza devam edeceğiz."
"ENFLASYONLA MÜCADELE SADECE PARA POLİTİKASI ÜZERİNDEN YÜRÜTÜLEBİLECEK BİR MÜCADELE DEĞİL"
Mehmet Şimşek, ekonomi programın ikinci önemli bileşeninin maliye politikası olduğunu vurgulayarak, maliye politikasının geçmişte Türkiye'nin en güçlü tarafı olduğunu, deprem etkileri bir kenara bırakıldığında tekrar o noktaya bu program döneminde dönüleceğini söyledi.
2026'da deprem etkisi hariç bütçe açığının yüzde 3'ün ciddi bir şekilde altında olacağını ifade eden Bakan Şimşek, şöyle devam etti:
"Dolayısıyla hem Maastricht kriterlerini yakalamış olacağız hem de aslında son 20 yılda yakaladığımız ortalamalara yakın bir açıkla yolumuza devam edeceğiz. Maliye politikası ve para politikası ahenkli bir şekilde gidecek. Çünkü enflasyonla mücadele bizim gibi ülkelerde sadece para politikası üzerinden yürütülebilecek bir mücadele değil.
Çünkü para politikasına aktarım mekanizması gelişmiş ülkelerdeki gibi çok iyi çalışmıyor bizim gibi ülkelerde. Çünkü para ikamesi var. Başka bir sürü faktör var. Bunların da farkındayız. O nedenle biz maliye politikası olarak da tabii deprem yaralarını sararken bir taraftan da para politikasını destekleyici bir noktaya gelmek arzusundayız. Onun için de zaten gereken tedbirleri aldık. Almaya devam edeceğiz."
"ÜLKEMİZİ, GELİŞMİŞ ÜLKELERLE HIZLI BİR ŞEKİLDE ARAYI KAPATAN BİR PATİKADA BÜYÜYEN NOKTAYA GETİRECEĞİZ"
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, uygulanan ekonomik programın çok önemli bir bileşeninin de yapısal dönüşüm, yani yapısal reformlar olduğuna işaret ederek, şu ifadeleri kullandı: "Vergiden tutun yatırım ortamına kadar birçok alanda 7 ana başlık altında Türkiye'nin yapısal dönüşümü için çalışmaya devam edeceğiz. Yapısal dönüşümden maksadımız verimlilik artışını sağlayacak önemli düzenleme ve uygulamalardır, doğru alanlara yatırımdır. Çünkü yatırım ve rekabet ortamının iyileştirilmesi, Türkiye'de inovasyonun ve verimliliğin anahtarıdır.
Dolayısıyla biz tekrar ülkemizi gerçekten gelişmiş ülkelerle hızlı bir şekilde arayı kapatan bir patikada büyüyen noktaya getireceğiz. Bu sene tabii ki bizim tahminlerimize göre, Türkiye yaklaşık ilk defa bu sene 1 trilyon doların üzerine çıkacağız. Yuvarlamam gerekirse (bu yıl) yaklaşık 1,1 trilyon dolarlık bir ekonomi haline geleceğiz. Bu önemli. Bu program dönemi sonunda yani 2026'da, Türkiye, 2026'da Dünya Bankasının tanımıyla yüksek gelirli gelişmiş ülkeler kategorisine girmiş olacak. Bu çok önemli bir eşik. İnanıyorum ki biz bunu başaracağız. Bunun ön koşulu fiyat istikrarıdır."
"ÇOK DAHA BÜYÜK İMKANLARI İHRACATÇIMIZIN HİZMETİNE SUNACAĞIZ"
Bakan Mehmet Şimşek, mevcut kurlarla rekabetçi olunamadığına ilişkin yorum ve kurla ilgili görüşlerinin sorulması üzerine, şu değerlendirmelerde bulundu: "Prensip olarak kur, faiz benzeri konularda yorum yapmıyorum. Bence ihracatçımızın tabii ki verimliliğe odaklanması gerekiyor. Biliyorum işin zor tarafı o ancak zaten verimli değilseniz, doğru alanlarda değilseniz, kar marjlarınız yeterli düzeyde olmayınca da zorlanıyorsunuz. Onun için verimlilik esastır. Birinci konu o. Finansmana erişim noktasında mayıs ayından bu yana ihracat reeskont kredilerini tam 10 kat arttırdık. Tamam hala belki arzuladığımız düzeyde olmayabilir. Ama hala değişik kanallardan çok ciddi çabalarımız var. Yani Dünya Bankası'ndan, Orta Doğu'dan çok daha büyük imkanları ihracatçımızın hizmetine sunacağız. O anlamda bir seferberlik anlayışı içerisindeyiz. İhracat deyince tabii aklımıza mal ihracatı geliyor. Bizim için değerli. Ama hizmet ihracatında bizim rekabet gücümüz çok büyük. Turizmde yanılmıyorsam bu sene muhtemelen Fransa ve İspanya'dan sonra dünyanın en çok turist çeken üçüncü ülkesi olacağız ve burada potansiyel çok büyük."
Şimşek, müteahhitlikte ve sağlık turizminde potansiyellerinin çok yüksek olduğunu, eğitimde çok önemli avantajlarının bulunduğunu kaydederek, "Ben bardağın dolu tarafına bakmayı tercih ediyorum." dedi.
Sadece kur üzerinden rekabet gücünün kazanılamayacağını tarihin kendilerine defalarca gösterdiğini vurgulayan Şimşek, "Esas olan verimliliktir, inovasyondur. Bu da büyük oranda yapısal dönüşümle kaynakların doğru alanlara kanalize edilmesiyle ilişkilidir." açıklamasında bulundu.
"ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE DÜZENLEMELERİ DAHA PİYASA DOSTU DÜZENLEMELERLE DEĞİŞTİRECEĞİZ"
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, bir katılımcının "ihracattan elde edilen dövizin bir kısmının TL'ye çevrildiği ve döviz rezervi belli bir miktarın üzerinde olan firmaların kredi kullanırken bazı zorluklarla karşılaştığı, bunun yatırım yapmak isteyen şirketleri zorladığı" şeklindeki yorumu üzerine şunları kaydetti: "Önemli bir konu. Arkadaşlar, peyderpey ama kararlı bir şekilde daha iyi işleyen bir piyasa mekanizmasına yönelik adımlarımıza devam edeceğiz. Birdenbire bütün düzenlemeleri biz yok varsayarsak başka sorunlar çıkma ihtimaline binaen biraz daha temkinli ama kararlı bir şekilde gitmemiz gerekiyor. Attığımız her adımda tabiri caizse duyarlılık analizi yani etki analizi yapıyoruz. Ona göre yani sadece işin matematik kısmı değil, aslında bu konulara biz sanat olarak yaklaşırız. Yani gerçekten önemli düzenlemeler yapılmış. Dönemin şartları o düzenlemeleri gerektirmiş. Önümüzdeki dönemde peyderpey biz bu düzenlemeleri daha piyasa dostu düzenlemelerle değiştireceğiz. Size net bir takvim veremiyorum ama şunu söyleyeyim; gelecek sene bu vakitlerde bu konuları inşallah konuşmuyor olacağız."