Başkan Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in daveti üzerine Nahçıvan'a gerçekleştirdiği günübirlik çalışma ziyareti sonrası yurda dönüşte uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Berat Albayrak'ın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olduğu dönemde ilk adımı atılan, İsrail gazının Türkiye üzerinden Avrupa'ya gönderilmesi ile ilgili soruyu yanıtlayan Başkan Erdoğan, en akılcı rotanın Türkiye olduğunu belirterek, çalışmalara başlandığını ifade etti.
"BİRÇOK ALANDA İŞ BİRLİĞİ YAPIYORUZ"
Basın mensubunun "ABD ziyaretlerinizde İsrail'le enerji sondaj çalışması başlatılacağını söylemiştiniz. Hatta sadece Türkiye değil, Türkiye'den Avrupa'ya da enerji aktarımının yapılacağını söylemiştiniz. Bu çalışma tam olarak Akdeniz'de nerede gerçekleşecek ve çalışmaya ilişkin bir takvim var mı? Bir de Netanyahu'nun bir ziyareti söz konusu onun tarihi belli oldu mu?" şeklindeki sorusuna Başkan Erdoğan, şu cevabı verdi:
"Ziyaret tarihi ile ilgili Dışişleri Bakanlığımızın çalışmaları devam ediyor. Zannediyorum Ekim-Kasım gibi Netanyahu'nun hastalık nedeniyle gerçekleştiremediği ve ertelenen Türkiye ziyareti yapılır. En uygun zamanda bu ziyaretin olması için görüşme trafiği devam ediyor. Biliyorsunuz bu işlerin sekreteryası Türkiye ve İsrail Dışişleri Bakanlarına ait. Ondan sonra da biz iade-i ziyaretimizi yapacağız. Türkiye ve İsrail olarak birçok alanda iş birliği yapıyoruz.
"EN AKILCI ROTA TÜRKİYE"
Yeni iş birliği alanlarının varlığı da bir gerçek. Özellikle Avrupa, Rusya-Ukrayna savaşı sonrası oluşan konjonktürün de etkisi ile sürdürülebilir enerji kaynağı arayışında. İsrail'in kaynaklarının Avrupa'ya taşınması konusunda arayışta olduğu da herkesin malumu. En akılcı rota ise Türkiye üzerinden bu kaynakların Avrupa'ya ulaştırılması.
"ÇALIŞMALARA BAŞLADIK"
Bunu son görüşmemizde de ele aldık, çalışmalara başladık. Diğer taraftan sondaj çalışmaları noktasında da iş birliği fırsatları bulunuyor. Bununla ilgili teknik çalışmaların yapılması talimatlarını ilgili arkadaşlarımıza verdik. En kısa sürede gerek Türkiye'de gerek İsrail'de yapacağımız görüşmelerde rota, takvim ve sondaj alanları gibi ayrıntıları da netleştiririz."
İLK ADIM BERAT ALBAYRAK DÖNEMİNDE ATILMIŞTI
İsrail ile ilk adım görüşmesini Berat Albayrak, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı döneminde yapmıştı.
PEKİ BERAT ALBAYRAK HANGİ MİLLİ ADIMLARI ATTI?
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kapsamında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Başkan Erdoğan'ın bir araya gelmesinin ardından doğal gazın Türkiye üzerinden Avrupa'ya taşınması meselesi dünyanın da yakın takibi altında...
Peki Erdoğan'ın "Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Berat Bey'in döneminde böyle bir adım atılmıştı. O adım kesintiye uğradı. Şimdi ise bu atacağımız adımla ilk defa Netanyahu ile bir temas kuruyoruz. Temennim odur ki bu gelişme, Türkiye-İsrail ilişkilerinde çok daha sıcak bir dönemin başlangıcı olsun." sözleriyle işaret ettiği süreçte neler yaşandı?
BAŞKA ROTALARLA İMKANSIZ
Berat Albayrak, Turkuvaz Kitap'tan çıkan "Burası Çok Önemli" isimli kitabında doğal gazın Türkiye'den Avrupa'ya taşınma projesinin önemini çarpıcı satırlarla anlatmıştı.
Albayrak, kitabın "Enerji ve Maden Diplomasisi" başlıklı bölümünde Türkiye dışında hiç bir rotanın Avrupa'ya doğal gaz taşımasının mümkün olmadığını "imkansız" vurgusuyla anlatırken İsrail ile yürütülen diplomasiyi de şu ifadelerle not düştü:
"Bakanlığımız döneminde bölgemizde enerji ticareti açısından en güncel ve önemli görülen konu Doğu Akdeniz'de İsrail tarafından keşfedilen doğalgazın Avrupa'ya taşınmasıydı. İki ülke arasındaki ilişkilerin durumu ve Rum kesiminin tutumu nedeniyle bu gazın Avrupa'ya taşınması için 'Türkiye'siz' rotalar çalışılsa da, bu kapsamda toplantılar anlaşmalar yapılsa da, farklı rotalar üzerinden Doğu Akdeniz doğalgazının Avrupa'ya taşınması fikrinin başarıya ulaşmasının imkânsıza yakın olduğunu dönemimizde defaetle dile getirdik. Ekim 2016'da, 23. Dünya Enerji Kongresi'ne ev sahipliği yaptığımız dönemde kongre katılımcılarından İsrail Enerji Bakanı Yuval Steinitz ile yapmış olduğumuz görüşmenin ikili ilişkiler açısından önemli olduğuna inanıyorum. Bu görüşme normalleşme sürecinin başlamasının ardından iki ülke arasındaki bakanlar düzeyinde ilk resmi toplantı olmuştu. Karşılıklı olarak iki ülke toplumunun ve vatandaşlarının yararına olacak projeleri somut hale getirmek için beyanlarımızı bildirdik. Başta enerji sektörü olmak üzere ekonomi alanındaki işbirliği başlıklarını da görüştük. İsrail'den Türkiye'ye doğalgaz ihracatı konusunu konuştuk. Biz ve İsrail tarafı Doğu Akdeniz havzasında huzur ve refahın tesisi için enerji kaynak- larının önemli bir potansiyeli olduğunu vurguladık."
İşte Berat Albayrak'ın kitabından doğal gazın Avrupa'ya Türkiye üzerinden taşınması projesinin önemi:
AVRUPA'NIN VE BÖLGENİN ENERJİ GAZ GÜVENLİĞİ TÜRKİYE'DEN BAŞLAR
Neredeyse tüm konuşmalarımda, toplantılarda enerji diplomasimizi çok basit bir şekilde tanımladık; o da "kazan-kazan" ilkesinin uygulanması. Ülkemize ve diğer paydaşlara fayda sağlamayacak hiçbir işbirliği ve proje içinde olmadık.
Enerji diplomasisi konusunda ülkemizin jeopolitik konumu ile ilgili hep şu tezi savunduk: "Avrupa'nın ve bölgenin enerji arz güvenliği Türkiye'den başlar." Türkiye yalnızca bir coğrafi bölge değil, aynı zamanda Doğu ve Batı'yı birbirine bağlamanın ötesinde çok daha büyük bir misyona ve vizyona sahip. Türkiye, bölgedeki siyasi istikrarın da temel unsurudur. Dolayısıyla, diğer her konuda olduğu gibi enerji konusunda da ülkemizi dışarıda tutmaya çalışan, ülkemize yan roller biçen hiçbir denklem ve paradigma hem siyasi açıdan hem de ticari açıdan uzun vadede hayatta kalma şansına sahip değildir. Türkiye, Doğu ve Batı arasında doğal bir enerji köprüsüdür. Diğer ülkeler kısa ve orta vadede farklı alternatifler ve farklı denklemler üzerinde çalışsalar da dönüp gelecekleri noktanın burası olduğunu çok net bir biçimde biliyorlar.
BARIŞIN VE İSTİKRARIN TESİSİ TÜRKİYE'DİR
Bölgemizde doğal kaynaklar açısından zengin ama siyasi olarak istikrarsız ülkeler var. Bu ülkelerdeki çatışmaları körüklemek ya da izlemek yerine çözüm odaklı işbirliğini ön planda tutan yaklaşımlar geliştirilmelidir. Türkiye bu anlamda barışı ve istikrarın tesisini mümkün kılan yapılar inşa edilmesi için çaba sarf etmiştir. Sonuç olarak yine aynı şeyi söylemek istiyorum: Yürüttüğümüz enerji diplomasisinin temelinde enerji kaynaklarının ihtilaf ve çatışmaların kaynağı değil, aksine barış ve istikrarın kaynağı olabileceği paradigması vardı. Bu yaklaşımla Rusya'dan ülkemize ve Avrupa'ya doğalgaz arzı için Türk Akımı Projesi ile ilgili tüm süreçler hızlı bir şekilde tamamlandığı gibi, Gazprom'dan temin edilen doğalgaz fiyatının Avrupa fiyatları ile karşılaştırılarak indirilmesi ile ilgili görüşmeler başarılı bir şekilde tamamlandı.
"İHTİLAFLARI ÇÖZÜM YOLU DİPLOMASİ"
Rusya, Doğu Akdeniz ve Azerbaycan'dan ülkemize ve Avrupa'ya doğalgaz temini hususunda yaptığımız görüşmeler ve çalışmalar yanında Irak ile de çalışmalarımız oldu. Gerçekten de Irak gerek hidrokarbon kaynaklarının zenginliği sayesinde gerekse tarihi bağlarımız sebebiyle hem ülkemizin hem de diğer ülkelerin hidrokarbon temininde önem arz eden bir ülke konumundadır. Irak Merkezi Hükûmeti ile Irak Bölgesel Kürt Yönetimi arasındaki ihtilaflar maalesef bu ülkenin hidrokarbon kaynaklarını kendi ihtiyaçlarını karşılamak ve yurt dışına ihraç etmek üzere kullanmasını engellemektedir. Bu ihtilafların da herkesin menfaatine olacak şekilde çözülmesinin gerekliliğine tüm kalbimizle inanıyoruz. Bu çözüm Irak'ın ekonomik olarak güçlenmesine, terörün sona ermesine, bölgede barış ve huzurun sağlanmasına önemli katkı sağlayacakt��r. Bu bakışla, Irak'la yakından ilgilendik, tüm taraflarla görüşmeler yaptık, çözüme katkı yapmaya çalıştık. Irak ile aramızdaki ihtilafların da iki kardeş ülkenin kadim geçmişine yakışır şekilde dostane çözümlenmesi için yoğun çaba gösterdik. Eminiz ki bu çalışmalar meyvesini verecek ve Irak enerji kaynaklarının tamamını en doğru şekilde değerlendirmeye başlayacaktır. Bu sadece Irak'ın zenginleşmesini sağlamayacak, aynı zamanda ülkemizin enerji kaynak çeşitliliğini de artıracak ve bölge barışına katkı sağlayacaktır.
"İLK YURT DIŞI SEYAHATİMİ ÇİN'E YAPTIM"
Bakanlığım döneminde ilk yurt dışı seyahatimi Çin'e yaptım. 2018 yılında yaptığımız daha sonraki seyahatte de birçok kamu kurumuyla, şirketlerle ve finans kuruluşlarıyla üst seviyede görüşmeler gerçekleştirdik. Daha önce de değindiğim gibi, SPIC ve SNPTC gibi Çinli şirketler ve Çin Atom Enerjileri İdaresi ile üçüncü nükleer santral konusunda da müzakereler yaptık. Bu kurumlar ile insan kaynakları ve eğitim konularında işbirliği yapmak için mutabakata vardık. Dünyanın en büyük elektrik iletim/dağıtım şirketi olan State Grid Şirketi ile Türkiye iletim sisteminin iyileştirilmesi ve modernizasyonu ile alakalı iyi niyet anlaşması imzaladık. Yenilenebilir enerji alanında Çin'in önde gelen şirketlerini ülkemizde yatırım yapmaları için davet ettik. Başta dünyanın en büyük bankası ICBC olmak üzere birçok Çinli finans kuruluşu ile temaslar gerçekleştirdik. Bu çabaların neticesi olarak güneşten rüzgâra, nükleerden bora birçok alanda Çinli şirketler kayda değer adımlar attılar.
ANLAYIŞIMIZ KAZAN - KAZAN
Enerji ve maden diplomasisinden bahsettiğimiz bu bölüme şunu da eklemek gerekir: ABD ve AB ile İran arasındaki ihtilaflar, üçüncü ülkelerin İran ile her konuda olduğu gibi enerji alanında da iş birliğinin önündeki büyük bir engel olarak durmaktadır. Bizim görüşümüze göre İran'ın hidrokarbon kaynaklarından hem kendisinin hem de diğer ülkelerin istifade etmesi ikili ve çok taraflı ilişkilerin gelişmesine ve bölgede normalleşmenin, barış ve zenginliğin artmasına katkı verecektir. Nitekim görevde bulunduğumuz dönem zarfında, bu konuda da kazan- kazan anlayışı ile bir çözüme ulaşılması için elimizden gelen her türlü yapıcı ve tarafsız desteği vermeye gayret ettik.
ENERJİ DİPLOMASİSİNE KATKI
Şanghay İşbirliği Örgütü Enerji Kulübü'nün 2017 dönem başkanlığını üstlendik. Dünya enerji üretim ve tüketiminde en büyük paya sahip olan bu birlik içinde, ana üyelerin dışındaki ilk dönem başkanı olduk. Bu dönem başkanlığı, enerji işbirliklerimizin derinleşmesine ve enerji diplomasimizin güçlenmesine katkı sağladı.
Sektördeki tüm paydaşlarımız ve sivil toplum kuruluşlarımızın katkısı ile "Enerji'nin Olimpiyatları" olarak adlandırılan iki büyük organizasyonu Türkiye'de gerçekleştirdik. Bunlardan ilki 2016 yılındaki Dünya Enerji Kongresi'ydi. İkincisi ise 2017 yılında ev sahipliği yaptığımız Dünya Petrol Kongresi oldu. Çok sayıda devlet başkanı, onlarca bakan, dünyanın en büyük enerji şirketlerinin yöneticileri ve karar verici konumda olan profesyoneller enerjinin geleceğini, petrolün ve hidrokar- bon kaynakların geleceğini İstanbul'da konuştu. Türkiye'nin enerjideki potansiyelini, hedeflerini, stratejilerini burada bizden dinlediler.
Bunun dışında ABD'den Katar'a, Cezayir'den Nijerya'ya, AB'den Mısır'a, Güney Amerika'dan Özbekistan'a, Afrika'dan Pakistan'a birçok bölge ve ülkede enerji ve maden alanında ülkemizin ve paydaşlarımızın ortak menfaatine hizmet edecek çok sayıda görüşme ve işbirliğine imza attık. Bu manada ekilen tüm bu tohumların önümüzdeki yıllarda hem diplomatik hem de ekonomik anlamda çok güzel meyveler vereceğine tüm kalbimizle inanıyoruz.