DAHA KEMER SIKMAMIZ GEREKECEK Mİ?
Vatandaş zaten daha ne kadar kemer sıkacak ki? Sıktık, yeterince de sıkı olduğumuzu düşünüyoruz bu konuda. Parasal sıkılaşmanın sonuna geldiğimizi belirtmiştik. Bu sıkılığın bir lokma, bir müddet korunması lazım. O geçiş döneminde de işte bütün paydaşların, toplumun, milletin maliyetini en aza düşürecek şekilde, ihracatçıya ve yatırımcıya destek gerekiyor. Şimdi hiçbir Merkez Bankası duydunuz mu? Saat 14:00'da PPK kararını açıklıyoruz. 14:01'de hemen reeskont kredilerinde yüzde 25.93'le sabitledik diyoruz. Yatırım taahhütlü avans kredilerinde 300 milyar liralık kredi limiti açtık diyoruz. Amaç işçiyi, işgücünü korumak. İhracatçı ve yatırımcı üzerinden sanayici üzerinden işgücünü korumak. O yüzden buluşmalarımın temel nedeni bu. Normalde niye, bizim işimiz değil ki. İkincisi dediğim gibi toplumsal yatırım notuyla dar gelirliye de bizim çok fazla bir aracımız yok, halkın kesimlerine inebilmek için TCMB olarak. Sanayiye vesaire destek verecek araçlar var. Toplumsal yatırım notunu biz o çerçeve olarak geliştiriyoruz şimdi sosyal yardımlaşma olarak. Orada destek vermek istiyoruz. Yani bunu hep beraber herkesin ortak Türkiye'sini ortak çözüm kümesini maksimize edecek şekilde dezenflasyona en hızlı şekilde götürmemiz lazım. Zaten önümüzdeki yıl bu zamanlar bunları konuşmuyor olacağız.
DOLARDA YATAY BİR SEYİR VAR. BİR MÜDAHALE SÖZ KONUSU MU?
Hayır. Dolara bir müdahale yok. Hatta bir müdahale olsa rezerv bu kadar artmaz. Şimdi biz üç nedenden dolayı piyasadayız. Birinci döviz cinsinden olan KKM. Mesela ABC bankasında Fırat beyin hesabı var. Şimdi genellikle bunların yüzde 75-80'i yenileniyor. Yüzde 15 üzeri TL'ye geçiyor. Yüzde 5'lik kesim hâlâ anlayamadığım sebeplerden dolayı dövize gidiyor. Çünkü böyle bir faizle dövize geçmesi matematiksel olarak saçma. Burada üç ayda bir yenileme dönemleri geliyor. Ve yüzde 5 için TCMB'nin piyasaya döviz sürmesi gerekiyor. Biz de doğrudan ABC bankasına satış yapıyoruz. Yani bundan dolayı çok küçük satışlar var. Ocakta bunu yine yapacağız mesela.
YANLIŞ ANLAŞILIYORUZ
İki, ihracatçısınız 100 dolarlık ihracat yaptınız. Bunun 40 dolarını bana satmak zorundasınız. Mevzuat gereği. Ben de dönüyorum ertesi gün ne yapıyorsunuz? İthalat yapıyorsunuz, devamı için ben sizden alıyorum sonra bir daha satıyorum size ertesi gün. Burada da biz yanlış anlaşılıyoruz müdahale diye. Bir de bunun dışında limitlerden dolayı sığlaşabiliyor piyasa. Orada çok cüzi satış ve alışlarda ufak bir oyuncu kuru oynatabiliyor. Biz de her merkez bankası gibi küçük müdahalelerde bulunuyoruz.
BİR MARKETE GİDİP ALIŞVERİŞ YAPMA FIRSATI BULABİLİYOR MUSUNUZ?
Tabi, çok sık gidiyorum. Ama beni tanıyamazlar. Saçımı topluyorum, at kuyruğu yapıyorum. Eşofmanlarımı da giyiyorum. Kimse tanımıyor. Hem 'ucuz' ürün satmasıyla bilinen marketleri hem orta halli marketleri hem de sayıları daha az olan özel ürünler satan ve 'pahalı' olan marketleri geziyorum.
BİR MERKEZ BANKASI BAŞKANI MARKETTE İLK NEYE BAKAR?
Ben markette patatesin, kırmızı etin ve sütün fiyatına bakıyorum. Ekmek, süt ve akaryakıtın enflasyonda ciddi bir etkisi var. Aynı ürünü farklı fiyata satan market gördüğüm zaman bunu onlara soruyorum. Sonuçta iki adım ötedesin. Biz normal dışarıdan alınan yoğurt yemiyoruz, mayalıyoruz. Süt fiyatları bazen markette artmıyor ama TÜİK istatistiklerinde arttığını görüyorum. Apartman görevlimiz olan Sadık Abi'ye de çoğu zaman fiyatları soruyorum. Onu sorguya çekiyorum. Ben 'indi' diyorum. O 'inmedi' diyor. Sürekli "Fiyatlar inmedi, istersen git şu soğanın fiyatına bir bak" diyor.
YILLARCA ABD'DE YAŞADIKTAN SONRA BURAYA DÖNÜNCE BİR DÜZEN KURMAK, UYUM SAĞLAMAK ZOR OLDU MU?
Buraya geldiğimde arkadaşlardan özellikle rica ettim. "Bakın bu kurumda yeniyim. 22 yıldır burada değilim. Sizden bir ricam olacak. Şimdi vaktimiz az ama işimiz çok. Size bir soru sorduğum zaman ne olur bana 'gri' cevaplar vermeyin. Beyazsa beyaz, siyahsa siyah" dedim. Şunu da belirteyim. ABD'de çalışırken de Türkiye için danışmanlık yapıyordum. Goldman'da çalışırken burada birkaç organize sanayi bölgesini ziyaret etmişliğim de var. Çok uzak değildim. Türkiye'ye geldiğim ilk zamanlar paramız yoktu tabi, her zaman gelemiyorduk anca annemi getirttirirdim. Hele Princeton'dayken, hiç yoktu. Uçak biletleri de gitgide pahalandı, bulunmuyordu. Sonra Allah nasip etti sağ olsun Goldman'da belli bir yerden sonra senede bir ya da iki defa gelip gidiyordum. Hem aileyi ziyaret edebiliyorum hem de ne olup bitiyor görebiliyordum.