"İSTİHDAMDA EN UFAK BİR SORUN YOK"
Türkiye ekonomisinin geneline bakıldığında bir yavaşlama bulunduğunu ama iddia edildiği gibi bir daralma olmadığını belirten Şimşek, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:
"Ekonomi istihdam yaratmaya devam ediyor. En son ağustos işsizlik yüzde 8,5'e düştü. Son 1 yıla bakın. Son 12 ayda Türkiye ekonomisi kaç kişiye istihdam sağlamış? 1,1 milyon kişiye istihdam sağlamışız. Son 20 yılın ortalamasına baksanız, yıllık istihdam artışı yaklaşık 700 bin. Yani son 20 yılda ortalama 700 bin civarında istihdam yaratmışken, son 12 ayda 1,1 milyon istihdam sağlamışız ve işsizlik oranı yüzde 8,5'e düşmüş. Dolayısıyla burada istihdamda en ufak bir sorun yok ve biz önümüzdeki 3 yıl için yani 2025-2027 döneminde ortalama 750 bin civarında istihdam yaratmayı hedefliyoruz. Dolayısıyla ekonomideki bütün bu iyileşmeler henüz istihdamdan ödün verme noktasına gelmemiş. Biz yumuşak bir şekilde bir taraftan enflasyonu düşürmeye çalışıyoruz, bir taraftan bütçe dengelerini iyileştirip, bir taraftan Türkiye'nin makro finansal risklerini azaltmışız, bir taraftan da istihdam konusunda hassasiyet göstermişiz."
"ENFLASYONU TEK HANEYE DÜŞÜRMEDEN ASLA RAHATLAMAYACAĞIZ"
Şimşek, dezenformasyon politikası nedeniyle ekonomide öngördüklerinden daha fazla yavaşlama olması durumunda istihdama yönelik ilave tedbir alacaklarını bildirerek, "Ama bizim için en büyük öncelik kalıcı şekilde yüksek büyümedir. Ama bunun da ön koşulu fiyat istikrarıdır. Biz enflasyonu tek haneye düşürmeden asla rahatlamayacağız, rahatlayamayız." ifadelerini kullandı.
Enflasyonu düşürme sürecinde büyümeden vazgeçileceği varsayımı olduğunu belirten Şimşek, "Biz enflasyonu aşağı indirmezsek, büyüme oranı zaten aşağı gidecek. Kalıcı şekilde refah yaratmanın yolu verimlilikten geçer, inovasyondan geçer. Ama bunun ön koşullarının başında fiyat istikrarı, bütçe disiplini, yapısal reformlar geliyor. Bizim program para ve maliye politikasından ibaret değildir. Kim bunu iddia ediyorsa büyük haksızlık yapıyor. Ya bir zahmet edip bizi dinlesinler ya da şu programı bir okusunlar." diye konuştu.
Bakan Şimşek, şok terapi uygulayıp uygulamadıklarına yönelik soru üzerine, hükümetin depremin yaralarını sarmayı önceliklendirdiğini vurgulayarak, "Geçen sene bütçe açığı yüzde 5,2 idi. Bu açığın 3,6 puanı yani 3'te 2'si deprem harcamaları kaynaklı. Milli gelire oran olarak deprem hariç yüzde 1,6'lık açık yüksek mi? Neye göre yüksek bir açık? Deprem yaralarını sarmayı önceliklendirdik, önceliklendirmeye devam edeceğiz. EYT'yi çıkartırsanız ortada bütçe açığı kalmıyor. Bütçede yoğun bir çaba içerisindeyiz, çok önemli tedbirler aldık." ifadelerini kullandı.
Bütçe açığını daraltarak, yönetilen yönlendiren fiyatlarda hassasiyet göstererek gerekeni yaptıklarını ve yapmaya devam edeceklerini aktaran Şimşek, "Biz daraltıcı bir maliye politikası uyguluyoruz. Önemli olan gelecek enflasyon. Geçen sene bütçe açığını bu sene için yüzde 6,4 öngörüyorduk, yüzde 4,9'da tamamlamışız. Gelecek sene yüzde 3,1 görüyoruz. Büyüme de yavaşlama dahi devam etse yüzde 3 civarı bir açığı yakalamak için elimizden gelen her şeyi yapacağız." değerlendirmesini yaptı.
"ARAÇ KİRALAMALARI YÜZDE 15 AZALDI"
Şimşek, kamuda alınan tasarruf tedbirleriyle kiralık araçların ocak-ekim döneminde yüzde 15 azaltıldığını, personel genişlemesinin durdurulduğunu bildirerek, "Yakında Özelleştirme İdaresi, kamunun mülkiyetindeki araçların satışına başlayacak. En son 1000 civarında araç özelleştirmeye devredilmişti. Biz, kiralamaları inceliyoruz, zaruri kiralamalar dışında izin vermiyoruz. Biz harcamaları kontrol etmeye devam edeceğiz. Hiçbir bakanlık kendisine tahsis edilen harcamaların üzerine çıkamayacak." ifadelerini kullandı.
Cari dengedeki iyileşmeye dikkati çeken Mehmet Şimşek, şunları kaydetti:
"Enerji, sanayi ve dijital dönüşümle bunu kalıcı hale getireceğiz. Cari açığın 10 milyar dolar civarına düşmüş olması bu programın önemli bir çıktısıdır. Brüt rezervlerimiz 98,5 dolar civarından 157 milyar dolar civarına çıktı. Net rezervde 100 milyar doların üzerinde artış var. Türkiye'de rezerv yeterliliğini bir endişe kaynağı olmaktan çıkarttık. Türkiye'nin risk primi geçen sene mayısta 700 baz puanın üzerindeydi. Şu an 270 baz puan. Ülkenin risk priminin 200'ün çok altında olması lazım ama oraya varacağız."
Şimşek, KKM'nin 59 haftadır kesintisiz düştüğünü, Türkiye'nin bilanço risklerinde 200 milyar dolarlık iyileşme olduğunu, Türkiye'nin kredi notunun bu sene 5 kez artırıldığını anımsatarak, sözlerini şöyle tamamladı:
"Dünyada 3 ayrı kuruluş tarafından kredi notu artırılan tek ülkeyiz. Gri listeden çıktık. Program çalışıyor, sonuç veriyor. Milletimiz bize güvensin. Siyaseten farklı bakanlar var. Ama ülkenin başarısını da görmek lazım. Ülke çok mesafe katetti. Takdir ederler, etmezler. Burada bir başarı var. Önemli olan bunun devam etmesi ve bu konuda kararlılık."