Turkuvaz Medya tarafından düzenlenen "Finansın Geleceği Zirvesi & Para Sohbetleri" finans ekosistemini bir araya getirdi. Zirve, finansal regülasyonlardan yeni bankacılık modellerine, sürdürülebilir finansmandan kripto varlıklara kadar sektörün geleceğini şekillendirecek kritik konulara ev sahipliği yaptı.
Finansın Geleceği Zirvesi, Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanı Prof. Dr. Göksel Aşan, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkanı Şahap Kavcıoğlu, SPK Başkanı İbrahim Ömer Gönül, Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Alpaslan Çakar, Türkiye Katılım Bankaları Birliği Başkanı Onur Gök ve davetlilerin katılımıyla başladı.
Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı İbrahim Ömer Gönül, pay senetlerinde 7 milyon civarında yatırımcı bulunduğunu, yatırım fonlarında 5,4 milyon yatırımcıya ulaşıldığını bildirdi. Gönül, sermaye piyasalarının gelişimi açısından son birkaç yılda önemli işler yaptıklarını ve yapmaya devam ettiklerini, bu dönemde piyasalara olan yatırımcı ilgisi ve talebinin arttığını söyledi.
"Pay senetlerinde 7 milyon civarında yatırımcı bulunurken, yatırım fonlarında 5,4 milyon yatırımcıya ulaştık." diyen Gönül, şunları kaydetti:
"Borçlanma araçları, bireysel emeklilik sistemi ve benzeri araçlar yoluyla da yaklaşık 36 milyon vatandaşımız doğrudan veya dolaylı olarak sermaye piyasalarının içerisinde bulunuyor. Son 3 yılda 127 şirket halka arz edilirken, bu şirketler piyasadan yaklaşık 156 milyar lira fon sağlayabildi. Bu yıl halka arzı tamamlanan 33 şirket piyasadan toplam 57,4 milyar lira fon sağladı. Şirketlerimiz 2023 yılında 888,7 milyar lira tutarında borçlanma aracı ve kira sertifikası ihracı yaptılar. 2024 yılında 1,6 trilyon lira tutarında borçlanma aracı kira sertifikası ihracını gerçekleştirdik. Sermaye Piyasası Kurulu olarak girişimcilerimize destek vermeye devam ediyoruz. Girişim sermayesi yatırım fonlarının büyüklüğü 200 milyar lirayı aştı. Girişim sermayesi yatırım ortaklarının aktif büyüklüğü de 41 milyar liranın üzerine çıktı. Menkul kıymetli yatırım fonlarında yönetilen varlık miktarı 2024 yılında 3,7 trilyon lirayı aştı."
Gönül, 2024'ün birçok düzenlemeyi yaptıkları ve önemli çalışmaları hayata geçirdikleri bir yıl olarak tarihe geçtiğini, toplumun her kesimine ücretsiz finansal eğitim imkanı sunan finansal okuryazarlık platformunun hayata geçtiğini, bakanlıklar, kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşlarıyla imzaladıkları finansal okuryazarlığın yaygınlaştırılmasına yönelik işbirliği protokollerine devam ettiklerini anlattı.
Ülke çapında finansal okuryazarlığın yaygınlaştırılması amacıyla Kurulca finansal okuryazarlık seferberliği başlatıldığını ve birçok şehirde öğrenci, genç ve kadınlarla buluşmaya devam edildiğini ifade eden Gönül, ayrıca e-başvuru sistemini hayata geçirdiklerini aktardı.
Gönül, e-başvuru sistemiyle kurul mevzuatına tabi tüm kuruluş ve şirketlerin son 6 ayda yaklaşık 2 bin başvuruyu elektronik ortamda yaptığını belirtti.
"YILIN EN ÖNEMLİ DÜZENLEMELERİNİN BAŞINDA KRİPTO VARLIK SAĞLAYICILARI DÜZENLEMESİ GELİYOR"
SPK Başkanı Gönül, bu yılın en önemli düzenlemelerinin başında kripto varlık sağlayıcıları düzenlemesi geldiğini, temmuzda Sermaye Piyasası Kanunu'nda yapılan değişiklikle artık kripto varlıkların SPK'nin himayesi ve gözetiminde olduğunu dile getirdi. Gönül ayrıca bu konuda 2025 yılında da bir düzenleme adımı daha atılacağını bildirdi.
Bir diğer düzenlemenin ise girişim sermayesi yatırım fonlarına yönelik düzenleme olduğuna işaret eden Gönül, şunları kaydetti:
"Bireysel emeklilik fonlarından girişim sermayesi, yatırım fonlarına aktarılacak askeri yatırım tutarının arttırılmasını öngören düzenlememiz ile girişimcilik ekosistemine katkı sağlayacak diğer bir önemli gelişmeyi sağlamış olduk. Gayrimenkul yatırım fonlarının konut üretiminde finansmana katkı sağlayabilmeleri amacıyla proje gayrimenkul yatırım fonlarına ilişkin düzenlemelerimizi de bu sene hayata geçirdik. Aracı kurumlara yönelik olarak bu yıl düzenlememize de aracılık sektöründe sisteme girişte aracı kurumların asgari kuruluş sermayesini 300 milyon lira olarak belirlemiştik. Bu düzenlemeyle aracı kurumların güçlü öz sermaye yapısına kavuşmalarını destekliyoruz."
31 YIL SONRA BİR İLK
Kurulun 31 yıl sonra iki aracı kurumun kuruluşuna izin verdiğini dile getiren Gönül, "Kurulumuzun bu dönemde yoğunlaştığı başka bir alan da sürdürülebilirlik oldu. Uluslararası piyasalarda ve Türkiye sermaye piyasalarında yenilikçi tematik borçlanma teveccühü artmaktadır. Yeşil finansman ve sürdürülebilir yatırımlara yönelik düzenlemeler sayesinde ekonomi sadece büyümekle kalmamış, sürdürülebilir bir yapıya kavuşma yolunda önemli adımlar atmıştır." ifadelerini kullandı.
Şirketlerin bugüne kadar yeşil ve sürdürülebilir temalı borçlanma araçlarına ilişkin toplam ihraç tutarının 350 milyar liraya ulaştığını vurgulayan Gönül, çok kısa bir zaman sonra sürdürülebilir ve toplumsal etkiyle ilgili olarak bir rehberliği daha hayata geçireceklerini söyledi.
Gönül, "Kurulumuzun yenilikçi ve kararlı çalışmaları sayesinde Türkiye sermaye piyasalarının uluslararası alandaki itibarının her geçen gün arttığına inanıyoruz. Bu başarıların devamını sağlamak ve ekonomimizi de daha ileriye taşımak için hep birlikte çalışmaya devam edeceğiz." dedi.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Şahap Kavcıoğlu, katılım finansın gelişimi desteklemek üzere katılım kalkınma ve yatırım finans kuruluşlarının kurulabilmesine imkan sağlayacak düzenlemeleri hayata geçirmek üzere olduklarını belirterek, "2025 yılında sektörümüzü küresel standartlara tam uyumlu hale getireceğine ve rekabet gücümüzü artıracağına inandığımız düzenlemelere yönelik çalışmalarımızı sürdüreceğiz." dedi.
BDDK Başkanı Kavcıoğlu, konuşmasına güçlü sermaye yapıları ve etkin risk yönetimi tecrübeleriyle dikkati çeken bankaların genel görünümüne dair bilgiler vererek başladı.
Sektörün Ekim 2024 itibarıyla sermaye yeterlilik oranının yüzde 18,1 ile yasal sınır olan yüzde 8'in ve yüzde 12'lik hedef oranın üzerinde olduğunu belirten Kavcıoğlu, sektörün karlılık seviyelerinin öz kaynağa katkı sunmaya devam ettiğini ve dönem net karının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 6,1 artarak 516 milyar liraya ulaştığını vurguladı.
Kavcıoğlu, söz konusu dönemde, kredilerin 15,4 trilyon lira, mevduat büyüklüğünün ise 18,2 trilyon liralık büyüklüğe ulaştığına işaret ederek, şöyle konuştu:
"Ekim ayı sonu itibarıyla son bir yılda yüzde 144 seviyesinde olan yurt dışı borçların yenileme oranının, sektörümüzün yabancı finansman kaynaklarına erişim konusundaki gücünü bir kez daha ortaya koyduğunu belirtmek isterim. Kredilerin takibe dönüşüm oranı yüzde 1,8 ile, yüzde 3,2 olan tarihsel ortalamanın altında seyrediyor. Ayrılan yüksek miktardaki karşılıklar sayesinde, kredi kartları kaynaklı artan takipteki bireysel kredilerin banka mali bünyelerine ilave bir olumsuz etkisi şu an için beklenmiyor. Bununla birlikte, gelişmeleri yakından takip ederek gelir düzeyine ve ihtiyaca göre hanehalkını ve bankalarımızın mali durumunu destekleyecek kararlar da alıyoruz. Örneğin geçtiğimiz aylarda bireysel kredi kartı ve tüketici kredilerine yapılandırma imkanı getirerek, finansal tüketicilerin borçlarını ödeyebilme kabiliyetlerini artırırken bankaların da aktif kalitesini desteklemiş olduk."
"İŞ YAPIŞ ŞEKİLLERİNİN DEĞİŞTİĞİ VE İŞBİRLİĞİNİN VAZGEÇİLMEZ HALE GELDİĞİ BİR DÖNÜŞÜMÜN EŞİĞİNDEYİZ"
İş yapış biçimlerinin değiştiği ve işbirliğinin vazgeçilmez hale geldiği bir dönüşümün eşiğinde olunduğuna dikkati çeken Kavcıoğlu, bu dönüşümü temelde küresel ekonomik gelişmeler, jeopolitik belirsizlikler, iklim krizi ve sürdürülebilir ekonomiye geçiş süreci, dijital dönüşüm, veri ve bilgi teknolojilerinin güvenliğinin artan önemi, kripto varlıklar, fintek gibi yeni iş modelleri ile genç kuşakların farklı tercihleri ve davranış şekillerinin tetiklediğine vurgu yaptı.
Kavcıoğlu, bu dönüşümü tetikleyen unsurlara değinerek, "Birbirine giderek daha fazla bağlanmış ve teknolojiye daha bağımlı hale gelmiş bir finansal sistemde, saydığım hususlardan kaynaklanan risklerin yönetimi de önemli hale geliyor. Teknolojinin, kuruluşlarımızın kültürüne entegre edilmesi de bu dönüşümün başarısında kritik bir rol oynuyor. Finans ekosisteminin aktörleri arasında artık sadece bankalar ve yatırım fonları değil, fintek girişimleri, dijital bankalar ve veri odaklı büyük teknoloji platformları da bulunuyor." ifadelerini kullandı.
Demografik değişim ve yeni nesillerin farklılaşan ihtiyaçlarının finans dünyasının iş planlarını, ürünlerini ve beceri setlerini yeniden şekillendirmeye zorladığını belirten Kavcıoğlu, bu değişime finansal sistemin tüm paydaşlarının hızla uyum sağlamasının hayati bir önem taşımakta olduğunun altını çizdi.
Kavcıoğlu, BDDK çalışmaları hakkında şu bilgileri paylaştı:
"BDDK olarak finans sektöründe güvenin tesis edilmesine yönelik sorumluluğumuz ışığında gerekli çalışmaları yapmaya devam ediyoruz. Değişime sadece tepki vermekle kalmayıp, dönüştürücü bir şekilde eyleme geçen bir otorite olarak üzerimize düşeni yapmaya da devam edeceğiz. Bu dönüşümün kolay olmayacağının ve sorumluluk gerektirdiğinin elbette farkındayız. Ancak sektörümüzün bu sürecin getireceği fırsatları değerlendirebileceğine de inanıyoruz. Geleceği inşa etmedeki başarı için sadece yeniliklere açık olmak yetmez. Bu yenilikleri doğru yorumlayabilmek ve kurumsal kültürle bütünleştirmek de gerekir. Türkiye'nin geleceği de, bu vizyonla, yerel avantajlarımızı küresel fırsatlara dönüştürme becerimizle şekillenecektir. Finansal teknolojiler ile sürdürülebilirlik odaklı stratejileri, Türkiye'yi bölgesel bir finans merkezi haline getirecek anahtar unsurlar olarak görüyoruz."
"BANKACILIK SEKTÖRÜNE YENİ GİRİŞLERİ ÖNEMSİYORUZ"
Finansal sektöre yapılacak yatırımların, ürün ve teknolojilerin gelişmesi, müşteri odaklı hizmet anlayışının yaygınlaşması, finansal kapsayıcılığın artması gibi faydaları da beraberinde getirdiğine değinen Kavcıoğlu, bu açıdan bankacılık sektörüne yeni girişleri önemsediklerine işaret etti.
Kavcıoğlu, son dönemde, Türkiye'de dijital bankacılığa yönelik önemli yatırımlara şahit olduklarını belirterek, BDDK tarafından kuruluş izni verilen 6 dijital bankanın 3'ünün katılım finans kuruluşu olmasının da katılım finans sektörünün büyümesine önemli katkı sağlayacağını söyledi.
Bu çerçevede, katılım finans kuruluşlarının yüzde 15'lik sektör payı hedefine gün geçtikçe yaklaşıldığını dile getiren Kavcıoğlu, şunları kaydetti:
"Biz de, BDDK olarak katılım finansın gelişimi desteklemek üzere katılım kalkınma ve yatırım finans kuruluşlarının kurulabilmesine imkan sağlayacak düzenlemeleri hayata geçirmek üzereyiz. Ayrıca, banka dışı mali kuruluşların da katılım esaslı faaliyet göstermelerini sağlayacak düzenleme alt yapısını oluşturmak için çalışmalarımızı başlattık. Servis modeli bankacılığı alanında da yenilikçi bir adım attık ve bir bankanın servis bankası olarak hizmetlerini, bir ara yüz sağlayıcının uygulamaları üzerinden sunmasına izin vererek dijital dönüşüm süreçlerini hızlandırdık. Ülkemizde ilk kez uygulanan bu modelle geniş kitlelere güvenli bankacılık hizmetleri sunulmasını ve finansal kapsayıcılığı desteklemeyi hedefliyoruz."
Kavcıoğlu, bu süreçte, dijital kanallar üzerinden sunulan bankacılık hizmetlerine yönelik düzenlemelerin uluslararası güvenlik ve hizmet standartlarını da hayata geçirdiklerini anlattı.
Siber güvenlik alanındaki çalışmaları güçlendirerek, bankalara ve müşterilerin güvenliğini sağlama konusundaki hassasiyet ve kararlılıklarını pekiştirdiklerini kaydeden Kavcıoğlu, bu kapsamda, dolandırıcılık riskine karşı etkili mücadele edebilmek amacıyla bankaların işlem takip mekanizmaları kurmalarını zorunlu hale getiren kuralları oluşturduklarını anımsattı.
Kavcıoğlu, kimlik doğrulama ve işlem güvenliğini sağlamaya yönelik düzenlemeleri de hayata geçirdiklerini hatırlatarak, "Yaptığımız denetimler sonucunda tespit edilen sorunların çözülebilmesi için bankalara gerekli tedbirlerin alınması yönünde talimatlarımızı verdik. Bankaların bu talimatlara uyum durumlarını yakından takip etmekte ve gerekli aksiyonları almaktayız." dedi.
"BASEL 4 STANDARTLARINI DÜZENLEMELERİMİZE ENTEGRE EDECEĞİZ"
Finans dünyasının, yalnızca dijital dönüşümü değil, müşteri deneyiminden risk yönetimine kadar pek çok alanda yenilikleri aynı anda yaşadığını aktaran Kavcıoğlu, artık bilançoların ötesinde, geniş bir perspektifle sürdürülebilir değer yaratma süreçlerini yönetebilen kuruluşların diğerlerinden pozitif yönde ayrışacağı bir zaman içinde olunduğunu ifade etti.
BDDK Başkanı, 2024'te likidite ve kredi risklerinin izlenmesine ilişkin uluslararası mevzuat ile tam uyumlu iki yeni düzenlemeyi yürürlüğe koyduklarını belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
"2025 yılında sektörümüzü küresel standartlara tam uyumlu hale getireceğine ve rekabet gücümüzü artıracağına inandığımız düzenlemelere yönelik çalışmalarımızı sürdüreceğiz. 2025 hedeflerimiz doğrultusunda, finans dünyasında Basel 4 olarak bilinen standartları düzenlemelerimize entegre edeceğimizi de belirtmek isterim. Gündemimizde olan konulardan bir diğeri de bankaların kurumsal yapılarını güçlendirmek amacıyla yaptığımız düzenleme çalışmalarıdır. Bu çalışmamızla bankaların organizasyonel yapılarının faaliyet konularıyla uyumlu ve şeffaf olmasını sağlayacak bir standart oluşturmayı amaçlıyoruz. Finans sektörümüz, küresel belirsizliklere karşı gösterdiği dayanıklılık ve uluslararası standartlara uyum kapasitesiyle örnek teşkil etmektedir. Önümüzdeki dönemde bu yapıyı daha da güçlendirmek için yenilikçi yaklaşımlarımızı sürdüreceğiz. Çünkü finansal sistemimizi dönüştürmeyi bir tercih değil yarının dünyasında kaçınılmaz bir gereklilik olarak görüyoruz."
"2027 YILINDA MİLLİ GELİRİMİZİN 1.8 TRİLYON DOLAR SEVİYESİNDE OLMASINI HEDEFLİYORUZ"
2023 döneminde yıllık ortalama yüzde 5.9 büyüme oranıyla yüzde 2.6 olan dünya ortalamasının üzerinde bir büyüme gösterdiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 2024'te de yüzde 3.5 büyüme oranına ulaşmanın hedeflendiği belirtti. Yılmaz, "Milli gelirimizin 2024 üçüncü çeyreği itibarıyla yıllıklandırılmış değeri 1.3 trilyon dolara ulaşırken 2027 yılına geldiğimizde milli gelirimizin 1.8 trilyon dolar seviyesine ulaşmasını bekliyoruz. İstikrarlı ve sürdürülebilir büyümeyle kişi başına düşen milli gelirimizin de artarak 2024'te 15.500 doları aşmasını, 2027 yılında ise 20 bin dolar seviyelerini geçmesini bekliyoruz. Enflasyonla mücadelede kaydedilen başarılar neticesinde 2024 Kasım ayı itibariyle yıllık enflasyon yüzde 47 seviyesine gerilemiştir. Sürecin devamında enflasyon oranının program döneminde tek haneli seviyelere düşmesini hedeflemekteyiz" dedi.
"BANKACILIK SEKTÖRÜNÜN BÜYÜKLÜĞÜ 30 TRİLYON TL'YA ULAŞTI"
"Bankacılığın Geleceği" panelinin moderatörlüğünü üstlenen Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Alpaslan Çakar, konuşmasına 2024 yılının değerlendirmesiyle başladı. 2024 yılının dünyada küresel ticaret hacmindeki daralma, savaşlar, yüksek enflasyon ve buna bağlı olarak finansal sıkılaşma programlarının etkisi aldığında başladığına dikkat çekti. Türkiye'nin 2024 hikayesinde mevcut konjonktürel etkilerin yanı sıra, Eylül 2023'de açıklanan OVP'nin etkisine dikkat çeken Çakar, "Orta vadeli plan fiyat istikrarı, bütçe disiplini, sürdürülebilir cari açık ve yapısal reformlar üzerine inşa edildi. Biz bankacılık sektörü ve finans sektörü özellikle birinci maddeden yani fiyat istikrarı, finansal istikrar çerçevesinde bütün politikalarımızı o çerçevede oluşturduk. Gelinen nokta itibariyle, Merkez Bankası rezervi 160 milyar dolara ulaştı, Uluslararası derecelendirme kuruluşları Türkiye'nin notlarını arttırdı, gri listeden çıktık. Özellikle büyüme tarafında iç talep yerine dış talep kaynaklı bir büyüme mekanizması söz konusu, cari açığa bakıldığında yüzde 1'in altına düşmüş durumda" dedi
Bankacılık sektörü olarak gelinen noktaya da değinen Çakar, "Bankacılık sektörüne bakıldığında 30 trilyon TL'lik bir büyüklükle ile uğraştık biz. Bunun gayri safi milli hasıla içerisinde de bankacılık sektörünün büyüklüğü yüzde 76'ya geldi. Bu, ülkemiz ölçeğinde anlamlı bir rakam. Ama Euro bölgesi ve daha gelişmiş ülkelere bakıldığında bu oranın çok daha yüksek seviyelere gidebileceğini de hep beraber biliyoruz. Mevduata geldiğinizde; 18.2 trilyon TL seviyesinde. Bugün itibariyle bilanço içerisindeki payı yüzde altmışlar seviyesinde. İkinci önemli husus kredi tarafına geldiğimizde 15 trilyon TL'lik bir kredi hacmine sahibiz. 15 trilyon TL'lik kredi, toplam bilanço üzerinde yüzde 51 paya sahip; ki bu belli periyotlarda çok daha yüksek olabiliyor ki daha da yükselmesi muhtemel bir oran" dedi.
"Kredi geri ödemelerinde sektör açısından olumsuz bir tablo yok"
Selektif krediden bahseden Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, "OVP'nin çerçevesini çizdiği selektif yani seçici kredi anlayışımız yatırımı, üretimi, ihracatı, istihdamı ve en nihayetinde de cari açığı azaltılmasına katkı sağlayacak bir anlayışı ifade ediyor. Türkiye'de bankacılık sektörü gelişmiş olmasına rağmen aslında bir baktığınız zaman bir taraftan da işte Avrupa'da ya da Amerika'da büyük bir bankanın aktif büyüklüğü kadar da oluşamadık. Finans sisteminin büyümesi lazım ama bu büyümeyi reel sektörü büyüterek yapmak çok önemli. Aksi halde kaynaklar ve finans yönetimi belli bir kesimin elinde toplanıp yönetilir hale geliyor" dedi.
Kredilerin geri ödenmesi konusunda da değinen Arslan, Nakdi kredilerde yüzde 34, gayri nakdi kredilerde yüzde 39, KOBİ kredilerinde yüzde 35 ile enflasyonun altında bir büyüme gösterildiğine dikkat çekerek, "Kredi kalitesini takip ettiğimiz entier oranına göre 2023'te yüzde 1.60 olan sorunlu kredi oranı 1. 80'e geldi. Bir diğer gösterge de yakın izlemede dediğimiz 30-60 gün gecikme oranı yüzde 7. Bu oranda bir bozulma yok önceki yıla. İki göstergedeki oranları da son derece başaralı" dedi.
"2025'İN İLK ÇEYREĞİNE CİDDİ BİR KAYNAK GİRİŞİYLE GİRECEĞİZ"
2025 yılında enflasyondaki düşüşe bağlı olarak kredi büyümesinin de devam edeceğini belirten Vakıfbank Genel Müdürü Abdi Serdar Üstünsalih, "Yurtdışı kaynak temini açısından sektör açısından son derece başarılı bir yıl oldu. Bu sene 33 milyar doları aştık. Bu bir rekor. Bu rekora en yakın yıl olan 2017'de 20 milyar dolar kaynak sağlamıştık" dedi.
Kaynak çeşitliliğinde çok önem verdiklerini belirten Üstünsalih, "Kıtalardan kaynak temin etmek ülkemize oldukça fayda sağlıyor. Diğer taraftan 2024 yılında gördüğümüz başka bir şey vardı. Daha önceki yıllarda işlemlerimize katılmayan bankaların iştahlarının olduğunu görmek sevindirici. 2025'in ilk çeyreğinde de kıta ülkelerinde olan kalkınma bankalarının da Türkiye'ye olan iştahını görüyoruz. Biz 2025'in ilk çeyreğinde ciddi bir kaynak girişi de sağlayacağız. Bütün bu ülkemize olan iştah ülkemize giren kaynakların efektif değerlendirmesi konusunda da elimizden geldiğince verimli olarak çalışmaya devam ediyoruz" dedi.
"BDDK VE MB, BANKACILIK SEKTÖRÜNÜ TÜM DESTEĞİ SAĞLIYOR"
Sermaye yeterlilik açısından hedeflerin üzerinde bir bankacılık sektörüne sahip olduğumuzu belirten Garanti BBVA Genel Müdürü Mahmut Akten, ABD'de bankaların battığı bu dönemde Türkiye'deki bankaların duruşu sektörün gücünü gösteriyor dedi. Son yıllarda tüm dünyada etkisni gösteren COVID, enflasyoni jeopolitik riskler gibi faktörlerden bankacılık sektörünün diğer sektörlere göre daha fazla etkilendiğini belirten Akten, "Karlılığa baktığımız zaman 408 milyar dolar olan gelir 308 milyar dolara düştü. Buralarda bir miktar erime var. Ama büyüyen ve güçlenen bir sektörden bahsediyoruz. BDDK ve Merkez Bankası sektörümüze tüm desteği sağlıyor. Kademeli bir faiz düşüşü ile birlikte, bankacılık sektörü de bundan faydalanacak ve maksimum destek vermeye devam edeceğiz" dedi.
"SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK BANKALAR AÇISINDAN BİR TERCİH DEĞİL ZORUNLULUKTUR"
Konuşmasında sürdürülebilirlik konusuna değinen Akbank Genel Müdürü Kaan Gür, iklim değişikliği ile ilgili 2050 yılına kadar yapılan hesaplamanın detaylarını aktardı. Gerekli adımların atılmaması durumunda dünya GSMH'nın yüzde 60'ına mal olurken, 1 milyara yakın ekolojik göçe, Mısır ve pirinç rekoltesinde yüzde 12 ile 25'e kadar azalma ve biyo çeşitliliğin kaybı yaşanacak ve dünyada 600 şehir dünyada ortadan kalkacak. Bu tablo karşısında sürdürülebilirliğin bankalar açısından bir tercih değil zorunluluktur diyen Kaan Gür, "Risklerin önlenmesi konusunda bankalar çok aktif rol üstleniyor. İnsan ve toplum faktörünü, sürdürülebilirliğin tam ortasına koyuyor. Yaptığımız her şey değer yaratmak için. Burada ekonomik değil, topluma ve insana değerde bahsediyorum. Akbank olarak 2050 Net Zero Bankacılık Birliği'ne üye olduk. Çok ciddi yaptırımları var. Banka genel müdürü olarak bende belli taahhütlerin altında şahsen imza atıyorum" dedi.
Türkiye ve Avrupa'nın en büyük ileri dönüşüm projelerinden biri olan "Dönüşümde Gelecek Var" projesinin detaylarından da bahseden Gür, "Dönüşümde Gelecek Var projemizle ile işlevini tamamlamış ofis eşyalarımızı okul mobilyalarına dönüştürdük. Proje sonunda, ileri dönüşümle ürettiğimiz 18 bini aşkın yeni mobilyayı deprem bölgesindeki 1300'den fazla okulda 400 bine yakın öğrencinin kullanımına sunacağız" dedi.
CB FİNANS OFİSİ BAŞKANI AŞAN: DÜNYADA KAMU BORÇLARI ARTIYOR
Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanı Prof. Dr. Göksel Aşan da zirve kapsamında açıklamalarda bulundu. Aşan, dünyada borçluluk konusunun kritik bir eşiğe geldiğine dikkat çekerek "Hepimiz Türkiye için ümitliyiz. Ümitli olmak karşıdan geleni de görmemek anlamına gelmiyor. Ben her zaman Türkiye için çok ümitli oldum. Burası evlatlarımızın yaşayacağı topraklar. Asıl mesele finansal sistemin sağlamlığı ve dünyada bu finansal sistemin nereye doğru gittiği. Geçen sene 'Dünyada ciddi bir borçlanma krizi var' demiştim. Dünyada borçluluk 300 trilyon dolar seviyelerinde. Bu iki üç yıl içerisinde özel sektör borçluluğu azalıyor ancak kamu borçluluğu artıyor. Eğer bu borçluluk tarafında bir sıkıntı ortaya çıkarsa bu bütün finansal sistem için büyük bir tehdit demek. Çünkü finansal sistem borçların bir bütünü. Ancak bir diğer tarafta ise borçluluk büyüdükçe finansal sistem büyüyor." dedi.
KRİPTO VARLIKLAR
Kripto varlıklar konusuna da değinen Aşan, şu ifadeleri kullandı: "Biz kripto varlıklar ile ilgili düzenlemeler yaptık. Hatta burası daha hızlı gitmemiz gerekilen bir alan. Bu finansal sistem bildiğimiz hiçbir şeye benzemiyor. Bu finansal sistem kendi içinde bir şey çıkartıyor ve bu çıkarttığı şey öyle bir şey ki son 1 aydır başka hiçbir şey konuşulmuyor.Hiç kimse bana bu kripto varlıkların bir finansal araç olduğunu bir tanımla söyleyemez. Buradaki meselede 'tanımı' değiştirmek. Bu kripto varlık değişim olgu sistemin virüsüdür. Bu finansal sistem artık kontrol edilemeyecek kadar büyümüş durumda. Geçtiğimiz günlerde Donald Trump bir yerde konuşma yapıyor söylediği şey şu; 'ABD'nin borcu var biz bunu Bitcoin ile ödeyeceğiz' seçilmiş ABD başkanının gözünce artık bu bir para. Sektör bunu yarın ciddiye almaya kalksa ertesi gün çok başka bir dünyaya uyanırız. Sistemin içerisinde duran virüs dediğimizde bu. Bir altın madeni sahibini Trump bakan yapsaydı altında yüzde 70 artış beklenemezdi. Ancak her şeyin ötesinde Bitcoin de sistemin bir unsuru mu, evet bir unsuru."
"SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ÇOK ÖNEMSEDİĞİM BİR KONU"
Konuşmasının sonunda sürdürülebilirlik konusunda değinen Aşan, "Sürdürülebilirlik meselesini çok önemsiyorum. Bu konuda da biraz daha hızlı yol almamız gerektiğini düşünüyorum. Bütün alanlara sirayet etmesi lazım." ifadelerini kullandı..
"FİNTECHLERE, 9 AYDA 182 MİLYIN DOLAR YATIRIM YAPILDI"
Sipay Yönetim Kurulu Başkanı Nezih Sipahioğlu, Türk fintek sektörünün, güçlü altyapısı, yenilikçi çözümleri ve küresel iş birlikleriyle uluslararası pazarlarda da lider bir konumda yer almayı hedeflediğine dikkat çekti. 2024 yılının ilk dokuz ayında fintek girişimlerine 182 milyon dolar yatırım yapıldı ve bu tutar bir önceki yılın aynı dönemine göre rekor bir artış gösterdiğine belirten Sipahioğlu, "Toplam girişim yatırımları ise 754 milyon dolara ulaştı. Sipay olarak 2024 yılında yatırımlarının yüzde 10'unu ülkemize getirmekten gurur ve mutluluk duyuyoruz. Bu iş birlikleri sadece sermaye desteği sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda bilgi paylaşımı, yeni pazarlara erişim, teknoloji transferi gibi alanlarda da katkılar sunarak Türkiye fintech ekosisteminin globalleşmesinde önemli bir rol oynayacak" dedi.
Küresel yapay zeka pazarının 2027 yılına kadar yıllık yüzde 20 büyümesinin beklendiğini söyleyen Nezih Sipahioğlu, "Özellikle müşteri verilerini analiz etme, hiper kişiselleştirilmiş hizmet sunma kapasitesi, fintech şirketlerinin müşteri memnuniyetini arttırmasına, müşteriler için daha öngörülü, daha etkin ve etkili ürünle hizmetlerle pazar genişletmesine olanak sağlıyor. Kredi değerlendirmesi ve risk yönetimi süreçlerinde yapay zeka destekli algoritmaların kullanılması, kullanıcı harcama alışkanlıklarına dayalı öneriler sunan akıllı dijital cüzdan uygulamaları gerçek zamanlı dolandırıcılık tespiti ile geliştirilmiş veri analitik sistemleri bu alanda yapılabilecek değişik çalışmalar olarak öne çıkıyor" dedi. "Türk fintech sektörü teknolojik inovasyonlara yaptığı yatırımlarla, küresel rekabette öne çıkma hedefini blokchain, açık bankacılık, yapay zeka ve gömülü finans gibi alanlarda yapılan çalışmalarla da sürdürmelidir" diyen Sipahioğlu, cross border çözümler, gömülü finans ve dijital para projeleri gibi alanlarda küresel rekabette önemli avantajlara sahip olunduğuna da değindi.
FİNTECH EKOSİSTEMİNİN 205 MİLYAR DOLARA ULAŞMASI BEKLENİYOR
McKinsey'nin analizlerine göre 2022 yılında küresel bankacılık sektörünün toplamı gelirlerinin yüzde 5'ini oluşturan ve yaklaşık 150 milyar dolar ile 205 milyar dolar arasında bir büyüklüğe ulaşan fintech pazarı gelirlerinin önümüzdeki dönemde de yıllık ortalama yüzde 15 büyümesi bekleniyor. Bu öngörüler doğrultusunda yapılan hesaplamalara göre; finansal teknolojilerin gelirleri 2028 yılına kadar 400 milyar doları bulabilir.
"TOPLUM REFAHININ TABANA YAYILMASINI DESTEKLEYECEĞİZ"
"Katılım Bankacılığında Türkiye İçin Fırsatlar" sunumunu gerçekleştiren Vakıf Katılım Genel Müdürü Mehmet Ali Akben, küresel finansal istikrarsızlıkların, enflasyonist baskıların ve jeopolitik gerilimlere rağmen Türkiye ekonomisinin zorlukları fırsata çevirme konusundaki kararlılığına dikkat çekti.
Liralaşmayı teşvik edici politikalar, katma değerli üretim, ihracat odaklı büyüme stratejileri ülkemizin sürdürülebilir kalkınma yolculuğunu güçlü bir şekilde desteklediğini belirten Akben, "Katılım bankacılığı da bu süreçte sürdürülebilir bir büyümeye katkıda bulunan temel aktörlerden biri olarak Türkiye'nin makro ekonomik iklimini desteklemeye, tabana yaygın toplumsal refahın inşasına katkı sunmaya devam ediyor. Reel ekonominin ihtiyaçlarına çözüm önerileri geliştirmeye yönelik güçlü bir gayret gösteren katılım finans sektörü, ekonomi otoritelerinin yönlendirmeleriyle hizalanarak ekonomik öncelikleri merkeze alıyor, güçlü finansal gelişiminden taviz vermeyerek büyüme ivmesini koruyor" dedi.
KATILIM BANKALARININ AKTİF BÜYÜKLÜĞÜ 2.5 TRİLYON TL
Katılım bankacılığının rakamlarla ilgili bilgi veren Akben; katılım bankalarının toplam aktif büyüklüğü Ekim ayı itibariyle yılbaşına göre yüzde 23 artmış 2.5 trilyon TL'ye ulaştığını söyledi. Akben, "Söz konusu aktif büyüme performansı bankacılık açısından rekabet koşullarının zorlaştığı bu dönemde katılım bankalarının da pazar payının 8,2 civarında gerçekleşmesi düzeyinde korumasını sağladı. Katılım bankaları bu dönemde aktif büyümesini yalnızca niceliksel ölçekte gerçekleştirmedi, aynı zamanda niteliksel açıdan da katma değer üretecek alanlarda penetrasyon göstermeyi amaçladı. Bunun bir gereği ve doğal sonucu olarak da nakdi finansmanlar yılbaşına göre yüzde 26 düzeyinde artış kaydederek toplamda 1.4 trilyon TL seviyesinde gerçekleşti. Söz konusu dönemde toplanan fonlar ise yüzde 13 artış kaydederek 1.8 trilyon TL'ye ye ulaştı" dedi.
Türkiye Katılım Bankaları Birliği'nin Eylül 2024 verilerine göre bugün 9 katılım bankası toplam 1.503 şube 21.000 civarında personelle hizmet sunuyor. Orta vadeli perspektifte incelendiğinde katılım bankacılığı; sektörüne yeni oyuncuların katılması, müşteri tabanlılığı ve birimlerinin olgunlaşması, ürün ve hizmet çeşitliliğinin artmasıyla katılım bankalarının sektördeki pay aktif büyüklük pazar payı hızlıca yükselmeye devam ediyor. 2017 yılında yüzde 5 düzeyinde olan bu pay aktif büyüklük pazar payının bugün gelinen noktada yüzde 8.2 seviyesinde gerçekleşmiş olması bu gelişmeyi gösteriyor.
"SÜRDÜRÜLEBİLİR TAHVİL MİKTARI 641 MİLYAR DOLAR İKEN ŞİMDİ 4.3 TRİLYON DOLARA ÇIKTI"
Sürdürülebilir finansmanın, yalnızca ekonomik büyümeyi desteklemekle kalmayıp çevresel ve sosyal değerlerin korunmasını da önceliklendiren bir olgu olduğuna dikkat çeken Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası Genel Müdürü İbrahim Halil Öztop, "Birleşmiş Milletler'in 2024 Sürdürülebilir Kalkınma Raporu çarpıcı sonuçları ortaya çıkarmaktadır. Rapora göre 17 sürdürülebilir kalkınma amacının sadece yüzde 16'sının 2030 yılına kadar küresel ölçekte hedefe ulaşma yolunda olduğu görülmekte. Geri kalan yüzde 84'teyse sınırlı ilerleme var. Bu olumsuz gidişatı durdurmak için şüphesiz ki, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine yönelik acil finansman ihtiyacı karşılanmalıdır. Bu süreçte özel sermayenin yenilikçi finansman modelleri sürdürülebilir yatırım araçlarıyla harekete geçilmesi hayati önem taşımaktadır. Bunun yanında sürdürülebilir yeşil tahvilleri de çok kıymetli buluyoruz. OECD'nin Küresel Borç Raporu'na göre sürdürülebilir tahvil miktarının 5 yıl önceki rakamı 641 milyar dolar iken şimdi 4.3 trilyon dolar arasında. Bloomberg verilerine göre ise 2024 yılının üçüncü çeyreğinde 385 milyar dolarlık kredi kullanımı ve tahvil ihracı gerçekleşmiştir" dedi.
Uluslararası kalkınma bankalarının sürdürülebilir kalkınmaya ciddi bir katkı sağladığını belirten Öztop, "Bununla ilgili olarak da uluslararası kalkınma finansmanı şimdiye kadar sağlamış olduğu finansman 125 milyar doları bulmakta. Bunun yaklaşık yarısı ise iklim finansmanıyla ilgili. Türkiye Kalkınma Yatırım Bankası olarak uluslararası kalkınma finansman kuruluşlarından kaynak istediğimiz zaman hepsinin ajandasının ilk sırasında iklim değişikliği, iklim finansmanı yer almakta. Banka olarak da bunu bir sorumluluk olarak addediyoruz, olaya sadece ekonomik, sadece teknik olay yaklaşmıyoruz aynı zamanda sosyal ve çevresel olarak da bakıyoruz. Bu anlamda da istihdamımız da bu anlamda bu şekilde yapıyoruz" dedi.
"DÜNYADA 1.4 MİLYAR İNSAN FİNANSAL HİZMETLERE ULAŞAMAZKEN, 4.2 MİLYAR İNSAN CEP TELEFONUNA SAHİP"
"Dünyada hâlâ 1.4 milyar insanın bankacılık hizmetlerine erişimi yok. Ama bunun yanında 2024 yılında akıllı telefon sahibi sayısı 4.2 milyara geldi. Bu rakamın 2029'da 6.1 milyara çıkması bekleniyor bu verinin niye önemli olduğunu söyle açıklamak isterim size" diye sözlerine başlayan Papara Yönetim Kurulu Başkanı Ahmed F. Karslı, "Papara yurt dışında yatırım yapma stratejilerine karar verirken aslında bu iki temel veriden yola çıkıyor. Yabancı yatırımlarımıza karar vermeye çalışırken bazı kriterlere bakıyoruz. Bunlardan birincisi aslında o pazarda gerçek anlamda bir pazar potansiyelinin olması. Herhangi bir coğrafyada akıllı telefon sahipliği oranı ya da internet penetrasyonu yüksekken mobil bankacılık ya da internet bankacılığı penetrasyonu düşükse burada temel olarak bir fırsat var demektir. Herhangi bir coğrafyada insanların akıllı telefonu varken akıllı telefonda Tik Tok, İnstagram Whatsapp gibi hizmetleri düzenli kullanıyorken mobil bankacılık hizmetlerinden uzak kaldılarsa burası papara için potansiyel bir yatırım fırsatına sahip bir pazardır. İkinci olarak herhangi bir pazarda yatırım yapmaya karar verdiğimizde pazardaki rekabet ortamını değerlendiriyoruz birçok pazarda globalde özellikle gelişen pazarlarda ciddi fintech yatırımları var örnek vermek gerekirse gelişen pazarlarda en dikkat çekenlerden birisi Latin Amerika. Başka örnekler vermek gerekirse Nijerya gibi Kenya gibi pazarlar bizim verilerimizde yatırım yapılabilir pazarlar olarak gözükse de rekabetin çok kızıştığı pazarlar o yüzden bizi rekabet ortamını özellikle değerlendirme gereği hissediyoruz gelişmekte olan piyasalarda. Operasyonel maliyetlerimizi değerlendiriyoruz ve son olarak bölgesel faktörleri değerlendiriyoruz bölgesel faktörden kastımız şu; özellikle gelişmekte olan piyasalarda yatırım kararı verdikten sonra faaliyetimiz takdir edersiniz ki bütün pazarlarda regülasyona tabi faaliyetler. Oradaki regülatörün pazarına yaklaşımı regülatörün pazarı büyütmek için çabaları ve fintechere karşı olan tutumu bizim için oldukça önemli. Ben kendim şahsen siyasetten çok uzak bir insan olsam da dış siyaseti ne kadar doğru yaptığımızı paparanın yurt dışı yatırımlarını yapmaya çalışırken okuyabiliyorum. Paparanın ilk yabancı yatırım yaptığı pazar olan Pakistan'da biz görüyoruz ki Türkiye'nin dışarıda yürüttüğü doğru siyaset aslında Türklere ve Türk yatırımcılara karşı olan tutumu da tamamen değiştiriyor ve karar verme mekanizmalarını etkiliyor" dedi.
"DÜNYANIN YASTIK ALTI PARASI DİJİTAL VARLIKLARA YÖNELDİ"
Dünyanın yastık altı parası dijital varlıklara yöneldi diyen Misyon Bank Genel Müdürü Önder Halisdemir, "Dünya genelinde yatırımcılar 7/24 erişilebilir, yüksek giriş sermayesi gerektirmeyen dijital varlıklara akın ediyor. Bugün globalde dijital varlık yatırımcıları, 500 milyon sayısını aşmış durumda. Amerika biliyorsunuz biz bu yıl bunun önündeki barajı kaldırdı. Trump "Ben burayı dijital ekonominin, başkenti yapacağım" dedi ve ülkeler arasında çok ciddi bir rekabet başladı. Bugüne kadar kripto paralar, shitcoin denen paralar ön gösterimde. Yani 12 milyon Türk yatırımcısının da yatırım yaptığı, dünyada 500 milyon insanın yatırım yaptığı konular çok inanmasak da projelere geniş ilgi çekti ve herkes bir dijital cüzdan sahibi oldu. Kripto alışverişini öğrendi, pazarı tanımladı ve bir parçası oldu. Bu ön gösterimle birazdan olacak olanları birbirine karıştırmamamız lazım. Bu ön gösterimde bankacıların biraz tabii risk tarafıyla "ya böyle şey olur mu? Bunların dayanak varlığı nedir? Bitcoin'in bile dayanak varlığı nedir?" tipi sorgulamalar oldu. Ama bu ön gösterimden sonra esas filmin başladığını, başlayacağını görüyoruz" dedi.
Artık buz dağının görünmeyen kısmı perde önüne çıkıyor ve gerçek dünya varlıklarının tokenizasyonu dönemi başladığına dikkat çeken Halisdemir, "Bu bambaşka bir dünyanın ve finansın kapısını açmış oluyor. Tokenizasyonda bireysel yatırım için sınırlar kalktı. Dolayısıyla ülkemizin de kaybedecek vakti yok. Bu işi fırsat ve risk zaviyesinden görebiliriz. Fırsat zaviyesini konuşmaya detaylandırmaya çok gerek yok. Ama risk zaviyesi şudur; Twitter'dan sosyal medya kanallarından bugün sıradan bir vatandaş orta segment eğer Dubai'den, İsviçre'den, Amerika'dan yüz dolarlık, yüz euroluk alabileceğini bildiği bir noktada ülkemizin de yastık altı parasının bu defa reel biçimde çok hızlı biçimde dünyadaki varlıklara doğru akacağını öngörmeliyiz. Dolayısıyla ülkemizin kaybedecek günleri, haftaları yok bu konuda. Bu sene yasamız çıktı. Sermaye Piyasası Kurumumuzda ikincil düzenlemelere başlıyor bu alanda ama dünya bizi beklemiyor. Hepimizin bunun farkında olmamız lazım" dedi.
"FİNANSAL KİRALAMA SEKTÖRÜ ÖZ KAYNAKLARI 55 MİLYAR TL'Yİ GEÇTİ"
Finansal Kurumlar Birliği'nin amacının finansal kapsayıcılığı artırmak, yenilikçi ürün ve hizmetlerle paydaşlara katma değer sunmak ve sürdürülebilir bir finansal ekosistem oluşturmak olduğunu belirten Finansal Kurumlar Birliği Başkanı Ali Emre Ballı, 2024 yılını 2024 yılını finansal hizmetler sektörü için dönüşümün hızlandığı ve dijitalleşmenin etkisinin derinleştiği bir yıl olarak değerlendirdi.
"Finansal Kurumlar Birliği olarak finansın kapsayıcılığını artırma hedefi doğrultusunda da özellikle KOBİ'ler ve bireysel müşteriler için erişebilir finansal çözümler sunuyoruz" diyen Ballı sözlerine şöyle devam etti: "Bu kapsamda finansman maliyetlerini düşürmek, daha fazla kişiyi finansal sisteme dahil etmek ve dijital platformlar üzerinden hızlı çözümler üretmek önceliğimizdir. Son dönemde finansal kapsayıcılık altında atılan adımlar sayesinde çok sayıda işletmenin finansal hizmetlere daha kolay erişmesini sağlamış bulunuyoruz. 2025 yılı sektörlerimiz için odaklanacağımız stratejik bazı öncelikler arasında yer alan uzaktan kimlik tespiti yoluyla müşteri edinimin sağlanması sürecinin hayata geçirilmesiyle finansman, faktoring, finansal kiralama ve tasarruf finansman sektörlerimizi büyümesine önemli katkı sağlayacağına inanıyorum. Finansal kiralama sektörü KOBİ'lerin makine, ekipman, kara yolu taşıtı ve gayrimenkul yatırımlarının finanse ederken 2025 yılında yeşil finansman ve yenilebilir enerji projeleri finansmanına yönelik finansal kiralama çözümlerini ivmelenmesi beklenmektedir. Özellikle finansal kiralama sektörlerimizin rakamsal verilerine baktığımızda yılın dokuz ayında özkaynakların artışına dikkat çektiğini belirtmekteyiz. Sektörün ilk dokuz ayında verilerine bakıldığında öz kaynakları 55 milyar TL'yi geçti. Bu rakamın önümüzdeki dönemde yükselişinin devam edeceğini öngörüyoruz" dedi.
"HALKA ARZDA İŞ YAPMA MODELİMİZİ DEĞİŞTİRDİK"
"Sermaye Piyasalarında Görünüm" paneline konuk olan BİST Genel Müdürü Korkmaz Ergun, "Biz sermaye piyasaları olarak, üretim yapan, ihracat yapan, istihdam oluşturan, yatırım yapan reel sektörü ne kadar çok finanse edebiliyorsak, halka arz yoluyla bir banka kredisi kullanmadan kur ve faiz riski almadan TL ile yatırımlarını ne kadar çok sermaye piyasası aracılığıyla finanse edebiliyorsa biz sermaye piyasaları görevini, fonksiyonu o kadar çok yerine getirmiştir diyebiliriz" dedi.
Halka arzlarda iş yapma modelini son dört yılda değiştirdiklerini belirten Ergun, "Şirketlerimize sadece başvuru yaptıktan sonraki süreçte onları değerlendiren, inceleyen bir borsa olmaktan daha çok, şirketlerimize başvurudan önceki süreçte de destek veren bir borsa durumuna geldik. Şirketler başvurudan önce karar aşamasında ve hazırlık aşamasında kendileriyle baş başa kalırlar veya bir aracı kurumla yoluna devam eder. İşte bu aşamada karar aşamasında ve hazırlık aşamasında biz şirketleri birebir destek veriyoruz. 2020 ve öncesinde yılda 6-8 halka arz gerçekleşirken, son 4 yıldaki rakamlara baktığımızda yıllık halka arz sayısına 40-50 bandına oturduk" dedi.
YATIRIMCI SAYISIN 4 YIL İÇİNDE 1 MİLYONDAN 7 MİLYONA YÜKSELDİ
Yatırımcı sayısının son 4 yılda 1 milyondan 7 milyona yükseldiğine dikkat çeken Ergun, "Bu 7 milyon sektörümüz için çok değerli bir rakam. 7 milyon yatırımcı sayısının kalıcı hale gelmesi sektörümüzün bundan sonraki süreçte daha hızlı büyümesi için çok önemli bir değer. Dolayısıyla bu yatırımcılarımızın küstürülmeden bu piyasada kalıcı hale getirilmesi ciddi anlamda bütün sektöre hem borsaya hem de SPK ya hem aracı kurumlara bir sorumluluk olarak düşmektedir" dedi.
"ÜRÜN BAZINDA TAHVİL BONO HAREKETLİ"
İntegral Yatırım GMY İbrahim Taşdoğan: "Uygulanan para politikasının etkilerinin de doğal olarak yatırım piyasasına yansımalarını görmemiz gayet tabii. Yatırımcıyı sadece salt bir ürünün daimi yatırımcısı gibi düşünmemek lazım. Ürün bazında bu sene biraz nitelikli yatırımcı tarafında tahvil bono kısmının hareketlendiğini düşünmekteyim. Bununla beraber Borsa İstanbul'da nispeten yatırımcı sayısında ve istatistiklerinde yukarı yönlü hareket var. Geçen sene 2023 yılında 54 tane halka arz gerçekleşti ki bunlar ciddi anlamda itici güç teşkil ediyor borsanın kendi dinamikleri içerisinde. Bu yıl baktığımızda şu an sonuncu ayı dahil etmezsek otuz tanesi gerçekleşti. Olumlu tarafta Türkiye'nin not artışları, bununla beraber düşen CDS puanı, Türkiye'nin yurt dışında veya dış kaynak finansmanında daha düşük maliyet, daha uzun vadeli, daha düşük maliyetle finanse edebilmesi imkanını sağlıyor. Önümüzdeki yıl için ben bu performansın artarak ilerleyeceğini düşünüyorum" dedi.
"JEOPOLİTİK RİSKLERİ FİYATLANDIRDIĞIMIZ DÖNEMİN SONUNA GELİYORUZ"
Türkiye'nin gri listeden çıkma, iki tane not artırımı alma gibi güçlü makro gelişmeler yaşadığına dikkat çeken Sadrettin Bağcı, "Buradaki eksiklik hisse senedi tarafında yabancı yatırımcıyı yeterince ülkeye çekememek oldu diye düşünüyorum. Tahvil bono piyasası tarafında daha fazla bir ilgi olduğunu gördük. Bu da çok normal. Ama öncelikle yabancı yatırımcının ilgisi CDS tarafından başladı, hazine bonosuyla devam ediyor ve akabinde de hisse senedi geliyor. Jeopolitik riskleri de aslında çokça fiyatladığımız bir dönemi geride bırakıyoruz. 2025'te Trump'la beraber bakalım ne olacak dünyada? Onları görüyor olacağız diyelim" dedi.
"2025'TE DAHA DÜŞÜK ENFLASYON VE FAİZ, DAHA YÜKSEK ENDEKS GÖRECEĞİZ"
2024 yılının kilometre taşını yerel seçime kadar olan dönem olarak belirten İnfo Yatırım GMY Mert Yılmaz, "Önümüzdeki yıl için daha pozitif taraftayız aracı kurumların strateji raporları da çıkmaya başladı. 14.500 bir endeks hedefimiz var. Bugünden daha düşük bir enflasyon göreceğiz, bugünden daha düşük bir faiz göreceğiz, bugünden daha yüksek bir endeks göreceğiz" dedi.
"BANKACILIĞIN TESLA'SINI YAPACAĞIZ"
ColendiBank'ın 2024 yılında BDDK'dan faaliyet izni aldığını belirten Kurucu Ortak ve CEO Deniz Devrim Cengiz, bankanın 2025 yılında ilk yapay zeka temelli dijital mevduat bankası olarak müşterilerle buluşacağını söyledi. Türkiye'de ürettikleri teknolojileri önce yakın coğrafyalara ardından dünyaya ihraç etmek istediklerini söyleyen Cengiz, "Bankacılığın Tesla'sını yapacağız. Kullanıcı deneyimine dayanan inovasyonlarla çığır açmaya, sektör kurallarını baştan yazmaya ve Tesla'laşmayı finans sektöründe temsil etmeye hazırız. ColendiBank ile yarattığımız bu hamle ile, Türkiye Yüzyılı'nda Türk mühendislerle ColendiBank'ı ve tüm ekosistemi her yeniliğe adapte olabilen, kendine has yollar ile kusursuz ürünü sunabilen, inovasyona öncülük eden, finansın 'Tesla'sı' konumuna geleceğiz" dedi.
"KALİFİYE PERSONELLE BİRLİKTE DAHA BİLİNÇLİ YATIRIMCI OLUŞUYOR"
Nüfusun neredeyse dörtte birinin sermaye piyasalarıyla ilgili olduğu bir dönem yaşadığımızı belirten Ahlatcı Portföy GM Tonguç Erbay, "Kalifiye personel ile birlikte aslında daha bilinçli yatırımcı oluşumu için de iki kanattan mümkün olduğu kadar mevzuata uygun bir çerçevede destek verilmesi gerekiyor. Yani bunu ne kadar üniversiteler yapar,ne kadar sanayi odaları yapar, ne kadar Borsa İstanbul veya düzenleyici kurumlar yapar" dedi.
"TEKNOLOJİYE AYAK UYDURAN ÖNDE OLACAK"
2025'te yapay zekayı araştırma birimlerinde makro ekonomi tarafında daha fazla kullanılacağını söyleyen A1 Capital GMY Baki Atılal "Kim teknolojiyi genç arkadaşlardan daha iyi kullanıyorsa o kalacak orada. Diğerleri kalmayacaklar. Eskiden böyle değildi, teknoloji gelişiyor. Ona ayak uyduran arkadaşlar ön planda olacak. Şimdi teknolojiyi ne kadar kullanıyorsun açık mısın o gelişime? Açık olan kazanacak" dedi.
GÜÇLÜ SPONSOR DESTEĞİ
Finansın geleceğine yön verecek olan "4. Finansın Geleceği Zirvesi & Para Sohbetleri", Borsa İstanbul, Emlak Katılım, Halkbank, Koza Altın İşletmeleri, RHG Enertürk Enerji, Sipay, THY, Türk Telekom, Vakıf Yatırım, Yıldız Holding, Ziraat Bankası ana sponsorluğunda ve Kuzu Grup co-sponsorluğunda gerçekleşirken, destek sponsorları Artaş Holding, Cengiz Holding, ColendiBank, Damat Tween, Finansal Kurumlar Birliği, Limak Holding, Misyon Yatırım Bankası, Papara, Phillip Capital, Rixos Hotels, Torkam Holding, Mina Galvaniz oldu.