Türkiye finans sektörünün geleceğine ışık tutacak 4. Finansın Geleceği Zirvesi & Para Sohbetleri, Turkuvaz Medya Merkezi'nde gerçekleştirildi.
Zirveye video mesaj aracılığı ile katılan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Türkiye'nin son 20 yılda ekonomide büyük bir dönüşüm geçirdiğini söyledi. Yılmaz, "Bugün aranızda bulunmayı çok isterdim ancak yoğun programım nedeniyle bu kıymetli zirveye video mesajıyla katılabiliyorum. Bu zirve finans sektörünün geleceğini konuşmak, Türkiye'nin bu alandaki vizyonunun masaya yatırmak ve dünyanın içinden geçtiği bu zorlu süreçte ülkemizin güçlü ve bağımsız finans politikalarına dikkat çekmek açısından son derece önemli bir platformdur. Türkiye son 20 yılda güçlü temeller üzerine inşa ettiği ekonomik vizyonuyla büyük bir dönüşüm gerçekleştirmiştir." ifadelerini kullandı.
BÜYÜMEDE POZİTİF AYRIŞMA
Büyüme verilerinde Türkiye'nin dünyadan pozitif şekilde ayrıştığına da dikkat çeken Yılmaz, "2020-2023 döneminde yıllık ortalama yüzde 5,9 büyüme oranıyla yüzde 2,6 olan dünya ortalamasını aşmamızın ardından 2024'te de yüzde 3,5 büyüme oranına ulaşmayı hedeflemekteyiz." dedi.
HEDEF 20 BİN DOLAR MİLLİ GELİR
Milli gelir hedefinin 2027'de 20 bin dolar olduğunu söyleyen Yılmaz, şu ifadeleri kullandı: "Milli gelirimizin 2024 3. Çeyreği itibarıyla yıllıklandırılmış değeri 1,3 trilyon dolara ulaşırken; 2027 yılına geldiğimizde milli gelirimizin 1,8 trilyon dolar seviyesine ulaşmasını bekliyoruz. İstikrarlı ve sürdürülebilir büyüme ile kişi başına düşen milli gelirimizin de artarak 2024'te 15 bin 500 doları aşmasını, 2027 yılında ise 20 bin dolar seviyelerini geçmesini bekliyoruz."
ENFLASYONLA MÜCADELE VURGUSU
Enflasyonla mücadele alanında da çalışmaların sürdüğüne vurgu yapan Yılmaz, "Enflasyonla mücadelede kaydedilen başarılar neticesinde 2024 Kasım ayı itibarıyla yıllık enflasyon yüzde 47 seviyesine gerilemiştir. Dezenflasyon sürecinin devamında enflasyon oranının program döneminde tek haneli seviyelere düşmesini hedeflemekteyiz. Ayrıca 163,5 milyar dolara ulaşan Merkez Bankası rezervlerimiz, cari açığın yüzde 1'in altına düşmesi ve ülke risk priminin 250 baz puan seviyesine gerilemesi gibi makroekonomik göstergeler ekonomimizin gücünü ve istikrarını ortaya koymaktadır." dedi.
FİNANSTA YENİ KÜRESEL GÜÇ: TÜRKİYE
Finans ve ekonomi alanında atılan adımların Türkiye'yi önemli bir merkez haline getirdiğine de dikkat çeken Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz şu ifadeleri kullandı: "Türkiye büyüme, makroekonomik istikrar ve yenilikçi finansal çözümlerle önümüzdeki yıllarda da bölgesel ve küresel ekonomik arenada güçlü bir aktör olmaya devam edecektir. Türkiye sadece ekonomik gücüyle değil aynı zamanda finansal dayanıklılığı ve yenilikçi çözümleriyle küresel ölçekte dikkat çeken ülkeler arasındadır. Bu büyümenin sürdürülebilir bir finansal ekosistemle desteklenmesi önem arz etmektedir. Bu bağlamda İstanbul Finans Merkezi kritik bir rol üstlenmektedir. Türkiye'nin küresel finans arenasındaki iddiasını güçlendiren bu merkez ülkemizi bölgesel bir liderden küresel bir oyuncuya dönüştürme irademizi yansıtmaktadır."
BÜYÜME, İSTİHDAM VE TEKNOLOJİ VURGUSU
Finansla birlikte büyüme, istihdam ve teknolojinin önemine de değinen Yılmaz, "Bizler üretimle büyüyen, istihdamla güçlenen ve teknolojiyi merkeze alan bir ekonomi inşa etmek için çalışıyoruz. Bu süreçte finans sektörümüzden beklentimiz, yerli ve milli kaynaklarımızı en verimli şekilde kullanarak ülkemizi daha ileriye taşımaktır. Finans sektörümüz bir yandan tasarruflarımızı artıran, tasarruflarımızı daha yüksek seviyeye çıkaran, diğer taraftan da bu tasarrufları en verimli alanlara kanalize ederek kalkınma sürecimize katkıda bulunan bir sektör olarak son derece kıymetlidir. Bu noktada finans dünyasında yeni nesil araçların rolü giderek artmaktadır. Dijitalleşmenin sunduğu fırsatların yanı sıra katılım finansı, yeşil tahviller, sürdürülebilir finansman modelleri ve karbon piyasası gibi yenilikçi araçlar geleceğin finansal ekosistemini şekillendirmektedir." dedi.
İKLİM KANUNU MECLİS'E GELİYOR
Konuşmasında sürdürülebilir ekonomi, yeşil finansman ve karbon emisyonu konularının önemine de değinen Yılmaz şu sözleri söyledi: "OVP kapsamında karbon emisyonlarını azaltma ve ulusal yeşil taksonomi oluşturma gibi strajeleri de hayata geçiriyoruz. Bu kapsamda çalışmalarını belli bir seviyeye getirdiğimiz, iklim kanunumuzu önümüzdeki dönemde Meclis'in gündemine gelmesini bekliyoruz. Özellikle katılım finans modeliyle sadece ekonomik değil, sosyal ve etik değerlere uygun bir finansal sistemin kurulması mümkündür. Bununla birlikte çevre dostu projelerin desteklenmesi için geliştirilen yeşil tahviller, sürdürülebilir kalkınma hedeflerimize hizmet eden önemli bir finansman aracı haline gelmiştir. 2023 yılında 2,5 milyar dolarlık yeşil tahvil ihracının ardından, 2024 itibarıyla uluslararası çevresel sosyal ve yönetişimsel borçlanma senetlerinin toplam stoku 18,3 milyar dolara ulaşmıştır. Bu gelişme Türkiye'nin sürdürülebilir finans piyasalarındaki rolünü perçinlemektedir."
"KATILIM BANKACILIĞININ PAYI ARTMALI"
2013'te katılım bankacılığının sektörde yüzde 5 payı olduğunu söyleyen Yılmaz, bu payın günümüzde yüzde 8'lere ulaştığını ancak yeterli seviyede olmadığını ifade etti. Yılmaz, "Ekonomimizin önemli bir parçası olmayı sürdüren katılım bankacılığı da son yıllarda hızla büyüyerek sektördeki toplam payını kayda değer oranda artırmıştır. 2013 yılında yüzde 5 seviyelerinde olan katılım bankacılığının payı geldiğimiz noktada yüzde 8'lere ulaşmıştır. Yeterli mi? Elbette değil. Önümüzdeki dönemde bu payın daha da yukarılara çıkmasını hedefliyoruz." ifadelerini kullandı.
FİNTECH VE BLOCKCHAİN
Konuşmasının sonunda finans sektöründeki dijitalleşme ve teknolojik değişime rakamlarla değinen Cumhurbaşkanı Yardımcısı şu sözleri söyledi: "Dijitalleşme ve teknolojik dönüşümle birlikte finansal teknolojiler, yani FinTech finansman modellerini yeniden tanımlamaktadır. Blockchain teknolojisinden, yapay zeka tabanlı çözümlere kadar birçok yenilik sektörümüze hız, şeffaflık ve erişilebilirlik kazandırmaktadır. Bankacılığın dijitalleşmesi açısında bakıldığında ülkemizdeki son dönem işlem hacimleri aktif müşteri sayıları ve işlem adetleri bu açıdan anlamlıdır. Verilere baktığımızda 2020 yılının ilk çeyreğinde dijital bankacılık işlemleri açısında aktif müşteri sayısı yaklaşık 59 milyon düzeyindeyken, 2024 yılının son çeyreğinde bu sayı yaklaşık 123 milyon düzeyine yükselmiştir. Aynı dönemde işlem hacmi yaklaşık 3,7 trilyon liradan, yine yaklaşık 53,2 trilyon liraya çıkmıştır. İşlem sayısı benzer şekilde 818 milyondan yaklaşık 2,9 milyara yükselmiştir. Finansal sektördeki dijitalleşmenin bir diğer örneği olarak internetten yapılan kartlı ödemeler gösterilebilir. Bu açıdan bakıldığında 2020 yılında yaklaşık 956 milyon işlem gerçekleştirilmişken, 2024 yılının ilk 10 ayında yaklaşık 2,39 milyar işlem gerçekleştirilmiştir. İşlem tutarları ise aynı dönemde yaklaşık 259 milyar liradan 3,7 trilyon liraya yükselmiştir. Bu veriler finansal teknolojilerdeki büyüme ve dönüşümün ne kadar hızlı olduğunu göstermektedir. Türkiye'nin bu alanda liderlik göstermesi sadece finans sektörüne değil tüm ekonomimize güç katmaktadır. Bizim zaten en fazla altını çizdiğimiz hususlardan biri de budur. Finans sektörüyle reel sektör arasında güçlü bir ilişki ve tamamlayıcılık olması son derece kıymetlidir. Küresel finansal sistemlerdeki adaletsizliklerin hepimiz farkındayız ve kapsayıcı bir finansın gelişmesi yine bizim en öncelikli gördüğümüz alanlardan biridir. Her alanda olduğu gibi siyasi alandan sosyal alana, finansal alana varıncaya kadar her alanda kapsayıcılığı savunuyoruz. Toplumun geniş kesimlerine ulaşan, özellikle iyi projesi olan, iyi fikirleri olan, yenilikçi birtakım çabaları olan kesimlere finansal sistemimizin erişmesi ve onları da kapsaması hükümetimizin en temel öncelikleri arasındadır. Finansal reformlara da bu çerçevede bakıyoruz. Değerli katılımcılar finans sadece bir ekonomi meselesi değil, kalkınmanın, bağımsızlığın ve milletimizin geleceği olan güveninin teminatıdır. Sizlerden ricam bu toplantılar sonucunda sadece Türkiye'nin değil, bölgemizin ve dünyanın refahına hizmet edecek somut çözümler üretmenizdir. Özellikle Suriye'de yaşanan gelişmelere baktığımızda savaşlardan yıpranmış ve uzun süredir ihmal edilmiş ekonomisinin yeniden ayağa kaldırılmasında finans sektörünün de son derece önemli olacağı açıktır. Ve bütün kurumlarıyla birlikte Suriye'de finansal yapının da yeniden inşası konusunda inanıyorum ki bu toplantıdan farklı fikirler, öneriler çıkacaktır."