Gazze'deki sivilleri günlerdir bombalayarak katleden işgalci İsrail büyük bir insanlık kıyımına imza atıyor. Dünyaca ünlü model Gigi Hadid ve kardeşi Bella Hadid uzun yıllardır Filistin'in özgürlük mücadelesine verdikleri destekle tanınıyor. Kardeşlerin bu mücadeleye destek vermelerinin altında yatan en büyük nedenlerden birisi ise babaları Muhammed Hadid'in bir Filistinli olarak İsrail tarafınfan maruz bırakıldığı insanlık dışı durum.
Barbar İsrail'in kendisine ve ailesine yaşattıklarını kelimelere döken Muhammed Hadid, katıldığı bir programda İsrailliler tarafından evinin nasıl işgal edildiğini anlattı. Hadid, bugün İsrail Devleti sınırları içerisinde bulunan geçmişte ise kuzey Filistin'e ait olan Safed, şehrinden zorla nasıl göç ettirilmeye zorlandıklarını tek tek anlattı.
Yaşadıkları şehre bir gün Almanya ve Polanya'dan Yahudi mültecilerin geldiğini söyleyen Hadid, bu mültecilerin ellerindeki pankartlarda "Almanya'daki evimizi ve umudumuzu kaybettik. Umutlarımızı yıkmayın " şeklinde bir yazı yazdığını belirtti.
EVİMİZE ZORLA YERLEŞTİLER
Evlerini kaybeden bu insanlara destek olmak için her Filsitinli ailenin ikişer Yahudi aileyi yanına aldığını söyleyen Hadid, kendi ailesinin Almanya'dan gelen bu çaresiz insanları bir süre misafir ettiğini ifade ederek, "İki buçuk yıl bizimle yaşadılar. Annem bana hamileyken Nasıra'ya ailesinin evine gidiyor. Doğum yaptıktan sonra ben henüz 9 günlükken evimize Safed'e geri dönüyor. Ancak evine giremiyor. Girmemize izin vermiyolar. Annem yalvararak beni sarmak için bir örtü almak istediğinde, ona bile izin vermiyorlar. Bu yüzden annem Suriye'deki bir mülteci kampına gidiyor" ifadelerini kullandı.
KIZLARI BU ZULME SESSİZ KALMADI
Uzun yıllardır Filistin halkına özgürlük çağrılarına ara vermeyen, Filistin asıllı dünyaca ünlü modeller Gigi Hadid ve Bella Hadid, babalarının yaşadığı acının farkında olarak, İsrail'in katliamlarıyla ilgili ilk günden bu yana sesini yükseltmeye devam ediyor.
Ünlü model Bella Hadid, yaşanan çatışmalar için "Kariyerim dursa bile Filistin'i desteklemekten asla vazgeçmeyeceğim. İsrail Başbakanı Netanyahu yeni Hitler!" ifadelerini kullanmıştı.
28 yaşındaki Gigi Hadid ise geçtiğimiz günlerde İsrail ile ilgili açıklama yaparak "Filistinliler için umutlarım ve hayallerim var ama bunların hiçbiri, tek bir Yahudi'nin bile zarar görmesini içermiyor" açıklamasında bulunmuştu.
Gigi Hadid, Hamas'ın operasyonunun ardından Filistinli veya İsrailli olsun hiçbir masum sivilin kurban olmayı hak etmediğini söylemişti.
Buna ek olarak "Filistin mücadelesine ve işgal altındaki hayata derin bir empatim var" diyerek Filistinlileri desteklediğini de belirten Gigi, İsrail'in resmi Instagram hesabından hedef gösterildi.
Gigi Hadid'in paylaştığı "İsrail hükümetini kınamak Yahudi düşmanlığı değildir, Filistinlileri desteklemek de Hamas'ı desteklemek değildir" mesajına İsrail resmi hesabı skandal bir saldırıda bulundu.
İsrail hükümeti resmi sosyal medya hesabı, Gigi Hadid'i etiketleyerek "Geçen hafta rahat uyudun mu Gigi? Yoksa Yahudi bebeklerin evlerinde katledilmesine göz yumuyor musun? Sessizliğin nerede durduğunu çok net ortaya koydu. Seni görüyoruz" ifadelerini kullandı.
Hadid ailesi, bu hedef gösterme ardından ölüm tehditleri almaya başladığını açıkladı fakat bunlar yine de Bella Hadid'i durdurmadı.
Sosyal medya hesabından Bella Hadid; ölüm tehditi aldığını hatta kişisel telefon numarasının sızdırıldığını belirttiği Filistin'e destek mesajı paylaştı.
İşte Bella Hadid'in o paylaşımı:
"Sessizliğim için beni bağışlayın. Dünyanın dikkatini onlarca yıldır masum canlara mal olan ve aileleri etkileyen bir duruma çeviren, son derece karmaşık ve korkunç geçen bu 2 hafta için henüz ideal kelimeleri bulamadım. Söylenecek çok şey var ama bugünlük kısa tutacağım.
Her gün yüzlerce ölüm tehdidi alıyorum, telefon numaram sızdırılıyor ve ailem kendini tehlikede hissediyor. Ama artık susturulamam. Korku bir seçenek değil. Başta Gazze olmak üzere Filistin halkı ve çocukları bizim sessizliğimizi kaldıramaz. Biz cesur değiliz onlar.
Kalbim, hem ortaya çıktığını gördüğüm travmanın hem de Filistinli kanımdan gelen kuşaksal travmanın acısıyla kanıyor. Gazze'deki hava saldırılarının sonuçlarını görünce, çocuklarını kaybeden tüm anneler ve yalnız ağlayan çocuklarla, bu dünyaya bir daha gelmeyecek kayıp babalar, kardeşler, amcalar, teyzeler, arkadaşlarla birlikte yas tutuyorum.
7 Ekim'in acısıyla ve sonrasında yaşananlarla uğraşan İsrailli aileler için yas tutuyorum. Bu toprakların tarihi ne olursa olsun, her yerde, her türlü sivile yönelik terör saldırılarını kınıyorum. Kadınlara ve çocuklara zarar vermek, terör uygulamak Özgür Filistin hareketine hiçbir fayda sağlamaz ve vermemelidir. Hiçbir çocuğun, hiçbir insanın, hiçbir yerde geçici veya süresiz olarak ailesinden alınmaması gerektiğine yürekten inanıyorum. Bu hem İsrail hem de Filistin halkı için geçerli.
Doğduktan dokuz gün sonra, annesinin kollarında ailesiyle birlikte Filistin'deki evlerinden kovuldu ve bir zamanlar ev dedikleri yerden mülteci haline geldi. Büyükannem ve büyükbabamın geri dönmesine asla izin verilmiyor.
Ailem, Filistin halkına karşı 75 yıldır uygulanan şiddete tanık oldu; en önemlisi, tüm toplulukların yok edilmesine, soğukkanlılıkla cinayetlere ve ailelerin evlerinden zorla uzaklaştırılmasına yol açan acımasız yerleşimci istilalarına. Filistin topraklarındaki yerleşim uygulamaları günümüzde de devam etmektedir. Bunun acısı anlatılamaz.
Bizi barışa direnen teröristlerden başka bir şey olarak görmeyen bir dünyada Filistinli olmanın ne kadar zor olduğunu anlamak önemli. Zararlıdır, utanç vericidir ve kesinlikle doğru değildir. Babam Nakba yılında (1948'de 750.000 Filistinlinin yerinden edilmesi) Nasıra'da doğdu.
İnsanlığı ve şefkati savunmak için hep birlikte durmalı ve liderlerimizden de aynısını yapmalarını talep etmeliyiz. Bütün dinler barıştır, yozlaşmış olan hükümetlerdir ve ikisinin iç içe geçmesi en büyük günahtır. Biz biriz ve Allah herkesi eşit yaratmıştır. Dökülen tüm kanların, gözyaşlarının ve cesetlerin yası aynı saygıyla yaslanmalıdır.
Gazze'de acilen müdahale edilmesi gereken bir insani kriz var. Ailelerin suya ve yiyeceğe erişmesi gerekiyor. Hastanelerin jeneratörlere güç sağlamak, yaralılarla ilgilenmek ve insanları hayatta tutmak için yakıta ihtiyacı var.
Savaşların yasaları vardır ve ne olursa olsun bunlara uyulması gerekir.
Gazze halkının acil ihtiyaçlarını unutmamak ve masum Filistinli sivillerin bu savaşın unutulmayan kurbanları olmamasını sağlamak için nerede olursak olalım liderlerimiz üzerinde baskıyı sürdürmeliyiz.
Huzurun ve güvenliğin hepimizin olduğunu bilerek insanlığın yanındayım."