"Think Tanks" veya Türkçesiyle "Düşünce Kuruluşları" emperyalist devletlerin uluslararası politikalarında hayati öneme sahip resmi veya özel kurumlardır. Hooveer Enstitüsü'nden Smithsonian Enstitüsü'ne, Ulusal Demokrasi Vakfı'ndan herhangi bir üniversitenin uluslararası ilişkiler bölümüne kadar binlerce kurum, emperyalist ülkelerin devlet politikasına yol çizerler. Son yıllarda bu kurumların içinde belki de en ses getireni Stratfor Enstitüsü, namı diğer "gölge CIA" olmaktadır.
Stratfor'un kurucusu ve başkanı George Friedman belki de ABD fikir hayatı içinde düşüncelerine en değer verilen, özellikle de geleceğe yönelik tahminleri ve önermeleri ile adeta gölge bir Dışişleri Bakanı rolü oynayan önemli bir politik bilimci.
Geçen 3 yıl içinde George Friedman, dünyanın geleceğine yönelik iki kitabı ile tartışmalar yaratan siyaset bilimcileri arasında.
Aydınlık'ın haberine göre Friedman, kitabının başında, kendisinin bir falcı olmadığını, ABD'nin son 200 senesindeki ekonomik ve politik dönemlerini inceleyip, gelecekteki 100 yıl için öngörülerde bulunacağını belirtmesine rağmen, tahminlerinin aşağı yukarı anlattığı gibi gerçekleşeceğini de iddialı bir şekilde öne sürmekte.
Kitabın önsözünde Friedman, felsefi olarak Makyavelist olduğunu hemen her paragrafta Makyavelli'ye atıfta bulunarak belirtiyor. Buna bağlı olarak da eski ABD başkanları Abraham Lincoln, Franklin Roosvelt ve Ronald Reagan'ın Makyavelizmlerine övgülerde bulunuyor. Örneğin Roosvelt'in "Kurallar kutsal değildirler ama prensipler kutsaldır" sözü ile Ronald Reagan'ın "Masum olmayan bir dünyada biz masumları oynayamayız" deyişini dünyanın gelecek 100 yılını analiz ettiği kitabının en başına özel olarak koymuş.
ABD'NİN EKONOMİK VE POLİTİK GELECEĞİ NE KADAR KARANLIK ACABA?
Friedman, ilk olarak, son 5-6 senedir ABD'de meydana gelen durgunluk ve ekonomik krizin aslında herkesin sandığı gibi derin olmadığını ve her 50 senede bir tekrar eden dönemsel krizlerden biri olduğunu belirtiyor. Öyle ki 1929'daki krizle karşılaştırıldığında günümüzün krizinin oldukça katlanılabilir olduğunu iddia ediyor. Hatta bu krizden ABD'nin çok daha güçlü olarak çıkacağını ve Avrupa'nın çökmesinden dolayı da tüm Batı dünyasının (ve tüm dünyanın) en güçlü ülkesi olarak varlığını sürdüreceğini öne sürüyor.