İran, ABD'nin Irak'ın Erbil ve Anbar şehirlerinde bulunan hava askeri üslerine saldırı düzenledi. İran Devrim Muhafızları Ordusu'nun saldırıyı balistik füzelerle gerçekleştirdiği öğrenildi. İran Devlet Televizyonu, Irak'taki saldırıda 80 ABD askerinin öldüğünü duyurdu.Uzmanlar canlı yayında İran'ın saldırısını yorumladı.
Yenibirlik Gazetesi yazarı Güngör Yavuzaslan:
"İran açısından mesajları var. Gece yarısından sonraki 01:20 gibi saat Süleymani'nin öldürüldüğü saat. İran, Kasım Süleymani'yi toprağa vermeden 'cenazesi yerdeyken' bu saldırıya cevap verdi. Bir propaganda savaşı var.
İran eşdeğer şekilde cevap vereceğini söylemişti. 12 balistik füzeyle cevap verdi. İran, intikam konusunda 'yerini ve zamanını ben seçerim' demişti. Bunlar devam edecek.
İran füzeyle bir saldırı gerçekleştirdi. İran Genelkurmay Başkanlığı'ndan gelen bir açıklama var: '5 ve 2'nin Amerika'ya ne olduğunu göstereceğiz' demişti. Şu anda 2 üs ile cevap verildi. 5 üsse İran saldırı gerçekleştirecek mi? Bekleyip göreceğiz. Süleymani'nin saldırısına karşılık sadece iki üssü vurmakla kalmaz."
Genelkurmay İstihbarat Eski Başkanı İsmail Hakkı Pekin:
''Zaten ABD, İran'ı böyle bir şeye zorluyor. Bölgede, Irak'taki yeni safha İran'ın ve İran uzantılarının bölgeden gitmelerini sağlamak. Şimdiye kadar çok farklı bir politika izliyorlardı. Kasım Süleymani'ye bakarsak; Afganistan'dan Lübnan'dan Yemen'den çok geniş bir alandan sorumlu ve buralarda şahsi bağlantılara sahip birisi. Bu DEAŞ ile mücadelede Amerika bilerek İran'ın önünü açtı. İran güçlü olunca ister istemez Bahreyn Suudi Arabistan korkuyordu ve Amerika'yı buraya davet ediyorlardı. Şimdi Amerika hedef değiştirdi. İran'ı zayıflatmak gerektiği için. Ancak İran'ın boşluğunu kim dolduracak? Amerika herhalde bunu yapmıştır diye düşünüyorum. Kasım Süleymani'yi öldürmesinin sebebi budur. Ve İran Amerika'nın istediği cevabı verdi.
İran'ın bu saldırısı Kasım Süleymani'nin karşılığı değil. Ancak kamuoyunun baskısını azaltmak için; biz de gittik 15 füze attık. Çok büyük zayiat olduğunu sanmıyorum. Amerika'nın elinde zaten 13 senaryo vardı, bunların yerleri de bellidir büyük ihtimalle. 80 zayiat olduğunu sanmıyorum. Amerika, İran'a istediği cevabı verebilecek şekilde bir hazırlık yapıyordur büyük ihtimalle. Amerika anında bir karşılık verebilirdi. Vermemesinin sebebi şu; anında karşılık verse bu sefer tekrar Kasım Süleymani'den sonra bir suç daha işlemiş olacaktı.
İran'ın verebileceği en iyi cevap buydu. 500 km menzilli füzeleri seçmiş, farklı yerlerdeki hedefleri seçmemiş, özellikle Irak'ta cevap veriyor. Aynı zamanda "Ben Irak'ta kalıcıyım, beni gönderemezsin" diyor. Amerika'nın cevabı da şu olacak "Ben seni Irak unsurlarında istemiyorum" Bundan sonra göreceğiz, İran'ı zayıflatmaya uğraşacaklar.
BAE ve Suudi Arabistan tabi ki tehlikeye girer, eğer Amerika cevap verirse; bu cevap İran'ın canını acıtırsa. İsrail, özellikle ABD'yi İran'ın nükleer tesislerini vurma konusunda teşvik ediyor. İran, nükleer anlaşmalardan çekildi. Nükleer teknolojiyi edinmişti zaten ama yeteri kadar saf uranyum elde etmemişti. Şu anda ben İran'ın nükleer teknoloji için zamana ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. İsrail de diyor ki, öyle bir vuralım ki İran'ı 20-30 sene geriye gitsin diyor.
Öyle bir şey yapacaksa Amerika, gemileri ve seyir füzeleri tarafından İran'ın nükleer tesislerini hedef alabilir. Üçüncü dünya savaşı çıkar mı sanmıyorum. Bizim İran ile dostluğumuzu devam ettirmemiz gerekiyor. Zaten 1639'dan beri savaşmıyoruz İran ile. Evet sıcak çatışma olabilir, üçüncü dünya savaşı çıkacağını sanmıyorum. İki tarafın gücü farklı.
Türkiye ve Rusya'nın bu konuda yumuşatıcı rolü olabilir. Türkiye hem İran ile görüşüyor, hem Amerika'yla görüşüyor, hem Rusya ile de görüşüyor. Rusya'nın da bu konuda ilişkileri yumuşatıcı tarafı olabilir. Taraf tutmadan ne Türkiye ne Rusya, bu işi baskılamak suretiyle halledebilirler. Yoksa burada dünya savaşı çıkmaz ama boş yere insan ölür.''
Güvenlik Uzmanı Coşkun Başbuğ:
''Gelişen durumdan en çok istifade eden rejim oldu. Amerika cephesinde bir milli cephe oluştu mu? Savaşa 'evet' ve 'hayırcılar' kırılma noktaları ne kadar derinlikte; bu konu önemli. Ben birinci Körfez harekatına katıldım, Amerika'da asker bir Amerikalı'nın ölümü ciddi infial yaratıyor. Hatta bir takım kayıplar da sansür edildi. Zira Amerikalıların hepsi şu sorguda, biz niçin Irak'tayız, başka ülkenin jandarmalığını yapıyoruz düşüncesindeydi.
Eğer rakam doğruysa, ki ben asla olduğuna inanmıyorum. Birinci Körfez Savaşı'nda dahi görmedim. Amerika Süleymani operasyonundan hemen önce bütün yurt içi ve yurt dışı hatta sadece İran değil, sadece Irak değil, tüm o noktaları güvenliği üst perdeye çıkarmıştı.
Amerika'nın bölgedeki en büyük üslerinden biri. Böylesine geniş bir havzada Amerika'nın ben işi şansa bırakacağını değerlendirmiyorum. Amerika gerçekten böyle bir kayıpla yüzyüzeyse Amerika'da anında bir milli cephe oluşacağı da aşikar. Ben bu rakamın ve füze sayılarının da abartıldığı kanaatindeyim.''
Ahmet Yesevi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cengiz Tomar:
''İran mantıklı olanı değil, gerekli olanı yaptı. ABD ve İran'ı karşılaştırdığımızda, İran'ın simetrik bir savaşı göze alamayacağı şeklindeydi. Bu mantıklı olan açıklamaydı. Gereken neydi? Resmi bir saldırı açıklama yapılmıştı ABD tarafından, buna resmen karşılık verilmesiydi.
Top İran'ın sahasındaydı, İran topu tekrar Trump'a attı. Bundan sonraki süreci aslında Trump belirleyecek. Savaş mı olacak yoksa bu gelişme soğutulacak mı? 5 - 6 saat beklememiz gerekecek. Sonra Trump'ın açıklaması ve ABD'nin nasıl tepki göstereceği görülecek. Trump öngörülemez bir kişilik, ne yapacağını öngörmek pek mümkün olmasa gerek.''
Emekli Tümgeneral ve İstanbul Okan Üniversitesi Öğretim Üyesi Tarık Özkut:
''Satranç oynanıyor ve İranlılar onu iyi bilir. Ben İran'ın çok etkin bir şey yapacağını beklemiyorum. Zaman içerisinde yumuşak güç kullanarak zamana yaydığı takdirde İran haklı duruma geçecek.
İran'daki olayda haydutluk oldu, her şeye aykırı. İran, hakkını kullandı ve bitti. Dolayısıyla bundan sonra diplomasi öne çıkacak diye düşünüyorum. Her iki taraf da diplomatik davranmakta ve yumuşak güç kullanmakta gibi görünüyor. Herkes kendi kamuoyuna oynayacak. Ama bir de gerçek var; dünya sessiz. AB, NATO, Rusya sessiz.''
Emekli Kurmay Albay Gürsel Tokmakoğlu:
''Belki de daha az konuşulan konulardan gitmekte fayda var. Dün itibariyle cenaze töreni vardı, biraz geciktirildi defin işlemi. Ama diğer taraftan herkes oraya odaklanmışken Amerika'ya pek odaklanılmadı. ABD, Hint Okyanusu'ndaki en büyük üssüne bombardıman uçaklarını intikal ettirdi. Bütün bölgede; Körfez dahil, Irak bölgesi dahil her alanda havada hazır uçak bulundurdu, eli tetikteydi diyebiliriz. Dün itibariyle Amerika en üst alarm seviyesindeydi. Çünkü İran'ın yapacağı karşı müdahalenin boyutunu bilmiyordu, yapacağını biliyordu. Eğer ki yüksek tonda bir müdahale olsaydı İran tarafından bu sabah biz başka bir şey yaşıyor olurduk. Bunu işaret etmemiz gerekiyor. Sizin de tanık olduğunuz mesajlaşmalar da Zarif ile Trump'ın işaret ettiği gibi itidal hakim oldu veya şimdilik durum böyle diyebiliriz.
ABD'nin üssünde Süleymani'nin öldürülmesi hadisesinde kullanılan İHA'lar mevcuttu. Diğer Erbil'de yine müstakbel Amerika'nın bütün güçlerini toplayacağı büyük üs olarak yeni hazırlanıyordu. Karşılık verilmesi hadisesinde buraların seçilmesi; hem kısıtlı hem de cevap manası taşıyan bir konu. Tabi ABD daha henüz İran'dan füze rampadan çıktığı andan itibaren bunun alarm zilleri olduğunu işaret ediyor. Amerikan askerleri sadece Irak'ta değil, bütün askerler gerekli tedbirleri alıyorlar, gizleniyorlar. Ama bu operasyonu sürdüremeyeceği anlamına gelmiyor, gizlendikleri yerden operasyon yapabilirler.
Ben İran'ın 80 ABD askeri öldü açıklamasına ihtiyatla yaklaşıyorum. Bu İran halkının intikam duygularına karşılık gelecek olarak belki kabul edilmektedir. Bundan sonraki duruma baktığınız zaman aslında ABD bundan avantajlı çıkmış gibi bir durum hasıl oldu. Çünkü İran'ın, nükleer silah üretme kapasitesinde daha yolun ortalarında. Yani İran'ın bölgesel tehdit olma gücü, vekil savaşları üzerine ve füzelerle kurgulanmıştır. Şusu var busu var diye çok şey sayılabilir ama bunlar bir Amerika'nın gücüne karşılık gelmez.''
Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın:
''Ciddi bir gerginliğin olduğunu herkes biliyordu. Cumhurbaşkanımız "İran mutlaka cevap verecektir" demişti. Ama Türkiye'nin kaygıları, yeni harekat alanının Irak olmamasıydı. "Niçin Irak seçildi manidardır" demişti. Beşinci günde, Irak hedef seçildi ve iki Amerikan üssüne füzelerin atıldığını biliyoruz. Her iki taraf birbirini ciddi şekilde tehdit edilmişti. Ve beklenen oldu, sabaha karşı saldırı başladı. Bu saldırı bir sürpriz değildi.
İran'ın 2 bin füzesi var ve bunlardan 15 tanesinin atıldığını düşünelim. Henüz Amerika tarafından bir açıklama yapılmadı. Fakat Amerika'nın bunu bilmemesi mümkün değil. Amerikan İstihbarat Sistemleri, füzelerin atış pozisyonuna sokulduğunu söyledi. Amerikalılar bundan haberdardı ve alarm durumundaydı. BAE'den 6 tane F-35'in kalktığı söyleniyor. Her iki taraf da reaksiyonlarını ölçülü yapıyorlar.
İran kademeli olarak bir şekilde Amerika'yı masaya davet ediyor. Öbür taraftan Trump şunu söylüyor: İran hiç savaş kazanmadı ama iyi müzakerecidir. Benim kanaatim çok fazla Amerikalının hayatını kaybetmediği. Bu durumda Amerika'nın misliyle mukabelesi olmayacaktır. ABD eski Başkan Yardımcısı Biden, "Ülkeyi savaşın eşiğine getiren Trump bilgi vermedi. Tehditle bu tercihini kullanmıştır. Trump dünya liderliği yapamaz. Kararını Amerikan halkına açıklamalıdır" dedi. Kasım ayına kadar Trump'ın bu gerginliği çok iyi takip etmesi gerekiyor.''
Hasan Kalyoncu Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Murat Aslan:
''Doğrudan Devrim Muhafızlarını devreye sokmak suretiyle Amerikan üssünü hedef aldılar ve sonucunu bilmiyoruz. Hasar kıymetlendirmesi neticesini bilmiyoruz. Amerika'nın vereceği tepki soru işareti. Bu sorunun cevabı piyasalar için önemli, enerji piyasası için özellikle önemli.
İyimser olanların uzlaşıyı söylediğini görüyoruz. Kötümser olanların, bölgede sıcak çatışmaların olabileceği konusunda değerlendirme yaptığını görüyoruz.
Bölgede şu an için Amerika'nın bir süreci işlettiğini ben görüyorum. Bir kısa, iki orta, üç uzun dönemli olmak üzere adımlar atma söz konusu olabilir. Belki kısa vadede mesaj niteliğinde girişim yapabilir. Ama orta ve uzun dönemde, Amerika'nın çıkarlarının etkilenmesini önleyecek adımlar atılabileceğini düşünüyorum.
Amerika'nın iki ana önemli prensibi vardır. Birincisi, küresel anlamda gücüne halel getirecek oluşumu önlemek ister. İkincisi de kendi yanında olan müttefiklerinin kontrolünü hiçbir zaman elden bırakmaz istemez. Şu anki koşullarda İran, ABD tarafından bir tehdit olarak algılanıyor.
Bir saldırı varsa mutlaka mukabele olur. Bir karizma söz konusu. Dünyanın jandarmalığını yapacağım diyen bir devletin, sadece Ortadoğu'da değil aynı zamanda Uzak Doğu'da da üslenmeleri var. Kuzey Kore'nin de benzer bir eyleminde Amerika'nın cevabı ne olacak? Bu bir vakadır, eğer gereken cevabı vermezse diğer üslerde de benzer sıkıntılar yaşayabilir.''
Finansal Güvenlik Stratejisti Selva Tor:
''Bundan birkaç yıl önce yapılan araştırmada; 70 dolar ve üzerinde kalıcı olabilecek olan petrol fiyatlarının Rusya'nın stratejik olarak işine geleceği çalışmada da dile getirilmişti. Bu tür jeopolitik riskler Rusya'nın kaldıraç olarak kullandığı bir enstrüman. Hiç müdahil olmadan karşısına avantaj çıktı. Uluslararası ekonomik politik dengeler her zaman iki önemli faktör üzerine kurgulanır. Biri kredi üretme kapasitesi, bir de üretim maliyetlerinin kontrol etmesi.
ABD'nin yapı taşlarına baktığınız zaman; Amerikan doları üzerinde ve bunu çevreleyen askeri varlığı üzerinden bir kurgudur bu. Küresel krizi tetikleyecek dolar endeksinin yukarı çıkıyor olması gibi konuları göz ardı etmemek lazım. Jeopolitik riskler ekonomiyi etkiler noktada şu anda. Ülkelerin sürekli askeri kapasiteleri artırıyor olmaları, askeri harcamaları artırırken özellikle gelişmekte olan ülkelerde askeri ithalatın düşüyor olması, herkesin küresel eksende varlığını devam ettiriyor olması bu ülkelerin hem üretim maliyetlerini hem de kredi üretim faktörlerini kontrol edebilme kapasitelerine bağlı. İran, uzun süredir Amerikan ambargo altında. Aynı zamanda çevredeki gelişmekte olan ülkelere önemli enerji tedariki olan bir ülke. Nereden bakarsanız bakın hem küresel bir krizi tetikleyebilecek, hem küresel çatışmaları tetikleyebilecek bir süreçten geçiyoruz.
O kadar zor bir dönemki dünyamız için, bir kere biz devletleri kuralları belirlenmiş organizasyon olarak tanımlıyoruz. Amerika'da artık yeniden incelenmesi ve değerlendirilmesi gereken şeyler. Trump'ın öngörülemez lider profili çizmesinin ötesinde aslında ABD'nin kendi kurumsal kapasitesinde yaşanan zayıflıkların ürettiği bir sonuç. Liderler aktörler dengesiz olabilirler ancak güçlü ve çalışır bir devlet bu tür riskleri sigortalayan kurumlara sahiptir. Amerika'da dış politikada olası riskleri engelleyen kapasitesi zayıfladı.
Türkiye açısından bakalım. Bu bizim için yönetebilmesi kolay olmayan ama kurallara uyarsak kolay da yönetebilecek bir süreç. Kurumsal kapasitesi zayıflamış devletlerin her zaman risk oluşturacağı malum. Fakat biz uyarıcı sinyalleri ekonomik-politik eksende alacağımız kanaatindeyim.''