Trump'ın sözde barış planına göre kurulacak "Filistin Devletinin" başkenti Doğu Kudüs'ün banliyölerinden Ebu Dis Mahallesi ya da Doğu Kudüs'ün kuzeyindeki Şuafat Mülteci Kampı'ndan Kefr Akab Mahallesi'ne uzanan bölge olacak.
İsrail yönetiminin uzun zamandır "yük olarak gördüğü" İsrail vatandaşı yaklaşık 300 bin Filistinlinin yaşadığı ve Ummul Fahm ile Kefr Kasım gibi büyük şehirlerden oluşan El-Muselles bölgesini "müstakbel Filistin devletine" devretmeyi öngören sözde barış planı, bu mübadeleyle de adeta İsrail'in hem demografik yapısını hem de yükünü hafifletmiş oluyor.
Sözde barış planına göre, işgal altındaki Doğu Kudüs'ü hem Batı Şeria'dan hem de çevresindeki mahallelerinden ayıran Ayrım Duvarı, İsrail'in başkenti ile Filistin'in başkenti arasında sınır olarak kalmaya devam edecek.
Ayrıca işgal altındaki Doğu Kudüs'ün Eski Şehir bölgesinde bulunan ve Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa'daki mevcut durumun (statüko) korunmasını öngören sözde barış planı, Harem-i Şerif'i İsrail'in tezleri doğrultusunda Yahudilerin de ibadetine açarak aslında statükoyu Yahudilerin lehine değiştirmiş oluyor.
AA muhabirleri, ABD Başkanı Donald Trump'ın salı günü açıkladığı ve "Yüzyılın Anlaşması" olarak isimlendirilen sözde barış planının ayrıntılarını derledi. İşte başlıklar halinde ABD'nin sözde barış planı:
KUDÜS'ÜN STATÜSÜ VE BAŞKENTLER MESELESİ
Kudüs'ün fiziksel bölünmesinden kaçınılması gerekmekle birlikte halihazırda belediye sınırlarına uymayan bir güvenlik bariyeri (Ayrım Duvarı) bulunmaktadır. Bu duvar Kudüs'teki Arap mahallelerini (Kefr Akab, Şuafat'ın doğusu ile diğerlerini) birbirinden ayırıyor. Bu fiziksel engelin yerinde kalması ve tarafların başkentleri arasında sınır görevi görmesi gerekmektedir.
Kudüs, İsrail'in bölünmez başkenti olarak kalacaktır. Filistin devletinin başkenti ise mevcut güvenlik duvarının (Ayrım Duvarı) doğu ve kuzeyinde kalan Filistin'e ait bölgelerde olacaktır. Bu da Kefr Akab, Şuafat'ın doğusu ve Ebu Dis bölgeleridir. Bu başkentin ismi "Kudüs" ya Filistin tarafından verilecek bir isim olabilir.
Bu vizyona göre, İsrail'in başkenti Kudüs'teki Arap nüfusun önünde tercih edecekleri 3 seçenek olacaktır: İsrail devletinin vatandaşı olmak, Filistin devletinin vatandaşı olmak, mevcut durumlarını daimi şekilde muhafaza etmek.
Kudüs'ün İsrail'in başkenti olarak uluslararası tanınırlığa sahip olması gerekiyor. Kudüs ya da Filistin devleti tarafından seçilen başka bir isimle Filistin'in başkentinin uluslararası toplum tarafından tanınması gerekiyor.
Taraflar, diğer tarafın egemenliğini ya da başkentinin meşruiyetini reddetmek için diğer ülkelerin çabalarını teşvik etmez ya da desteklemez.
ABD'nin İsrail Büyükelçiliği, Kudüs'te kalacaktır. İsrail-Filistin barış anlaşması imzalandıktan sonra ABD'nin Filistin Büyükelçiliği, Washington yönetiminin Filistin devleti ile anlaşarak seçeceği yerde kurulacaktır.
ABD, İsrail ve Filistin devletlerini başkentleriyle tanıyacak ve diğer ülkeleri de büyükelçiliklerini ihtiyaca göre Kudüs'e ya da Kudüs'e (Filistin) taşımaya teşvik edecektir.