Rusya'nın Japonya'ya 1905 yılında ağır bir şekilde kaybettiği savaşın ardından, Dünya devletleri tarafından Japonya büyük bir güç olarak görünmeye başlandı. Birinci Dünya Savaşı'nda İtilaf Devletleri tarafında yer alan Japonya, Versay'da yok sayılmasının ardından bulunduğu tarafı değiştirdi
1930'lardan itibaren Nazi Almanyası'nın müttefiki olan imparatorluk, Pasifik'te saldırgan bir tutum göstermeye başladı. Bu durum, daha ilerleyen zamanlarda Birleşik Devletler ile anlaşmazlığa düşmesine sebep olarak, imparatorluğun çökmesine kadar gidecekti.
Hem endüstriyel olarak, hem de teknolojik olarak daha üstün bir düşman ile karşı karşıya olduğunun farkında olan Showa Japonya'sı, hızını arttırmaya karar verdi. Bu amaç için de Japon İmparatorluk Ordusu, özellikle intihar saldırılarına yönelik, gelişmiş geleneksel silahlar ile donatıldı. Öyle ki, bu silahların arasında biyolojik ve kimyasal savaş silahları da bulunmaktaydı. Japon askeri planlamacılarının Cenevre Protokolü'nü önemsemedikleri ve hatta yasaklanan silahları özellikle etkili buldukları da söylenmekte.