Emekli Kurmay Albay Gürsel Tokmakoğlu:
İran'ın baştan açıklamaması için hiçbir sebep yoktu. Ama belki çatışmanın büyüyebileceği psikolojiyle... Daha ilk uçak düştüğünde bunun bu şekilde olabileceğini ekranda bakıp söyledik. Zaten uçağın yere dağılmış parçalarını biz iki gün önce görerek nasıl düştüğünü işaret ettik.
İran'ın yapacağı bir şey yok. Burada teknik olan konu şu. Sigorta şirketlerine rağmen devletler bu tip işlerde ön alamazlar.
Eğer derse ki İran'a ait hiçbir işe güvence vermiyorum derse İran havacılıkla ilişkisini kesmek zorunda kalır. Haliyle bir de belgeler, bulgular o kadar net ki onun üzerine dayanacak hiçbir şey yok.
Uluslararası gözlemciler gelecek esas raporun beklenmesi gerekiyor. Belki bir iki ay içerisinde önden bir rapor çıkar, daha sonra bir iki yıl içinde esas rapor çıkar. İran tazminatları öder. Yine de İran'ın karnesine bu zayıf olarak yazılır. Basit bir mesele değil.
Güvenlik Uzmanı Coşkun Başbuğ:
Uçak kazası olduğu andan itibaren birçok soru işaretleri vardı. Keza görüntüler de çok net. Uçağın havada içerden veya dışardan olası bir patlamayla havada infilak ettiği düşünülüyordu, tahminlerimiz vardı.
İran ilk etapta bu olaya uzak kaldı ve yalanladı. Fakat Ukrayna söz konusu uçağın söz konusu bir arıza nedeniyle düşemeyeceğini ve çok daha yeni bir uçak olduğunu ifade etti. Arkadan Kanada devreye girdi, İran'dan hava saldırısı olduğu şeklinde istihbari bilgiler olduğunu söyledi. En son İran bu açıklamayla bu saldırıyı kabul etmek durumunda kaldı.
Olayın olduğu andan itibaren şu ana kadar olan gelişmeleri daha akılcı buluyorum. Olayın hemen akabinde yapılacak bir açıklama tansiyonu tırmandıracaktı. Bu işareti ilk Trump verdi. İlk kurduğu cümle "ben olayın yanlışlıkla olduğunu değerlendiriyorum" demesi, belli bir anın beklendiğini gösteriyor. NATO Genel Sekreteri'nin "bu bir kaza olabilir" söylemi, sanki çok üst perdede bu işin kaza olduğuna kanaat getirdiği ve tansiyonun düşmesi için belli sürenin geçmesi gerektiği şeklinde algılanabilir.
Burada esas olay şu, hava savunma sistemleri diye adlandırıyoruz. "Tanımlayamayan bir hava cismi" olduğu için sistem devreye girdi deniyor. Bu işin hukuki boyutu olacak. Çünkü kaza da olsa saldırı da olsa inanılmaz tazminatlar İran'ı bekliyor.
Yenibirlik Gazetesi yazarı Güngör Yavuzaslan:
Birincisi, Süleymani'nin öldürülmesinden sonra 176 sivil uçuştaki kişinin hayatını kaybetmesiyle bu kriz artık kanlı bir boyuta ulaştı. ukrayna ve Kanada'nın vatandaşlarının olduğu ve uluslararası otoritenin de müdahil olduğu yeni bir kriz var.
İran insan hatası olarak açıklasa da ABD, İran'ın bir yetkilisinin hava savunma bataryası unsurları bakımından kalkış sırasındaki bir uçak vuruldu. Uluslararası hava uçuş kuralları geçerli olan bir Ukrayna tarafından; masum sivillerin olduğu bir uçak vuruldu. Artık İran, ABD'nin dışındaki BM ile karşı karşıya. Artık bu başka bir boyuta geldi.
Ben Tahran Havaalanı'nı kullandım, askeri tesislere çok yakın. Etrafında Devrim Muhafızları'nın noktaları var. Olası ki, İran'ın hava savunma sistemleri açık olduğundan, havada uçuş noktasındaki uçakları bile tehdit olduğunu algıladılar. Bölgemizdeki tehlikeyi görüyoruz. Başta THY olmak üzere birçok firma uçuşları durdurdu.
Bunun mutlaka başka türlü yaptırımları olacaktır. İki ülkenin gerginliğinin bedelini 176 tane sivil insan ne yazık ki yaşamlarının sonlandırılmasına neden oldu. Bu kriz artık başka bir boyuta geldi, yeni bir süreç başlıyor.