Milyonlarca çalışanın aldığı ücretlerle ilgili yasalarımızda değişik düzenlemeler bulunuyor.
İş Kanunu ücret ödenmesini bir sisteme bağlıyor. Buna göre işçinin hak ettiği maaş, prim, ikramiye gibi tüm ödemeler nakit olarak yapılıyor.
Ücret en geç ayda bir ödeniyor. Sözleşmeler ile ödeme süresi bir haftaya kadar indirilebiliyor.
Fakat bir ayı geçemiyor. Bu düzenlemelere rağmen bazen çeşitli sebeplerle ücretler ya geç ödeniyor, ya da hiç ödenmiyor.
Bazı durumlarda ise ücretin eksik ödenmesi de söz konusu olabiliyor.
Bu durumların her biri için hem işverenlerin hem de çalışanların yasal hakları bulunuyor.
İşverenin o ay için nakit sıkıntısı çekmesi ya da başka sebeplerle parayı geciktirmesi genel olarak çalışanlar için kabul edilebilir olduğu için itiraz edilmiyor.
KÖTÜ NİYET ÖNEMLİ
Ama işveren bunu alışkanlık haline getirir ve kötü niyetle yaparsa bu kez hak aramak gerekiyor.
Yani hiçbir maddi sıkıntısı olmadığı halde ücretleri ödemiyor ya da geciktiriyorsa durum değişiyor.
Öncelikle ücretin geciktirilmesi noktasında kanunun belirlediği sınır 20 gün.
Yani sizin için belirlenen ücret ödeme gününden 20 gün sonrasında hâlâ maaşınız veya hak ettiğiniz diğer ücret niteliğindeki paralar ödenmemişse, ya da eksik ödenmişse haklarınızı kullanabiliyorsunuz.
Bir de ücretin gecikmesinde mücbir sebepler (yangın, doğal afet, iflas) olmaması gerekiyor.
Bu noktada işçiler için iki yol ortaya çıkıyor.
Birincisi verilen işi yapmama, ikincisi ise haklı fesih ile tazminatını talep etme.
HAKLI FESİH İMKANI
Maaşı bilerek ve kötü niyetle 20 günden fazla geciktirilen işçiler ister bireysel isterse toplu olarak iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınabiliyor.
Bu durum toplu olduğunda grev olarak nitelenmiyor.
Buradaki eylemin işe gitmeme değil, işi yapmama olduğuna dikkat etmek gerekiyor.
Böyle bir durumda işçi işten çıkartılamadığı gibi yerine yeni birisi de alınamıyor.
Çalışanlar bunu haklı fesih sebebi göstererek iş akdini feshedip tazminatını da talep edebiliyor.
Burada sadece ücretin ödenmemesi değil, sözleşmedeki miktarın altında ödenmesinde de tazminat hakkı doğuyor.
Bu durum iş kanunun 24. Maddesinde belirtilen Ahlak ve İyi niyet kuralları bölümüne aykırılıktan gerçekleşiyor.
Sözleşmeye uymamak da bu hakkı çalışanlara veriyor.