Türkiye 2002 yılından bu yana istikrarlı bir hükümet ile oldukça büyük ilerleme kaydetti. Bir yandan kişi başı geliri arttırırken bir yandan teknoloji üreten bir ülke haline geldi. Bugün gelinen noktada ülkenin savunma sanayi yurtdışı ihracata başlamış bir duruma geldi. Türkiye'nin ve Bakan Albayrak'ın bu girişimleri bu ziyareti yine birilerini rahatsız etti. Ağustos ayında Türkiye ekonomisine yönelik operasyon başlatan güçler 31 Mart seçimlerinin hemen ardından yine saldırıya geçtiler. 10 Mart Perşembe günü Bakan Albayrak'ın sunumuyla gerçekleştirilen 400 kişilik bir yatırımcı toplantısında, reform paketine ilişkin soru sorulmamasına rağmen 3-4 kişiye dayandırılarak algı operasyonu yapılmaya çalışıldı.
İşte rahatsızlık yaratan Türkiye ekonomisinin yükselişi...
SAVUNMADA İHRACAT REKORU KIRILDI
İstikrar ve yerli teknolojinin geliştirilmesi noktasındaki kararlı tutum sayesinde bir zamanlar hayal olarak görülen ihracat başarıları elde edilmeye başlandı.
PROJELER HAYATA GEÇİRİLDİ
İstikrarlı hükümet ve kararlı bir duruş ile bitmez denilen projeler ardı ardına bitirildi ve hayata geçirildi.
Hayata geçirilen projelerden bazıları dünyada nadir ülkeler tarafından başarılmış, gerçekleştirilmesinin mümkün görülmediği, benzerlerinin başka ülkeler tarafından 10 yıldan uzun süredir ertelendiği projelerdi.
SAĞLIKTA DÜNYAYA ÖRNEK OLDUK
Birbiri ardına hayata geçirilen devasa projeler ile milletimiz dünyada bazı alanlarda en iyi hizmeti almaya başladı. Ülke sağlık hizmeti alanında dünyada parmak ile gösterilmeye başlandı.
CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ YENİ BİR İVME KAZANDIRDI
Özellikle istikrarlı hükümet kaynaklı ve kararlı tutum ve uzun vadeli planlama olanağı Cumhurbaşkanlığı sistemi ile yeni bir ivme kazandı. İstikrarın kişiden bağımsız bir şekilde sağlanabilmesi için sistem baştan aşağı reforme edildi.
Sistemin revize edilmesi ile daha önce Gezi Parkı gibi anarşizm, 17-25 Aralık gibi bürokratik vesayetçilik ve 15 Temmuz gibi askeri darbe girişimlerinin önü büyük ölçüde kapanmış oldu.
Referandum sonrası fiili olarak geçilen Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile sadece ülke içi istikrar sağlanmadı, Zeytin Dalı gibi operasyonlar ile yurtdışı tehditlere sınırımızın dışında iken müdahale etme imkanı ortaya çıktı.
Türkiye'nin bu girişimlerinden ve güçlü bir Türkiye'den rahatsız olan yurt dışı kaynaklar Cumhurbaşkanı seçimlerinden de eli boş döndüler. Seçimlerde milletimiz henüz ilk turda Erdoğan'ı % 52,59 ile Başkan olarak seçtiğini beyan etti.
Bunun üzerine yurt içindeki ve yurt dışındaki odaklar sistem içerisinde fitne oluşturmak ve istikrarı bozmak için karakter suikastlerine başladılar. Bunun için ise Başkan Erdoğan tarafından Hazine ve Maliye Bakanı olarak gösterilen Berat Albayrak hedef alındı.
Bakan Albayrak'a karşı yapılan saldırılar ve odak noktaları dikkate alındığında, bu saldırıların sistematik bir şekilde yürütüldüğü ve bir birine tamamen zıt kişi ve grupların aynı anda topa girdiği ortaya çıkıyor.
Komplo teorisyenleri ve algı odakları bu kapsamda harekete geçirilerek Berat Albayrak'a yönelik sapla samanın ayırt edilemeyeceği saçma iddialar ortaya atılmaya başlandı.
Bu odaklara bir süre sonra uluslararası finans kurumları da eklendi. Bilindiği gibi uluslar arası finans kurumları müesses nizamın bekçileridir. Önce sömürgecilik ve emperyalizm ardından ise kapitalizmin selahiyeti bu kurumların güvencesi altındadır.
Bu kurumlar bir yandan Türkiye'ye karşı algı operasyonlarına girişirken bir yandan ise finansal operasyonları yürütmeye kalkıştılar. Daha önce sokak olayları ve askeri darbe ile yapmaya çalıştıklarını bu defa ekonomi silahı ile gerçekleştirebilecekleri hayaline kapıldılar. Ancak bu girişimlerinin istikrarlı bir sistem ve güçlü bir hükümet altında zor olmasından dolayı, hükümeti içerden yıpratmanın yolu aranmaya başlandı ve burada Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak'a saldırılarak hükümetin yıpratılması stratejisi uygulanmaya konuldu.
12 Nisan'da Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak'ın 400 yatırımcı ile gerçekleştirdiği toplantı sonrasında Reuters hem sunumun içeriğini hem de yorumları manipülatif şekilde yansıtarak reform sürecini baltalamaya çalıştı.
Orhan Pamuk'un kardeşi Hümeyra Pamuk, Reuters'ın 400 kişilik toplantıdan "ismi belli olmayan yatırımcı" kaynağı ile Bakan Albayrak'ın "İkna edemedi, güven vermedi" haberini yaptı.
Reuters ile eş zamanlı olarak Financial Times da "Hazine ve Maliye Bakanı Yatırımcıları Etkilemekte Güçlük Çekerken Lira Düşmeye Devam Etti" başlığı attı.
Yerel seçimlerden hemen önce seçime müdahale amaçıyla JP Morgan manipülatif bir rapor hazırlamıştı ve bu rapor üzerinden hem JP Morgan hem de Türkiye içindeki bankalar TL'ye karşı bir kur operasyonu başlatmıştı. Türkiye bu kur operasyonuna karşı swap hamlesiyle JP Morgan başta olmak üzere kur saldırısı gerçekleştiren bankaları ciddi zarara uğratmış ve JP Morgan'a da bu manipülatif raporundan dolayı soruşturma başlatmıştı.
Reuters ve FT'nin "Albayrak yatırımcıları ikna edemedi" haberlerini yaptıkları toplantı JP Morgan'ın düzenlediği basına kapalı yatırımcı buluşması olunca akıllara "Bu yalan haberlerle JP Morgan, swap hamlesiyle ettiği zararın ve soruşturmanın rövanşını mı alıyor?" sorusu geldi.
FETÖ DE SALDIRILARA DESTEK VERDİ
Bu saldırılara FETÖ de en üst perdeden her süreçte katıldı. Reuters ve FT'nin saldırısına destek ise eski CHP milletvekili FETÖ'cü FDD mensubu Aykan Erdemir'den geldi.
Reuters ve FT'nin 400 kişilik kapalı bir toplantıda ismi belli olmayan yatırımcıya dayandırarak başlattığı yalan haber saldırısına FETÖ'nün Ahval ve Turkish Minute siteleri, SOL, İP-CHP destekçisi Sözcü, İP'in finanse ettiği YeniÇağ ve T24 de dahil oldu.
Reuters, FT'nin başlattığı FETÖ haber sitelerinin dağıttığı ve CHP-İP'e yakın medyanın büyüttüğü manipülatif haber zincirine Saadet Partisi'ne ait Milli Gazete de daha büyük bir yalan haber ile destek verdi. Haberde, "AKP, IMF ile anlaşacak." denildi. Bu yalan haberi IMF yalanladı.
Berat Albayrak ABD'de yatırımcılarla görüşürken yapılan bu topyekun saldırının 3 amacı var:
1- 22 Mart sonrası Türkiye'nin swap hamlesi ile zarar eden JP Morgan ve ortaklarının Türkiye ekonomi yönetiminden rövanş alma isteği.
2-Ağustos 2018'de en tepeden başlayan Türkiye ekonomisine saldırılara karşı Başkan Erdoğan liderliğinde Bakan Albayrak yönetiminde oluşan direniş ve yeniden yapılanma hattını kırma ve Türkiye ekonomisini tamamen kontrol altına alma.
3- S-400 konusundaki tehditler ve İstanbul seçimlerindeki, "ekonomiye faturası ağır olur" çıkışları ile yerel seçimlerde Cumhur İttifakı'na gelen % 52 oyla bir daha desteklenen Türkiye'deki Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nin istikrar sağlamadığını göstermek istiyorlar.