Bandırma'nın deniz ve hava kalitesinde sıkıntı yaşandığını belirten Bandırma Kent Konseyi Başkanı Dr. Murat Ergöz, "Bandırma, maalesef deniz ve hava kalitesi anlamında sıkıntılı günler yaşıyor. Bir yandan denizimiz kirlendi. Deniz salyasıyla kaplandı ve bu kirlilik yeni değil.
Yılların birikimi. Bandırma'ya çok yakın bir yerde organize sanayi bölgesi kurulmak isteniyor. Burada bir tarım arazisi söz konusu.
Tarımın önemini pandemi gösterdi. Bu tarım arazileri üzerine sanayi yapılması çevremizi daha da kirletecek. Bunu haricinde hava kalitemiz de çok düşük.
Poyraz dışında başka bir rüzgar estiği zaman civardaki fabrikaların gazları çevreyi çok etkiliyor. Kışın evlerden çıkan kömür dumanları da çevrede yaşayanların hava kalitesini olumsuz yönde etkiliyor" dedi.
'BANDIRMA'DA DENİZE GİRMEK İNTİHAR GİBİ'
Kum ve denizin kararmış vaziyette olduğuna vurgu yapan Dr. Ergöz, "Maalesef arıtma tesisleri iyi çalışmadan pek çok işletmenin atıkları derin deşarj denilen yöntemle Marmara Denizi'ne bırakılıyor.
Ne kadar kontrol edildiğini de bilmiyoruz. Bu atıklar, dereler ve göller aracılığıyla da Marmara Denizi'ne akıtılıyor. Deniz artık sinyal vermeye, 'bu kirliliği artık kaldıramıyorum' demeye başladı.
Çok acil çözüm gerekiyor. Çocukluk yıllarımda Bandırma çevresinde 50'den fazla balık çeşidi vardı. Şimdi birkaç tane ancak sayabiliyoruz. Bu üzücü bir durum. Yüzmeyi Bandırma Körfezi'nde öğrendik fakat şu an Bandırma'da denize girmek intihar gibi bir şey. Mümkün değil" diye konuştu.
'DENİZİN SICAKLIĞI 40 YILLIK ORTALAMANIN ÜZERİNDE'
Güney Marmara Doğal ve Kültürel Çevreyi Koruma Derneği (GÜMÇED) Bandırma Şube Başkanı Gültekin Mutlu ise, "Kıyı ilçelerinde kirliliğe neden olan şey, evsel atıkları arıtacak bir tesisin olmaması.
Bunun yanında Marmara Havzası'nda bulunan sanayi kuruluşlarının arıtma tesisleri çalışmıyor. Birçok sanayi kuruluşunun arıtma tesisi yok. Bunlar da atıklarını arıtmadan Marmara Denizi'ne boşaltıyor.
Şu anda Marmara Denizi'nin sıcaklığı 40 yıllık ortalamanın 2,5 derece üzerinde. Bu küresel iklim değişikliğine bağlı deniz suyunun ısınmasının yanında, bölgede bulunan sanayi kuruluşları da deniz suyunun sıcaklığının artmasına neden oluyor.
Bu ve bu gibi etkenlerin hepsi bir araya geldiği zaman denizde yaşayan fitoplanktonların yok olmasına ve onların bir salgı bırakmasına neden oluyor.
Bu salgı sonucunda da denizlerdeki oksijen azalıyor. Denizlerdeki oksijen, atmosferdeki oksijenin yarısını üretiyor. Yok olan sadece Marmara Denizi değil, yok olan bütün bir ekosistem ve insanlıktır" ifadelerini kullandı.