PKK terör örgütü çocuk yaşta kızları kaçırmak suretiyle hem annelerin hem de örgüte katılan kadınların hayatını zindana çeviriyor.
AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Habibe Öçal tarafından büyük bir dikkat ve özenle hazırlanan PKK terörü ve Kadın isimli araştırma raporu dün, bugün ve yarına aynı anda ışık tutuyor.
Özellikle raporda kullanılan ve ilk defa yayınlanan fotoğraflar ise pişman olup terör örgütünün elinden kaçarak ailesine geri dönen kız çocuklarının yaşadıklarını belgeler nitelikte.
Örgütte militan olarak bulunan birçok kadın, ilk fırsatta örgütten ayrılarak orada yaşadıkları hayatı kâbus olarak nitelendiriyor ve en kötü aile hayatının bile PKK'nın kendilerine uygun gördüğü hayattan daha iyi olduğunu açık bir şekilde dile getiriyor.
PKK, özgürleştirmekten ve kurtuluştan bahsederken örgütten ayrılanlar örgütteki yönetici kadronun nasıl bir hegemonya oluşturduklarını, despotik yönetim tarzı sergilediklerini deşifre ediyorlar. Ayrılanlardan bir kısmı da etnik ideolojiden tam olarak kopmamalarına rağmen örgüt içindeki kadınların üst düzey örgüt yöneticileri tarafından istismar edildiklerini, aşağılandıklarını, tacize uğradıklarını hatta bundan daha kötü durumlarla karşılaştıklarını dile getiriyor.
PKK terör örgütünün dağa kaçırmak için hedef aldığı kişilerin ailevi yapısına baktığımızda bunların; boşanma, ilgisizlik, aşırı baskı ve yoksulluk yaşayan, etrafında ihtiyaç duyduğu desteği bulamayan ailelerin çocukları olduğu ve örgütün bu ailelerin çocuklarını kandırıp istismar ettiği görülmektedir.
Özellikle fakir aile kızları; iş, maaş ve özgürlük vaadiyle kandırılarak kaçırılıyor. Çocuk yaştaki kız ve erkekler, okullarını ve ailelerini bırakarak terör örgütüne katılmışlar ve örgüt tarafından istismar ediliyor. HDP ve onunla iş birliği içindeki dernek ve kuruluşlar âdeta örgüte üye toplama ve hazırlama merkezi olarak işlev görüyor. Kendileriyle görüştüğümüz Diyarbakır Anneleri ve PKK'dan ayrılan kızlarımız bunu açık bir şekilde ortaya koymakta.
BATI "KADIN HAKLARI SAVAŞÇISI" SÜSÜNÜ KULLANIYOR
Terör örgütü PKK kendisini karı ve kocanın, annenin ve babanın olmadığı bir dünyaya hazırlamaktadır. Kürt toplumunun geleneksel değerlerini tahkir etmesinin ve sürekli olarak özgürlük vurgusu yaparak kız çocuklarını cinsiyetin olmadığı bir kimliğe çağırmasının sebebi budur.
Yurt dışında yapılan birçok çalışmada ve medyaya yansıyan haberlerde, PKK'lı kadın teröristler; Marksizm, sosyalizm ve şimdilerde feminizm vb. ideolojilerin belirlediği kavram çerçevesi içerisinde gündeme getirilmekte ve "kadın hakları savaşçısı" imgesiyle ustaca süslenmektedir.
Öyle görünüyor ki bu çalışmaların önemli bir kısmı PKK için çizilen stratejinin birer parçası. Bu çalışmalar, terör örgütünün kadın öğretmenleri öldürdüğüne, öğretmenleri öldürerek erkek ve kız çocukların eğitime ulaşmasını engellediğine, çocuk yaştaki kızları dağa kaçırdığına, terör kamplarındaki tacizlere ve istismarlara yer vermemekte ve çocukları kaçırılan annelerin feryadını da görmezden gelmektedir. Terör kampları, dağcılık sporu ya da izcilik kampı olarak gösterilmeye çalışılmaktadır.
CİNSİYETSİZLEŞTİRME YA DA "KUTSAL MİLİTANLIK"
PKK bir yandan geleneksel değerlere savaş açarken diğer yandan kendi eylemlerini meşrulaştırmak için geleneksel değerleri kullanmaktadır. Terör örgütü her türlü kutsala, aile değerlerine, namus kavramına karşı savaş açmış ve feminist ideolojiyi kendisine dayanak yapmış olmasına rağmen ailelerin endişelerini gidermek maksadıyla sahte bir kutsal üreterek dağa çıkan kadınların bacıkardeş oldukları ve toplumun namusunu korumak için orada bulunduklarını ileri sürmektedir.
Bu durumda, güya kendi ait oldukları gelenekteki söylemleri kullanarak ailelerin bu durumu kabullenmelerini istemektedir. Bunun inandırıcı olmaması bir yana terör örgütünün geliştirmiş olduğu bu savunma mekanizması, ailelerin dağa çıkan ve orada erkek teröristlerle bir arada bulunan kızlarının durumundan endişe duyduklarını göstermektedir.